Lise ikinci sınıf öğrencisiydi.
Basketbolu çok seviyor ve okulun basketbol takımında yer almak istiyordu.
Antrenörü ona, ‘Basketbola yeteneğin yok, boyun basketbol oynamak için kısa, bu takımda yer alamazsın’ dediği gün; belki de tüm hayatının değişeceği gün olduğunu asla bilmiyordu.
Eve geldiğinde morali oldukça bozuktu. Hemen odasına çıktı ve ağlamaya başladı.
Hayalleri yıkılmıştı.
Oğlunun ağladığını gören annesi yanına geldi ve ‘Neler oluyor?’ diye sordu.
‘Takıma giremedim’ diye yanıtladı.
Bana ‘Sen küçüksün’ dediler...
Annesi bunun üzerine kolunu oğlunun boynuna doladı.
Bak, önemli olan takımın içinde senin ne kadar küçük olduğun değildir; senin içinde ne kadar büyük bir takımın olduğudur..."
İşte bu sözler, genç basketbolcu Michael için, yeni bir başlangıç oluşturdu.
Artık ne istediğini çok iyi biliyordu. Bunun üzerine çalışmaya başladı. Her geçen gün temposunu arttırdı. Bir dahaki seçmelerde okul takımına girdi.
Yıllar sonra ise başarısının sırrını böyle açıkladı;
"Kariyerim boyunca 9000'den fazla başarısız atış yaptım, 300'den fazla oyun kaybettim, 26 kez oyun kazandıracak atışı ıskaladım. Çabaladıkça başarısız oldum, başarısız oldukça çabaladım. Başarımın sırrı işte budur."
Michael Jordan işte bu yüzden dünyanın gelmiş en büyük basketbolcusu oldu.
‘Senden olmaz’ diyenlere inat, çalışarak.
Sadece çok çalışarak.
Pes etmeyerek.
Gençler için en büyük örnektir.
Michael Jordan’ın hayat hikayesi.
Azmin ve başarının örneğidir.
Bugün Michael Jordan gibi ‘senden bi’şey olmaz’ denilen çok fazla genç sporcu var.
Bunların hepsinden Michael Jordan olmasını elbette bekleyemezsiniz.
Ancak pes etmeyip, çalışırlarsa mutlaka başarıyı yakalayacaklarını öğütleyebilirsiniz.
O zaman yazıyı bir Michael Jordan sözüyle bitirelim;
"Yetenek maçı kazandırır, ama zeka ve takım oyunu şampiyonluğu!"