Haklı kazanç hatta kazanç dediğimizde çoğunun aklına sadece para geliyor günümüzde. Ancak sözlük anlamı yapılan bir iş veya harcanan bir emek karşılığı elde edilen getiri olan bu kelime paradan çok daha fazlasını işaret ediyor bizlere.
Kazanç, anlamı itibariyle hayatımızın her anını kapsıyor; iş ilişkilerinde, insani ilişkilerde ve hatta siyasi platformda. Herhangi bir durumda kazanç olarak elde ettiğimiz ne olursa olsun, gerek makam mevki, gerek sevgi saygı, gerekse maddi kazanç; önemli olan dönüp baktığımızda hakkını verdim diyebilmek.
Çalıştığınız kurum, kuruluş ister sizin olsun ister devletin ister başkasının. Haklı kazanç her iki tarafı da yakından ilgilendiriyor. Çalışan taraf nasıl ki elinden geldiğince kurumunu koruyup kollayacaksa, çalıştıran tarafın da aynı ölçüde çalışanını kollaması, ihtiyaçlarını karşılaması önem arz ediyor.
HAK TERAZİSİ
İnsani ilişkilerde sevgiyi ve saygıyı kazanmak ve sürdürmek de emek istiyor. Karşımızdaki insanı kıracak tonda bir iletişim biçimi iki tarafı da yıpratmaktan başka bir işe yaramıyor. Egoların esiri olarak elde edilmek istenilen anlık üstünlükler karşı tarafta yarattığı kırgınlıklarla bize kayıp olarak geri dönüyor. Yani elde ancak insan kaybı kalıyor. İletişimde kazancın haklı olabilmesi de hassas bir terazi gerektiriyor... Hak ancak hakkın terazisini gözeterek elde edilebiliyor.
Siyasi arenada haklı kazanç ise her devrin ortak ütopyası mesela…
‘YAP BOZ’UN PARÇALARIYIZ
Yaratıcı, insana neden şu alemde bir kum tanesinden fazlası olmadığını hatırlatır itinayla? Hemen dönüp kişisel gelişim furyalarına bakalım. Onlarında yeni yeni kabullenip, savunmaya başladıkları konu aynı yere çıkmıyor mu aslında? ‘kainatta hepimiz bir yap bozun parçalarıyız. Ancak bütüne hizmet ettiğimiz ve katıldığımız zaman bir anlam ifade ederiz.’ yahut ‘ kriz anlarında hayatımıza uzaktan bakmalı ve olayları gerçek boyutlarında görebilmeliyiz.’
Kendimize ve bulunduğumuz duruma uzaktan bakmanın esas mantığı muhakeme yeteneğimizi kaybetmemektir. Peki hakkı ve haklıyı kollarken muhakeme yeteneğini kaybetmemek neden mühim?
İçinde bulunduğumuz durum apaçık bizi yanlışa götürecek şartlarda olabilir, ancak insan çok yaklaştığı ve meşgul olduğu şeylerle ilgili yargıda bulunurken ne yazık ki tam olarak objektif olamıyor.
ESKİLERDEN BİR MASAL
Bir kadın, kapıdan dışarı çıktığında, bembeyaz sakallı üç ihtiyarın kendi evinin önünde oturduklarını görür.
'Ben sizi hiç tanımıyorum, der...
Ama aç ve susuz olmalısınız... Lütfen içeriye gelin de sizlere bir şeyler ikram edeyim...'
'Evin erkeği içerde mi?' Diye sorar adamlar.
'Hayır, der kadın. Şu an evin dışında.'
'O evde olmadığı sürece bizim bu eve girmemiz mümkün değil...' diye cevap verirler.
Akşam olup kocası eve döndüğünde kadın olanları anlatır.
'Peki, onlara söyleyebilir misin, der adam. Ben evdeyim artık, bu eve gelebilirler...'
Kadın dışarı çıkıp bu kişileri içeri davet eder.
Ama bu defa da;
'Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz' der yaşlı adamlar.
.....
Kadın öğrenmek ister;
'Niye giremezsiniz?..'
İhtiyarlardan biri açıklar:
'Onun adı ZENGİN, der bir arkadaşını göstererek.
Diğeri BAŞARI...
Ben ise SEVGİ...'
Sonra ekler;
'Şimdi içeri gir ve kocanla konuş. Hangimizi evinizde istersiniz?..'
.....
Kadın içeri girip söylenenleri kocasına anlatır. Adam duyduklarıyla neşelenerek;
'Ne güzel, der. Madem öyle, Zengin’i içeri çağıralım ve evimizi zenginlikle doldursun...'
Karısı itiraz eder;
'Canım, niçin Başarı’yı çağırmıyoruz?'
Bu sırada, evin diğer köşesinde bulunan gelinleri konuştuklarını duyar. Koşarak gelir ve kendi fikrini söyler;
'Sevgi’yi çağırsak daha iyi olmaz mı? Evimiz sevgiyle dolar!..'
'Gelinimizin teklifini dikkate alalım, der adam karısına...
Dışarı çık ve bizim misafirimiz olması için Sevgi’yi davet et.'
.....
Kadın dışarı çıkar ve yaşlı adamlara sorar;
'Hanginiz Sevgi idi?
‘Lütfen içeri gel ve misafirimiz ol...'
Sevgi ayağa kalkar ve eve doğru yürümeye başlar.
Fakat diğer iki yaşlı adam da onu takip ederler...
Kadın şaşırmış bir halde Zengin ve Başarı’ya sorar;
'Ben sadece Sevgi’yi davet ettim, siz niye geliyorsunuz?'
Zengin ve Başarı bir ağızdan cevap verirler:
'Eğer Zengin’i ya da Başarı’yı davet etmiş olsaydın diğer ikisi dışarıda kalırdı.
Ama sen Sevgi’yi davet ettin...
O nereye giderse biz de ardından oraya gideriz.
Çünkü nerede Sevgi varsa, orda Başarı ve Zenginlik de vardır!..'
KAZANMANIN ANAHTARI
Hayatta konu ne olursa olsun kazanmanın anahtarı hakka riayet etmekten geçer. Hak kapısının anahtarı ise sevgiden… Hırslar ve öfke törpülenip sevgiye dönüşmedikçe gerçek başarı ve rızaya eremez insan. Bunu başaran kişinin peşinden ise para da koşar, makam da… Lakin insan ne zaman teraziyi şaşırırsa, kovalamacanın yönü değişiverir.
Hayatınızdan insanlar gidiyorsa, para sizden kaçıyorsa, içinizdeki sevgi yerini öfkeye bırakmışsa, bir şeyler ters gidiyor demektir. Kayıplarınız çoğalmadan terazinin ayarını tutturmaya bakın. Çünkü hak hakikati bilir ve takdiri ertelemez asla…
Talibin dileği hakka varmaksa; Sezar’ın hakkı Sezar’a…
Hakkı gözetenlerden olmak duası ile…
Yorumlar
Kalan Karakter: