Antalyaspor yönetiminin göreve geldiği günden beri yaptığı en önemli şey ne derseniz, tartışmasız Rıza Çalımbay’ın göreve getirilişi derim.
Morais ile yolların ayrılması ne kadar doğru bir kararsa, Rıza Çalımbay’ın takımın başına getirilmesi de bir o kadar önemli ve doğru bir karardı.
Bugün gelinen noktada ise bu kararın ne kadar doğru olduğu zaten ortaya çıkıyor.
Rıza Çalımbay, hedef hocasıdır.
Gittiği takımda hedef ister…
Ligin son sırasında bulunan, küme düşecek ilk takımlardan birisi konumunda olan bir takıma gelmeyi herkes cesaret edemez.
Ancak Rıza Çalımbay bu cesareti gösterdi.
Neden gösterdi, çünkü Antalyaspor kadrosunun bulunduğu konumu hak etmediğini biliyordu.
Takım içerisinde yanlışların olduğunu, o yanlışların düzeltilmesi halinde takımın basamakları hızla tırmanacağına inanıyordu.
Böyle de oldu.
Önce ideal 11’ini buldu, sonrasında ise kafasındaki sistemi tüm futbolculara benimsetti.
Rakibe basan, sahada 90 dakika boyunca mücadele eden, koşan bir takım yarattı.
Yumuşak değil, tam tersi sert bir takım ortaya çıkardı.
Zaten geride kaldığımız haftalarda alınan puanların da en önemli nedeni ortaya çıkan bu mücadele gücü yüksek takımdır.
İyi futbol oynayan değil, mücadele eden takımdır.
Fenerbahçe maçına kadar iyi futbol oynamayan, ancak iyi mücadele eden ve kazanan bir Antalyaspor vardı.
Fenerbahçe maçında ise iyi mücadelenin yanına, iyi futbolu da ekledik.
Bunu diğer karşılaşmalarda da yapabilirsek, daha üst sıralara yükselebiliriz.
Rıza Çalımbay’ın takımlarının en önemli özelliği, lige iyi başlamalarıdır.
Lige fırtına gibi girer, ligin ikinci yarısı itibariyle düşüşe geçerler.
Antalyaspor belki lige Rıza Çalımbay ile başlamadı, ancak geldiği günden bugüne kadar fırtına gibi estiği bir gerçek.
Umarım sezon sonuna kadar bu fırtına devam eder.