Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Rektörlük seçimlerine geri sayım başladı. 7 adayın yarışacağı seçimlerde projeleriyle dikkat çeken Profesör Nevzat Çevik, yıllarını Antalya’ya vermiş biri olarak farkını ortaya koyuyor. “25 yıldır bu kentte ve üniversitemde yaşıyorum” yaşıyorum diyerek sözlerine başlayan Arkeolog Çevik, Hürses Gazetesi’ne verdiği özel röportajda rektörlüğe seçilmesi halinde gerçekleştirmek istediği hedeflerini ve hayallerini anlattı.
NEDEN ADAY OLDU?
Neden rektör olmak istiyorsunuz?Bilim ve eğitim olan asıl işimi hakkıyla yapmaktan öte halka da hizmet ettim; tüm yöneticilerle projelerimiz oldu ve hala devam ediyor. Ben onlar aracılığıyla ve onlarla birliktehalka hizmet ediyorum. Ve bu nedenle üniversitede rektör olmak için aday olmaya karar verdim
HEPİMİZ KIYMETLİYİZ
Rakipleriniz için ne diyorsunuz?7 adayız vehepimiz kıymetliyiz. 7 adayın da doğru değerlendirileceğini düşünüyorum. Oy kullanacak akademisyenlerimiz adayların uluslararası hangi başarılara imza atmış, kriterleri nelerdir, projeleri var mı bunların hepsini değerlendirecektir, özgeçmişlerine bakacaktır.
ÜNİVERSİTEYİ YAŞAYAN KENT
Rektör seçildiğinizde hayata geçirmek istedikleriniz nelerdir?Antalya’nın bütününü üniversite yapacağım. Düşünün mideniz ağrıyor, hastane tıp fakültemize müracaat ediyorsunuz. Hukuksal bir sorununuz var, işte hukuk fakültemiz. Kentimizin önemli sektörlerinden turizm, buyurun turizm fakültemize, tarımla ilgili ziraat fakültemiz var. Öğrencilerimiz ise, sahadalar. Aslına bakarsanız fener senin elinde aydınlatan üniversite olabilirsin.Ancak bu saydığım değerli ve önemli gücü rektörlük seçimine tahvil etmeyi aklıma bile getirmedim. Nihayetinde bu kentte hangi hocaların ayrımsız, partiler üstü hizmet ettiğini en iyi onlar, öğrencilerimiz biliyor.
9T PROJESİ NEDİR?
9T projesiyle adaylığınızı açıkladınız. Neden 9 T?Antalya’nın öz değerlerini temsil ediyor bu 9T. Antalya’nın öz varlık alanında ne varsa onların üzerinde durulacak ve yükselecek. Olmayan bir değer, olmayan bir varlık üzerinde çırpınıp, zorlanacağımıza olan varlıkları kullanıp Dünya’da da öne çıkacağız. Kaynakları değerlendirme açısından yerel ama bilim ve eğitim olarak evrensel bir üniversiteden bahsediyorum.İçerikleri ve hedefleri 9T’de biçimlenen ve amaçladığım üniversite isleyişi, politikası ve felsefesini yansıtan rulman modelim, Akdeniz Üniversitesi’ne yönelik vizyonumu ve misyonumu özetlemekte ve temsil etmektedir. 9 adet “T”, Üniversitemizin, kente ve ülkeye dönük öncelikli alanlarını, bir rulman-daire üzerindeki sırasızlıklarıyla ve ortak devinim özelliğiyle ifade eder: Tıp, tarım, turizm, teknoloji, tasarım, toplum, ticaret, tarih ve tabiat. Her biri bambaşka bilim-eğitim ve uygulama alanlarını kapsayan ve her biri pek çok birim ve bölümümüzde karşılık bulan bu “T”ler, aynı zamanda bir hareketin vazgeçilmez taşıyıcıları olarak tanımlanmıştır: Biri olmasa olmaz.
