‘Ben demiştim’ lafını hiç sevmem.
Ancak bazı zamanlar vardır, insanın ‘Ben demiştim’ diyesi gelir.
Stadyumda yaşanan hırsızlık olayı da böyle zamanlardan bir tanesi.
Geçtiğimiz hafta muhabir arkadaşlarımızı Antalya Arena Stadyumu’ndaki güvenlik sorunu ihbarı üzerine görevlendirdik.
Çünkü bu konuda ihbarlar alıyorduk.
Muhabir arkadaşlardan Halil ve Can, Antalya Arena Stadyumu’na gittiler.
Stadyumun çevresinde hiçbir güvenlik görevlisi ile karşılaşmadılar.
Stadyumun kapıları ardına kadar açıktı ve içeriye girip, gezip tekrar dışarı çıktılar.
Yani ‘Siz kimsiniz, nereye gidiyorsunuz?’ diyen olmadı.
Ertesi gün ise gazetenin manşetinden ‘103 Milyon TL’lik tesis Allah’a emanet’ başlığı ile bu haberi duyurduk.
Dün ise stadyumda hırsızlık olayı olduğu ihbarı geldi.
Yani belli ki tesisten sorumlu yetkililer, bizim haberimizi kulak arkası etmiş olacaklar ki, hırsızlar ellerini kollarını sallayarak içeri girmişler ve bilgisayarları alıp götürmüşler.
Benim için hırsızlığın boyutu önemli değil.
Yani burada önemli olan 1 ya da 5 bilgisayar falan değil.
Önemli olan şey, böylesine önemli bir tesisin ‘Allah’a emanet’ bir şekilde durması.
Şuan tesis Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda.
Ve bu tesisi Antalya Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü işletiyor.
Yani tüm sorumluluk bu kurumda.
Peki böylesine önemli bir tesis, bu kadar başı boş bırakılabilir mi?
Bu kadar basit mi bazı şeyler?
Bu hırsızlık olayı mutlaka ders olmalı.
Daha büyük bir güvenlik zafiyetinin önüne geçilmeli.
Gerekli tedbirler mutlaka alınmalı.
Stadyumla ilgili ikinci bir soru işareti ise ticari alanların durumu.
Antalyaspor; bir yandan maliye borcunu, diğer yandan futbolcuların alacaklarını ödemeye çalışıyor, yana döne para arıyor ancak stadyumun altındaki ticari alanlar bir türlü Antalyaspor’a tahsis edilemiyor.
Bomboş bekliyor.
Neden?
Çünkü Antalya Arena Stadyumu hala devir sorunu yaşıyor.
Artık stadyumun devir sorunu çözülmeli ve ticari alanlar Antalyaspor’a devredilmeli.
Çünkü Antalyaspor’un geleceği o ticari alanlara bağlı…