ATSO Başkanı Davut Çetin tarafından okunan ortak bildiri şöyle;
“Hepimiz, büyük bir yas içerisindeyiz. Kalbimizde acıyla yaşıyoruz. İçimizden konuşmak gelmiyor, çünkü acımız konuşmaya izin vermeyecek kadar büyük. Gencecik vatan evlatları, arkalarında dul ve yetimler bırakarak, evlat acısına boğulan anne ve babalar bırakarak şehit oluyorlar.
Bu büyük acı ve üzüntüye rağmen, Antalya İş Dünyası’nın temsilcileri olarak, büyük milletimize seslenmek istiyoruz.
Vatanın bölünmemesi için hayatlarını feda eden kahraman şehitlerimizin isimleri, vatanın her yerinde sonsuza kadar yaşayacak ve her zaman minnetle anılacaktır. Şehitlerimizin çocukları, eşleri, aileleri büyük milletimiz için her zaman kutsal emanetler, milletimizin gurur vesilesi olarak kalacaklardır.
Varlık nedeni taşeronluktan ibaret olan terör, suçlu-masum ya da dost-düşman ayrımı yapmaksızın, amacı sadece can almak olan insanlık dışı bir eylemdir.
Hiçbir insani değere sahip olmayan, bu yüzden insanlık ve halk düşmanı olan teröre ve teröriste, bu toprakların insanları asla teslim olmaz ve pes etmez. Tarifsiz acısını yaşar ve kimse için etmediği dualarını bütün yüreği, vicdanı ve imanı ile şehitleri için eder.
Terör, bu topraklarda yıllardır kendini göstermektedir. Ama hiçbir dönemde son 2 aydaki azgınlığını gösterememiştir. Siyaset kurumunun kendi kendini kilitlemesi ve bölgede yaşanan güvenlik zaafiyeti bu azgınlığa adeta kucak açmıştır. Unutulmamalıdır ki; hiçbir iktidar, hiçbir makam yiten canlarımızın saçının bir teli bile etmez. Tepeden tırnağa bütün siyaset erbabı bunu böyle bilmelidir. Bazı siyasilerin, bu tarifsiz acımızdan, fayda sağlamak için çabaladıklarını görmek bizleri daha da derinden üzmektedir.
Vatan yangın yerine döndürülmüşken siyasilerden beklentimiz ülkeyi vasat siyaset tuzağından biran önce çıkarmalarıdır. Bunun ilk adımı da, milli iradenin bir bütün olarak tecelli ettiği yer olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin biran önce açılmasıdır. Terörle etkili mücadele, topyekun bir faaliyettir ve Meclisimizin burada önemli bir sorumluluğu bulunmaktadır. Bu mücadelenin başarısından daha önemli ve hayati başka hiçbir konumuz yoktur.
Terörü dizginlemenin yollarından biri kolluk kuvvetleri ise, diğeri de TBMM’nin aktif olarak çalışmasıdır. Hatırlanmalıdır ki; Kurtuluş Savaşı sırasında bile TBMM açıktı ve faaliyetlerini en etkili şekilde yerine getiriyordu. Bu yapılmazsa, kaybetmekte olduğumuz güven, sadece siyasetle sınırlı kalmayacaktır.
Buradan, Hükümete ve siyasi liderlere sesleniyoruz. Ülkemizi yakan bu ateşin büyümesini izlemeyiniz ve artık söndürünüz. Bu görev en başta sizin görevinizdir. Siyasi liderlik toplumu yönlendirmek, çözüm bulmaktır. Toplumda gerilime ve çatışmaya yol açan siyasi gerilime son veriniz. Kürsülerde sarfedilen sert sözler toplumda galeyana ve şiddete dönüşmektedir. Siyasi partilerimiz biraraya gelerek bu ateşi söndürecek bütün önlem ve politikaları birlikte belirlemelidirler. Bugün biraraya gelinmeyecekse ne zaman gelinecektir?
Diğer taraftan, son günlerde şehit cenazeleriyle birlikte yaşanan olaylar, bütün uyarılarımıza rağmen, etnik nefret ve bölünme tuzağına düşülmekte olduğunu göstermektedir. Sağduyu ile gösterilmesi gereken tepkiler, amacını aşmakta, galeyana, yakıp yıkmaya dönüşmektedir. Elbette hepimizin demokratik protesto hakkı vardır ve bu hakkı sonuna kadar kullanmalıyız. Ancak, otobüslerin taşlanması, dükkânların yakılıp yıkılması, masum insanların hedef alınması asla ve asla meşru görülemez ve gösterilemez. Memleketindeki terör belasından kaçmak ya da ekmek parası kazanmak için gurbete çıkan insanlarımıza toptan terörist muamelesi yapmak kabul edilemez. Bu olaylar katillerin tam olarak istediği ve terörün arkasındaki güçlerin memnuniyetle izlediği olaylardır.
Tahrik ve galeyana kapılarak olaylar çıkaranlar, tepkilerini etnik nefrete dönüştürenler, bölge halkını terörün kucağına itenler, ne yaptıklarını bir kez daha düşünmeli, en azından şehit anne ve babaları kadar sorumlu ve erdemli davranmayı bilmelidirler. Bugün vatanı ve bayrağımızı seven herkesin göstermesi gereken asıl büyük fedakârlık, eline taş, sopa, silah almak değil, sağduyulu davranmak, serinkanlı olmaktır. Türkiye’nin geleceği, herkesin tepkisinden, öfkesinden daha önemlidir. Adaleti ve güvenliği sağlamak kişilerin değil, devletin görevidir, aksi halde ortaya çıkacak bir kaos ülkeyi felakete götürür. Dolayısıyla herkes sorumlu, itidalli davranmak zorundadır. Şimdi, teröre karşı hep birlikte Türkiye’yiz deme zamanıdır.
Burada Antalya halkına da ayrıca seslenmek istiyoruz. Antalya dünya turizminin en önemli merkezlerinden birisidir ve dünyanın gözü üzerimizdedir. Antalya bu nedenle her zaman her konuda örnek olmak zorundadır ve Antalya’da yaşayan herkes bundan sorumludur. Kimsenin Antalya’da şiddet sahneleri sergilemeye hakkı yoktur. Galeyana gelerek yapılan şiddet içeren eylemleri Antalya’ya da Türkiye’ye de zarar vermektedir. Bu nedenle Antalya iş âlemi temsilcileri olarak bütün Antalya’yı asil bir sorumlulukla, sağduyu ve itidale davet ediyoruz.”
ATSO Başkanı Davut Çetin bir soru üzerine, Antalya Kültür Sanat’ın 16 Eylül’de yapılacak açılış töreninin iptal edildiğini, ancak Picasso ve Ara Güler sergisinin başlayacağını söyledi.