9T’NİN UYGULANABİLİRLİĞİ
9T Projesi nasıl işlevsellik kazanacak?Sistem bir rulman formunda çalışmaktadır. Pek çok bilyenin birlikte dönerek hareket ettirdiği dinamik bir gücü ve müthiş bir devinimi sembolize eder. Sırtında üniversiteyi ve kenti taşımaktadır. Rulman birkaç anlamda dönmektedir: 1. Bilim ve araştırma, 2. Uygulama, 3. Halkın temel gereksinimleri, 4. Bölgenin temel varlıkları. Temelinde üniversite ve üniversite dışı dünyanın deneyim ve hali hazır kaynaklarının buluşmasını da sağlamaktadır. 9 adet “T”de sayılan alanlar, aynı zamanda, Antalya’nın ve ülkenin öncelikli ihtiyaç ve varlık alanlarıdır. Ve bu hali hazır varlıklar/değerler bilim ve eğitime hali hazır akademik malzeme de sunmaktadır. Bu tasarıma göre, üniversite, kentte hiç bulunmayan bir varlığa odaklanmaktansa, bölgede öncelikli ve ağırlıklı olarak bulunan varlık ve değerler silsilesini kendine öncelikli yoğunlaşma alanı olarak seçmektedir. Bu yolla da araştırma ve eğitimde kendisine kolayca uygulama ve değerlendirme alanı bulmayı da sağlamaktadır. Kentle ve halkla üniversitenin buluşmasının yolu da bu modelden geçmektedir, interdisipliner çalışmaların gelişme yolu da.
MUTLU BİR ADAMIM
Rektör olduğunuzda birçok hedefiniz olmasına rağmen neden adaylığınızı geç açıkladınız?Bizim aday olduğumuz yer akademik bir yer. Benim bu üniversiteye aday olmamın nedenleri var. Ben niye geç aday oldum? 3 ay kendime ayırdım. Hâlbuki 7 ay öncesinde her şeyim hazırdı. Proje kitapçıklarım bile hazırdı, kendim yazdım. Ama niye 3 ay süre bıraktım?
Bir; bütün adaylar belli olsun dedim. Adaylar bütün bölümlere gitsin, en son ben gideyim karşılaştırma şansları olsun insanların istedim.
İki; ama daha önemlisi bunlar içinden biri çıkarsa, benim idealimdeki akademiyi yaratacak, Antalya’ya yakışır üniversiteyi yaratacak biri çıkarsa benim aday olmama gerek kalmaz dedim. Ben işimden, gücümden mutluyum. Mutlu bir adamım. Ben uğraşmayayım o zaman. Başkalarına göre biri çıkmış olabilir ama bana göre ideal bir aday çıkmadı. Ben de tamam dedim, bu kadar beklemek yeter. O zaman ben aday çıkacağım dedim. Çünkü bu adayların hiç birinin benim hayalimdeki üniversiteyi yaratacağına inanmıyorum. Ben uğraşacağım o zaman. Şansım olursa da herkes görecek üniversite ne demek; Antalya’nın üniversitesi ne demek bilecek. Özel bir şeyden bahsediyorum bakın. Üniversite demek ayrı Antalya’nın üniversitesi demek ayrı. Mesela Etiyopya’daki, Siirt’teki üniversitelerle karşılaştırıp, biz iyiyiz demek olmaz. Antalya gibi pırıl pırıl dünya platformunda, uluslararası seçkin bir kentten bahsediyorum. Ama tamamen taşra üniversitesi kalmış. Bu haksızlık. Burada Dünya’daki bilim insanları ve öğrencilerin buluşması ve ortak uluslararası projeler yapılması için Antalya sana tüm cazibelerini sunmuş. Herkes gelmeye hazır. Sen buna rağmen kullanamamışsın. Ne yapalım şimdi? Biz kendi alanlarımızda, kendi üniversitelerimizi kurduk zaten. Uluslararası pek çok bilim insanıyla projelerimde çalışıyorum. Yani kendi üniversitemi kurdum zaten ben. Hem de ilçelerde. Hani kazı evlerinde, kazılarda. Ama iyi de bu üniversiteye yazık değil mi? Herkes inşallah görür Antalya üniversitesi nasıl olur.
