Hürses Gazetesi yine bir ilke imza atıyor ve bugünden itibaren ‘Salı Sohbetleri’ni başlatıyor.
Her hafta Salı günleri, birbirinden değerli konuklar ile Antalya’yı ve Antalya’nın sorunlarını konuşacağız.
Bugün de Antalya Valisi Muammer Türker ile bu projeye başlıyoruz.
Bugün Vali Muammer Türker röportajında sayın Vali’nin özel yaşamından, Antalya ile ilgili izlenimlerine kadar her şeyi bulabileceksiniz.
Daha da ötesi; sohbette, hiçbir yerde konuşulmayanların ön plana çıktığını göreceksiniz.
Mesela bunlardan bir tanesi de ‘Antalya Olimpiyatları’ konusu.
Benim iki yıl öncesinden dile getirdiğim bir konuydu.
Çıralı’yı araştırırken, karşıma çıkan bir efsaneydi.
*****
Peki neydi o efsane?
Ephyra Kralı Glaukos’un oğlu Hipponoes bir av partisinde kardeşi Belleros’u öldürür ve “Belleros’u Yiyen” anlamına gelen Bellerophontes adını alır. Ephyra’dan sürülen Bellerophontes, Argos Kralı’na sığınır. Kendisine sığınan bu genci öldürmeyi kendine yakıştıramayan Argos Kralı, onu Likya Kralı’na gönderir.
Likya Kralı, acınacak haldeki bu genci öldürmek istemez ve onu Olympos Dağı’nda yaşayan aslan başlı, keçi gövdeli, yılan kuyruklu ve ağızdan alevler saçan canavar Chimera ile dövüşmeye gönderir. Bellerophontes, Pegassos adlı kanatlı atına binerek Chimera ile dövüşmeye gider. Chimera saldırdığında Pegassos havalanır ve Bellerophontes yere inerken mızrağı ile canavarı yerin yedi kat dibine gömer. Fakat Chimera, yerin 7 kat altından alevler saçmaya devam eder. Anadolu’da binlerce yıldan beri anlatıla gelen alevler, Chimera’nın yerin yedi kat dibinden fışkıran alevleridir.
Bellerophontes’in zaferini kutlamak amacıyla Olympos’da bir yarış düzenlenir. Atletler Chimera Kutsal Ateşiyle meşalelerini tutuşturarak Olympos kentine koşarlar. Böylece, daha sonraları değişik spor dallarının eklendiği ve birkaç gün süren Olimpiyat Oyunları’nın Anadolu’daki ilk örneği gerçekleşmiş olur. Günümüzde yakılan ‘Olimpiyat Meşalesi’ Chimera’nın sönmeyen ateşinin sembolik bir ifadesidir.
İşte bu efsaneden yola çıkılarak, kafamda ‘Neden olimpiyatlar Antalya’da yapılmasın’ sorusu belirmişti.
*****
Antalya, dünyanın en büyük organizasyonu olan olimpiyatları yapabilecek kapasiteye sahip bir şehir.
Her yönüyle böylesi bir organizasyonun çok yakışacağı bir kent.
Kaldı ki, son derece kritik bir dönemde, G-20 gibi bir organizasyonu hiçbir aksama olmadan, bugüne kadar yapılanların en iyisi olarak gerçekleştirmiş bir şehirden bahsediyoruz.
Nisan ayında yapılacak olan EXPO 2016 Antalya’nın da, bu organizasyon için önemli bir referans olduğunu düşünürsek, Antalya Olimpiyatları olarak böyle bir organizasyona talip olmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Burada önemli olan tek şey, İstanbul sevdasından vazgeçmektir.
Olimpiyat Ateşi’nin, Antalya Çıralı’da yandığı efsanesi ile birlikte çok güzel bir kompozisyonla Antalya Olimpiyatları gerçeğe dönüşmüş olur.
Yani aslında olimpiyatlar, meşalenin yandığı yere geri gelmiş olacaktır.
Bu konuyu Vali Muammer Türker’e anlattığım zaman kendisinin ‘Ankara’nın gündeminde bu var’ cevabını duyunca açıkçası çok heyecanlandım.
Gerekli olan tek şey, bu projeyi daha yüksek sesle dillendirmek olacak.
Çünkü Antalya gibi bir şehre, olimpiyat çok yakışır.