Kış mevsimini seven insan sayısı pek azdır. İsterler ki; hep yaz olsun. Kar yağmasın, yağmur yağmasın ve rüzgâr esmesin!
Kaleiçi’ne soğuklardan kaçıp gelen turistler var; havayı biraz kapalı veya yağmurlu görseler hemen üzülüveriyorlar.
Bence her mevsim kendine göre çok çok güzel.
Bütün mevsimler bizlere “hayat” vermek için oluşmuş. Yediğimiz içtiğimiz her nimeti bize bu mevsimler sağlamaktadır.
KUM GÖLÜ
Yaşadığımız dünya hızla kirletilmektedir.
Nükleer silah denemeleri, kimyasal atıklar, fabrika bacalarından çıkan dumanlar, denizlere, nehirlere akıtılan zehirli atıklar ve daha neler neler; havayı, toprağı ve içme sularını kirletmekle kalmayıp adeta onları zehirlemektedirler!
Denizler hızla kirletildiğinden; o ülke insanları denize girebilmek için başka ülkelerin denizine koşmaktadır.
“Ozon tabakası delindi” denildi ama aynı zaman da unutturulu verdi de!
Bizde de doğanın dengesini bozacak girişimler; maalesef olaya “ekonomik” boyutta bakıldığı için “destek” bile görebilmektedirler!
Ormanların yangınlarla kasıtla yakılıp; yerlerine tatil siteleri yapıldığını basından hep okuyoruz!
Dağlar; mermer ocakları vs. nedenlerle parçalanmakta; milyonlarca yılda oluşan o güzelim çevre tahrip edilmektedir.
Üzerinde yaşayan ve doğal döngünün birer parçası olan canlılar; böylece çok büyük zararlar görmektedirler.
Akarsular üzerine yapılan adına HES denilen barajlar da; aktığı yere “hayat” veren akarsuların önünü kesmektedir.
Suların aktığı yerde beslenen bitki, hayvan ve insanlar “susuz” kalmaktadırlar. Tabiat; ya ölmekte ya da göç etmek zorunda kalmaktadır.
Beslenemeyen göller; “kum gölü” olmaktadırlar!
DENGE BOZULDU
Tabiatın dengesi yukarıdaki nedenlerden dolayı iyice bozuldu. Tüm dünyada neticeleri görülmeye başlandı.
Aşırı yağışlar, fırtınalar ve sıcaklıklar yaşanır oldu!
Kışın yağan karlar; daha az veya daha ilerdeki aylarda yağmağa başladı!
Yağmurlar mevsimsel yağmamaya başladı.
DOĞA ÇIRPINIYOR
Tamam, yüzde 100 bir kirlenme olmasa bile; daha azından bile daha çok etkilenir olduk!
Gine yağmurlar yağıyor, karlar yağıyor, rüzgârlar esiyor ama “eskisi gibi değil” bunu biliyoruz!
BİZ GÜZELLİKLERİ YAŞIYORUZ
Ülkemiz, Antalya ve Kaleiçi daha şanslıyız.
İdarecilerimizin de çabalarıyla; arıtma tesislerimiz var. Denizleri kirletmemeye çalışıyoruz. Denize atık atan gemilere cezalar kesip önlemeye çalışıyoruz.
Kesilen ormanların yerine yeniden ağaçlar dikiyoruz.
Şimdilik HES’lere ve “mermer” ocaklarına göz yumuyoruz!
EĞİTİM ŞART
Çevre dediğimiz şu doğal güzelliklerin hepsi; Tanrı’nın bize verdiği nimettir.
Yediden 70 yaşına kadar “yaşadığımız çevreyi korumak ve daha temiz tutmak için işbirliği yapmalıyız.
Eğitimsel yolu Devlet Baba’ya düşer.
Diyanet İşlerine düşer.
Aileye düşer.
KALEİÇİ ÇİÇEKLER İÇİNDE
Sonradan yaptırılan çiçeklendirmelerle beraber; doğal haliyle de Kaleiçi sokakları buram buram çiçek kokularıyla dolu!
Rengarenk açan çiçekler, kuşların cıvıltıları ve Kaleiçi’nin o nostaljik görüntüsü gezenlere; yaşadıkları sıkıntıları unutturmaktadır.
Sizler de koşun Kaleiçi’ne gelin.
Otellerinde, pansiyonlarında kalın. Lokantalarında yiyin, için. Eşinize dostunuza hediyelik eşyalar alın. Sokaklarında rahat rahat dolaşın.
“Selfie” fotoğraf çektirin.
Unutmayın ki;
Kaleiçi her mevsim de ayrı güzeldir.
Mutlaka haftada bir gün bile olsa Kaleiçi Gezme Gününüz olsun.
İster tek başınıza, ister ailenizle!
Mutluluk Kaleiçi’nde sizi bekliyor!