BİR ALLAH’IN KULU SORMAZ MI?
Diğer adaylar da kentle üniversiteyi buluşturacaklarını vaat ediyor. Diğer adaylardan farkınız nedir?Evet, her aday çıkıp diyor ki ‘ben kentle, üniversiteyi buluşturacağım’. Peki, bir Allah’ın kulu sormaz mı seni daha bir kere kentte gören oldu mu diye. Ben her yerdeyim, 25 yıldır. Mesela ‘ben Antalyalıyım’. Sen Antalyalı olarak doğmuş olabilirsin ama Nevzat Çevik, diyebilirsiniz. Ben de size Yörüklerle ilgili bir sürü somut iş yaptım derim. Dolayısıyla en Antalyalı benim. Kaldı ki üniversiteye rektör seçiyoruz. Mahalleye muhtar değil: Yani nereli olduğunun ne önemi olabilir? Tek kriter yaşadığın kente ne kadar emek verdiğindir. Üniversiteden dışarı daha önce hiç çıkmamış, bugün de seçim vaatlerinde diyor ki ‘ben kentle üniversiteyi buluşturacağım' Hiçbir kültür-sanat olayında bırakın onu gerçekleştirmeyi, seyirci olarak bile bulunmamış. “Kültür- sanatta uçuracağım üniversiteyi” diyorlar. Ben ne diyorum biliyor musunuz, hocalara? Biz bilim insanıyız. Ben de buna güvenerek aday oldum. Yedi adayız biz, hepsi birbirinden kıymetlidir. Ama yedi adayın öz geçmişlerini yan yana koyar, tartarsınız, bizim laflarımıza bakmazsınız. Özgeçmişler elimizdeki tek garantidir. Daha önce bu X,Y,Z konularında yani rektörlük kriterleriyle ilgili bir iş yapmış mı? Kendi biliminde uluslararası çapta biri olmuş mu? Temsil yeteneği var mı? Araştırma projeleri yapmış mı? Halkla ilişki kurmuş mu? Kente katkı sağlamış mı? Hepsinin yanıtı özgeçmişlerimizdedir. Bundan sonra yapacağını söylemenin bir anlamı yok çünkü. Ben somut şeylerden bahsediyorum. Tamamen somutluk peşindeyim, ben bilim insanıyım.
ATANMAMAM İÇİN HİÇ BİR NEDEN YOK
Rektör seçilmek adına kendinizi ne kadar şanslı görüyorsunuz?
Bazı nedenlerden dolayı ben atanacağım diyenler var. Şu tanıdıklarım var, şunlar destekliyor diyorlar. Ben de –kendimle ilgili bir şey söylemeyeceğim. Herkes eşittir çünkü bence- Cumhurbaşkanının beni atamaması için hiçbir neden göremiyorum. Vatan haini değilim, memlekete hizmet etmişim. Benim bir dünya görüşüm var. Ama bu dünya görüşümü, işlerimden ayrı tutuyorum. Benim hepsi kadar şansım var. Ama esas önemlisi, tümü size aynı şeyi söylüyor. Bilimsel bir şey söyleyeyim o zaman bunların en fazla biri doğru söyleyebilir.Hepsine birden aynı söz verilmiş olamaz ki. Ben rektörlüğe layık mıyım derken kendime öz-swot analizi yaptım. Bilim yapmış mıyım? Uluslararası platformda ne yapmışım diye baktım. Allah’a şükür binlerce sayfaya tekabül eden bilim yapmışım. Bakanlık projelerinde 30 yıldır başkanlık yapıyorum. Hala bir sürü proje devam ediyor.
