Yıldırım, programın ilk bölümünde gazetecilere tarım muhabirliğinin inceliklerini ve önemini anlattı. Tarım ile alakalı gazetecilik olgusunun hem fiyatları hem de politikaları etkileyeceğini bu yüzden oldukça önemli bir konu olduğunu söyleyen Ali Ekber yıldırım daha sonra gazetecilerden gelen soruları yanıtladı. Yıldırım tarımın birçok sorunu olduğunu kaydetti
‘Gıda piyasası zincir marketlere teslim edilmiş durumda’
Gazetecilerin sorunlarına yanıt verirken, muhabirliğin yanı sıra tarımdaki sorunlardan da söz eden Yıldırım, “Gıda enflasyonu çok üzerinde durduğumuz ve tartıştığımız bir konu. Gıda piyasası büyük ölçüde zincir marketlere teslim edilmiş durumda. Gıda enflasyonu genel enflasyonun da üzerine çıkarak üç haneye ulaştı’ diye konuştu
‘Sorun marketler değil’
Gıda fiyatlarındaki yükselişin sorumlusunun marketler olmadığını ifade eden Ali Ekber Yıldırım; ‘’Keşke gıda sorununun sorumlusu bu zincir marketler olsa. Zincir market sahipleri iktidara yakın insanlar. Fiyatlar onlar tarafında şişirilmiş olsa bir telefonla düşerdi. Sorun daha büyük. Sorun üretim maliyetleri ve enflasyon’ dedi.
‘Problem tarlada başlıyor’
Eskiden tarım söz konusu olunca insanlar küçümsüyordu diyen Yıldırım; ‘’Ancak pandemi ile birlikte tarımın ne kadar önemli olduğunu gördük. Tarım milli savunma kadar önemli diyoruz. Ama ona o değeri vermiyoruz. Biz hep marketteki fiyat üzerinden sorunu çözmeye çalışıyoruz. Sorun tarlada ve girdi fiyatlarıyla başlıyor. Gübreyi yüzde 196, mazotu yüzde 234, hayvan yemini yüzde 140 zamla alıyorsanız tabi ki aldığınız ürünler pahalı olacak. Dolayıyla sorun tarlada başlıyor” diye konuştu.
Çözümleri sıraladı
Ali Ekber Yıldırım, “Tarladan başlayıp, sofraya kadar uzanan sürecin hepsinin iyi yönetilmesi gerek. Hep markette ürün fiyatlarını nasıl düşürürüz diye konuşuluyor. Ama o ürün o markette yetişmiyor ki. Bizim tarladaki sorunu çözmemiz gerek. Hükümette bir hedef gösteriyor. Bazen depocu oluyor bazen marketler oluyor. Üreticinin maliyetini düşürmeliyiz. Üretilen ürünün telef olmaması için yaş meyve ve sebzede kaybı önlememiz gerek. Piyasada tüketiminde daha uyguna tüketmesi için tarım kanallarının iyi oluşturulması gerek. Bunların hiçbiri yok. Biz sadece marketlerin fiyatlarına bakarak, bir fiyat politikası oluşturmaya çalışıyoruz. Böyle çözemeyiz’ diye konuştu.
Sürekli yol haritası değişiyor
Bakan değiştikçe tarım politikasının da değiştiğini söyleyen Yıldırım; ‘’Bakanlık yeni bir uygulama yapmış. Üretilen ürünler için bakanlıktan izin alacağız. Sorun bununla çözmez. Uygulanabilir ülke üretim politikası oluşturulması gerek. Bizde bakan değiştikçe politika değişiyor. Maalesef böyle olduğu için bir politika uygulayamıyoruz. Yakın zamanda en çok konuştuğumuz konu elektrikli traktörlerdi. Şimdiki bakan dedi ki ‘benim programımda böyle bir şey yok’. Hâlbuki hükümet değişmedi. Sadece bakan değişti, bu değişimle birlikte yürürlüğe sokula ya da büyük hazırlıklar yapılan projeler değişti. Büyük işler böyle gerçekleşmez. Daha fazla ciddiyet daha fazla metanet gerektirir. Yani bizim tarımı gerçekten önemsememiz ve ciddi almamız gerek” ifadelerini kullandı.
‘Sürekli destek ve hibe istemek çözüm değil’
‘Sorulan sürekli destek ve hibe istenmesi sorunu çözüyor mu?’ Sorusuna cevap veren Usta Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım; ‘Tarım camiasının önde gelen topluluklarının ya da bireysel üretim yapan çiftçinin problemler karşısında destek ve hibe istemesi sorunu çözmüyor daha da karmaşık bir hale getiriyor. Bu verilen destekler daha sonra hem çiftçiye hem vatandaşa dolaylı yollardan geri ödettiriliyor. Dolayısıyla bir enflasyon sarmalı oluşuyor. Devletin direkt destek vermesi kötü bir şey değil elbette ama sorunları daha da karışık bir hale getiriyor. Çözüm yapısal, sistemsel değişliklerdir’ diyerek sözlerini sonlandırdı.
Selim Çelik