Günahı ve sevabıyla ligin ilk yarısını geride bıraktık.
Antalyaspor, devre arasına 21 puan toplayarak girdi.
Ligin ilk yarısını değerlendirdiğimiz zaman, inişler ve çıkışlar dikkat çekiyor.
Lige İstanbul’da Başakşehir galibiyeti ile başlayan Antalyaspor, ligin ilk yarısında 21 puan toplayabilirken, o gün kaybeden Başakşehir ligi 29 puanla tamamladı.
Futbolda en önemli şey istikrardır.
İstikrar sağlandıkça, başarı da artar.
Ancak istikrar için de mutlaka sabır gerekir.
Biz de ise bu sabrı gösterecek kimse yok ne yazık ki.
Sezon başından beri baktığımız zaman; ne kadro konusunda, ne teknik direktör konusunda, ne sistem konusunda ne de oyun anlamında istikrardan söz edemiyoruz.
Bu istikrarsızlık da sonuca yansıyor.
Doğal olarak da, inişli ve çıkışlı performans ortaya çıkıyor.
Sezonun ilk yarısı yapılan en büyük yanlış, kadro istikrarının sağlanamaması olmuştu.
Bu sorun, bir türlü ideal 11’ini oluşturamayan Yusuf Şimşek’in adeta sonu haline geldi.
Her hafta kadronun yüzde 80’inin değişiklik gösterdiği bir sistemin, başarılı olabilmesi zaten mucizelere bağlı bir durumdu.
Yusuf Şimşek’in görevden alınmasının ardından, göreve gelen Mehmet Uğurlu kadro konusunda Yusuf Şimşek kadar istikrarsızlık göstermese de, bir anda sistemi değiştirerek, sanki Antalyaspor’un kurtuluşu 3-5-2’den geçiyormuş gibi fanteziye daldı.
Uzun vadeli planlamalarda sistem değişikliğini kabul ederim, ancak kısa vadeli geçiş dönemlerinde sistem değişikliği yapmak, son derece risklidir.
Mehmet Uğurlu, mevcut sistemle devam edip, kafasında bir 11 oluşturabilmiş olsaydı, daha farklı olabilirdi.
Sonuç itibariyle ligin ilk yarısının en iyi özeti istikrarsızlık olacaktır.
Beklentim ise ligin ikinci yarısında istikrarın sağlanması.
Antalyaspor’da reçete belli.
Önemli olan şey, reçete uygun takviyeler olacak.
Bunu yaparsak ilgin ikinci yarısında rahat ederiz ve bununla birlikte de başarı gelir.
Şayet yapmazsak, ligin ikinci yarısı bu kadar basit olmayabilir.
Çünkü ikinci yarıda bütün takımlar, daha farklı olacak…