Turizmden sorumlu Bakanlığımız var mı?
Var?
Avrupa’da veya diğer dünya ülkelerindeki gibi bizim Bakanlığımız da; ülkemize bol bol turist gelmesi için bir takım çabalar yapıyor mudur acaba?
Hiç sanmam!
Belki dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan tarihi zenginliklere sahibiz ama bir arpa boyu yol gitmiş değiliz, inanın!
Adı Bakanlık!
Ülke çapında; tarihin hemen hemen her dönemine ait o kadar tarihi eserlerimiz var ki; bunların kaçta kaçını Bakanlık olarak çıkarmışlardır hiç sanmıyorum!
Bütün arkeolojik kazılarımıza bakıyoruz; hep yabancı Devletlerin arkeologları bulup kazıyorlar. Biz sadece onlara hizmet ediyoruz.
Ha! Bir de yurt dışından ara sıra hediye ettikleri heykellerin iadesini istiyorlar. Onlar da “sus payı” bir iki tane veriyorlar. Bizimkiler de “geri getirdik” diye seviniyorlar.
BAKANLIĞIN GÜCÜ ZAYIF
Ağırlık verdikleri kazıların çoğu yer altında kalmış tarihi eserler ya da yapılar! Bu tür kazılar maddi güç istiyor. Bir de zamana bağlı yani havaların iyi gittikleri zaman çalışabiliyorlar!
Sorsanız kim bilir kaç tane yerde kazılar yapıyoruz diyeceklerdir.
Roma, Bizans ve daha eski dönemlere ait eserler için harcanan zamanın onda biri; bizim tarihi eserlerimizi onarmak, restore etmek için yapılsa idi il ve ilçelerde “yaşam biçimi” değişirdi.
Oraları görmek için yerli ve yabancı turistler oraya akın edecekti. Her yer tarih kokacaktı. İnsanlar devamlı seyahatler edeceklerdi. Döviz bırakacak, ülkemiz zenginleşecekti.
Antalya Kaleiçi ve diğer mahallelerinde, ayrıca ilçelerinde zamanında “restore” edilmediği için yüzlerce bina vardır.
Isparta, Burdur ve diğer illerde de durum aynıdır.
NEDEN?
Tarihi eserlerimizin onarılmamasının tek nedeni; devamlı olarak Turizm ve Tanıtım Bakanı’nın değiştirilmesidir.
Milli Eğitim Bakanı iken Kültür ve Turizm Bakanı’nın yarın değiştirilmeyeceğini kim söyleyebilir ki?
Bakan değişince; onun o bakanlık döneminde yapacakları işler, planlar onun beyni ile gittiği için; bütün yapılan resmi-özel görüşmelerde verilen bilgiler ya da vaatler yerine getirilememektedir.
Şu Kaleiçi’ne kaç tane Bakan geldi gitti; n’oldu?
“Aynı tas aynı hamam” öylece duruyor!
Her ne kadar Belediyelerimiz ve özel şahısların gayretleriyle bir takım onarmalar yapılsa da; “sıfıra sıfır elde var sıfır” durumundadır Kaleiçi!
BAKAN BAKARSA İYİ ! YA BAKMAZSA?
Duydunuz mu bilmiyorum ama ESKİ BAKANLARDAN Ertuğrul Günay (2007-2013) Kaleiçi’nde bir “Etnografya Müzesi” açılması için okey demiş!
Hani “müze” nerede?
Antalya için Bakanlık bir takım destekler verdiyse çok iyi. Ama Kaleiçi’ne şunu yaptı, bunu yaptı derlerse inanmam.
Ne güzel bir Antalya, ne Kaleiçi haritası bile yapılmamıştır.
Yeri bile bilinmeyen Turizm Bürosuna gidin isteyin; bir tane Kaleiçi haritası var mı?
Kaleiçi hakkında bir broşürü var mı?
Ne Türkler için ve nede turistler için böyle bir hizmet yoktur.
Belediyeler ve bazı firmalar yalan yanlış, Google’dan indirdikleri haritaları turistlerin ellerine sıkıştırmaktadırlar.
Turist Kaleiçi’nde “nerede ne var?” bilmeden dolaşıp çıkmaktadır.
Ne tarihi eserler, ne müzeler, ne lokantalar, ne pansiyon-oteller, ne taksi duraklar, ne mağazalar ve hatta WC’leri gösteren bir turistik harita yoktur.
ONLAR DA BİLMİYORLAR
Ben yıllar önce tesadüfen görmüştüm ve fotoğrafını çekemediğim; “surların arkasındaki” Kale Kapısını için de çok üzülmüştüm.
Geçen günlerde o bahçeye girip; o görünmeyen belki hiç kimsenin bilmediği “tarihi kapının” fotoğrafını sizler için çekmeyi başardım!
Üçkapılar Parkı’ndaki surların hemen arka yüzünde var olan kapının bu durumda olması beni çok üzdü.
Tarihi serlerimize ne zaman sahip çıkıp korumaya alacağız?
Ne zaman turizme kazandıracağız?
Bu kapı gibi Kaleiçi’nde daha açık-gizli ne eserler var; ama ilgilenen yok!
Bilen yok!
Ben katkım olsun diye size hatırlatıyorum; o kadar.
Görev sizin!