TEK KELİMELİK SLOGAN: İNSAN
Sloganınız tek kelimelik: İnsan… Neden insan dediniz?İnsan kaynakları zengin, bütçesi var bunu yönetmekte ne var ki dedim. Benim burada bir tane ana sloganım var: Tek kelime ‘insan’. Sadece insan, ona yatırım yapacağız, onun önünü açacağız. Her bir insanın içinden 2-3 tane daha insan çıkaracağım ben. Bakın o üniversitenin insan kaynakları nereye gidiyor? Bana hocalardan birisi sordu. Hocam sizin bu söyledikleriniz ideal ama daha önce de rektörler vardı onlar niye yapamadı? Ben araştırdım nedenini buldum. Ben bütün rektörleri tanıdım, gördüm, işlerini izledim. Hatta bir sürü yönetim görevinde de bulundum zamanında ama düşündüm ki bunlar en az benim kadar zeki. Çoğu kıymetli insanlar. Peki, bunlar niye istediğim üniversiteyi tam yapamadılar? Araştırdım, nedeni çok kolaymış. En yüksek oy olan rektör her 3 kişiden 1’inin anca oyunu alabilmiş. Ama sorun şurada, seçimden sonra yüzde 30 oy veren kişileri, ne kadar iş varsa onlara dağıtıyorlar. Ben seçim bittiği gün tüm işlemleri çöpe atacağım. Yüzde yüzünü önüme alıp, en kaliteli en başarılı kimse onlarla bir yönetim ekibi kuracağım. Zaten bunu yaptıktan sonra ben iki şey yapmış olacağım. Bir, bu üniversitede olmayan ve en çok aradığımız barış ortamını sağlamış olacağım. İnsan Kaynaklarını aktive ederek uçuracağız bu üniversiteyi. Geçen bir adaya dedim ki, hocam sonuç ne olursa olsun, ben kazanırsam da ileride ben senden yararlanacağım dedim. İnandığım şeyleri söylüyorum ben.
ÜNİVERSİTEYİ KALKINDIRACAK OLAN SEÇİLİR
Daha önceki rektörler de hedeflerle geldi ama sonuçlarını hep birlikte yaşadık. Rektör seçimleri size göre doğru kriterlerde mi yapılıyor?Onlar siyasetçi ve kriterleri belli. Ama ben her siyasetçiyi öyle değerlendirmiyorum. Ben siyasetten anlamam, ben bilim insanıyım. Ama tüm partilerden de birçok siyasetçiyi tanıyorum. Onlar Antalya’yı benden az sevmiyorlar. Bir şeyler yapmak istiyorlar. Buranın siyasetçilerinin Antalya’yı önde tuttuklarını düşünerek, bu gibi insanların buraya en yararlı, üniversiteyi kalkındıracak, donanımlı, iyi niyetli kişileri seçeceklerini düşünüyorum. Çünkü öbür türlüsü vatana ihanet gibi bir şey bana göre. Sadece şu partili diye hiçbir kabiliyeti olmayan birilerini atama ihtimalleri sıfır. O zaman benim seçtiğim, desteklediğim siyasetçi olmuyor ki. Bana sen safsın hangi dünyada yaşıyorsun diyebilirler. Ama değil, inanıyorum hakikaten. Onlar da memleketi seviyorlarsa, iyi iş yapacak insanların bir yerlerde olmasına destek vermelidir.
ANTALYALI OLMAK
Yıllardır bu şehirde yaşıyorsunuz. Aidiyet duygusu hissetmeden bu şehirde yaşıyorlar. Aidiyet duygusu olmadan hayalinizdeki üniversiteyi nasıl hayata geçireceksiniz?Burası Sivas ya da Trabzon değil. Yani kendi içinde steril kalmış bir yer değil. Tarih boyunca kozmopolit bir yer burası. O zaman bu kentin ruhu başka bir ruh; zaten hali hazırda evrensel bir ruh. O ruha uygun davranacağız. Şu an belki 20 farklı dil konuşuluyor Antalya’da. Bütün bunları düşünerek Antalyalı olmayı tarif etmek gerek. Antalyalılıkta eğer ki birileri yarış ediyorsa Antalya’dan aldığıyla değil Antalya’ya verdiğiyle ölçeceğiz. İlla gidip fabrika yapması gerekmiyor. Yere düşen bir çöpü bertaraf mı ettin mesela. Bu bile yeter. Yurttaşlık, kentlilik bilincinden bahsediyorum kısacası.
Yorumlar
Kalan Karakter: