ANTALYA’NIN EN BÜYÜK SORUNU İMARDIRAntalya’nın en büyük sorununun imar olduğunu belirten MMO Antalya Şube Başkanı Ayşen Hamamcıoğlu, “Antalya’nın planlanmış, programlanmış, uzun vadede stratejik planları yapılmış şehir planı tam olarak yok” diye konuştu.Odanız bünyesinde kaç üyeniz bulunuyor? Bunların kaçı kadınlardan oluşuyor?2 bin 700 üyemiz var. 300-350 civarında kadın arkadaşımız var ama aktif çalışanların durumu nedir diye soruyorsanız 100 civarında aktif çalışan hem makine hem de endüstri mühendisi üyemiz var kadın olarak.Peki, erkeklerle çalışmak zor mu? Erkeklerle çalışmak kadar keyifli bir şey yok. Kadınlarla çalışmak daha zor. İnanın daha zor. Zaten bu mesleği seçişimden belli. Tecrübelerim de bu yönde oldu. Karar mekanizmalarında yer aldığınızda kadınlarda sorun oluyor; kendimde gördüm ve çok yaşadım. Detaycıyız ve bazen detaylara gömülüyoruz. Erkekler 1-0 çalışıyor. Doğru-yanlış, evet- hayır, arası yok. İki çocuk yetiştirdim. Biri kız biri erkek. Oğlumda gördüklerimle kızımda gördüklerim bana birçok şeyi aynaladı. Kendi kendime itiraf edemediğim şeyi onlarda daha net gördüm. Çünkü çocuklarda biliyorsunuz büyüme çağında buluğ çağına girmeden önce net cevap veriyorlar. Yorum katmıyorlar, ön yargıları yok. Sanmıyorlar. Biz bir şeyleri sanırız. Yorum katar, falcılık yaparız. Sonra durum budur deriz ve ona göre gardımız almaya çalışırız. Bu yönden baktığınızda erkekler daha net çalışıyorlar. Bu bakımdan ben erkek arkadaşlarımda çok güzel işler yaptım. Onlarda bana çok güzel işler yaptırdılar. Öncesinde üniversitede başladım erkek arkadaşlarımla çok yakın temasta olmaya. Bizim sınıfımızda çok az kız arkadaş vardı. Mühendislikte makine çok fazla seçilmiyor çünkü bayanlar olarak. Ama can cana devam ettik. Sonrasında benim müşterilerin, iş arkadaşlarım, patronlarım, iş verdiklerim hep erkek oldu. Dolayısıyla onlarında için kadın kalabilmek benim için daha zordu. Zor olan kısmı buydu.FOTOĞRAF ÇEKMEYİ SEVİYORUMDeniz ve fotoğraf tutkunuz olduğunu biliyoruz. Bu tutkularınız nereden geliyor?Yapı olarak asker bir ailenin hem torunuyum hem de kızıyım. Babam askerdi ve belli bir disiplin içerisinde büyüdük. Töresel yapıya da çok uygun bir ailemiz vardı. Disiplinliydik, akşam ezanında mutlaka evde olurduk. O dönemlerden başlayarak benim mühendisliği seçmem, matematik dallarında daha iyi olmam bu analitik yapımı yani sol beynimi geliştirmeme sebep oldu. Sonrasında böyle 40’lı yaşlara yaklaşınca, çoluk çocuk olunca, baktım ki ben sola çekiyorum. Duygu, hissiyat, sosyal bilimler bunlarla ilgili biraz eksik hissettim kendimi. Daha sert, disiplinli, diktatör gibi bir yapım vardı açıkçası. Ya da bu tür eleştiriler alıyordum. En sevdiğim yönüm de eleştiriye çok açığımdır. Hep negatifi almaya çalışırım çünkü bunlar bizi geliştiren şeyler. Ondan sonrasında ben bir yazı yazmaya başlayayım dedim. Çok kitap okurdum ama kitabı da daha çok sosyal bilimle ilgili okurdum. Belgesel okurdum ya da en fazla biyografi okumuştum. Farklı kitaplar okumaya başladım. Sonra da yazmaya başladım. Sağ beynimi geliştirmek üzere. Ondan sonrasında fotoğrafçılık geldi. Bakmak mı görmek mi derler. Eğer siz görebiliyorsanız bakmışsınızdır o şeye. Yoksa bir yerden pas geçiyordur ve siz onu yakalayamazsınız. Farkındalığın en detay bölümü budur bence. Kendim keşfettim. Bir şeyi çok iyi incelerseniz onun tamamen farkına varırsınız. Sonra onu kafanızda resmedersiniz. Instagram olunca tabi kullanırken kendi resimlerim olsun istedim. Biz eskiden albümler yaparken fotoğrafları bastırır, koyduğumuz albümlere bakardık. Instagramda anları hatırlayacağımız zaman görsel olarak büyük bir veri veriyor. Ondan sonrasında tebrikler, kartvizitler, özel günlerde yaptığımız kutlamaları instagrama koyduğum kendime ait fotoğraflardan yapmaya başladım. Ondan sonra bloğum var. Oradaki tüm fotoğrafları tamamen kendime ait olanlarla oluşturmaya başladım. Metafizik ve felsefe, din konularında da yazıyorum.Şimdi Antalya zamanı diye bir hashtag başlatıldı ve siz de destekliyorsunuz. Hem de gönülden. Bu kadar güzel bir proje olabilir mi? Ali Çandır’a gönülden hayranım. Yörex projesini de beğenmiştim, müthişti. O zaman Kadın Girişimciler Kurulu’ndaydım. Böyle olmalı. Kent bilinci nasıl yaratılır? Aidiyet nasıl yaratılır? Herkesin birlikte yaptığı bir şeyle. Antalya’nın hediyesi dendi ve bulunamadı. Ya da bulundu ama flaş bir şey çıkmadı. Ama 'Şimdi Antalya Zamanı' gerçekten böyle bir şey oldu bence. Ben bu konuyu çok destekliyorum. Kendisine de söyledim elimden geleni her zaman yapmaya hazırım. İnsanlar Antalya’da olduğunu bu şekilde hissedebilir. Neden? Gittiği yeri çeker, koyar ve bir değer bulur. O zaman bir katkı sağlar. Kazan kazandır bu. Ali Bey gönderdiğiniz fotoğrafları toparlayıp, kısa bir VTR yapıyor. Bu bir değerdir yani. Teşvik eder. ATSO’nunki de çok güzel bu arada. Ona bir şey yapamıyoruz ama beğeniyoruz. Onlarınki de çok güzel. Her türlü turiste bir şeyler anlatıyor olması. Bu konuda kutluyorum.YAT LİMANI’NDAKİ ASANSÖRYat Limanı’nda bir asansör var ve kapasitesinden fazla insan biniyor. Bu yüzden gün aşırı bozuluyor. Son protokole de bu asansör dahil edilmemiş. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?Çok güzel tespit etmişsiniz. Oradaki asansör hangi bölgeye giriyor bilmiyorum. Dolayısıyla biz Muratpaşa’nın da bütün asansörlerini aldık. Yürüyen merdivenleri de biz hatırlatmıştık. Bunu da hatırlatırız. Güzel bir iş birliği olur. Aslında bakarsanız öyle bir yerde tek asansör olmamalı. Çift asansör olmalı. Arıza olabilir, problem olabilir.Yaptığınız protokollerde öneri belediyelerden mi geliyor?Akredite olmuş başka kurumlar da var. Biz de akredite olmuş bir kurumuz. Ama biz yarı devlet olduğumuz için o akreditasyonu çok önemsiyoruz. İstihdam ettiğimiz personeli geçindirebilecek kadar para kazanıyoruz. Günlük 5 tane asansör bakılabiliyor. Ama siz akreditasyon kuruluşuysanız ve bilirkişi çalıştırarak devam ediyorsanız, bizde bilirkişi yok o yüzden hizmet kalitemiz çok iyi. 15 mühendis, 7’li bir ekip oluşturmuş durumda. Her gün 5’er tane asansör yapılıyor. Ki onu da yapamıyor. 3 ya da 4 tane yapabiliyor. Diyelim ki benim bir şirketim var. Akredite oldum. Buna da imkan var. Onlar şirket biz kurumuz. Belediyeyle anlaşma yapabilecek, bizim rakibimiz olan firmalar var. Konyaaltı ona yaptırtıyor. Kepez onlara yaptırtıyor. Ben o firmanın sahibi olsam sizi akredite etsem, herkesi çağırsam 5’er tane 4’er tane bunlara pay ederim. Standart gidiyoruz. 5’in üzerinde bakım yapmıyoruz. Personelimizin maaşını asgari mühendis maaşından ödüyoruz. Her türlü yasal haklarını veriyoruz.Peki, o firmalarda çalışanların sertifikasını siz mi veriyorsunuz?Hayır, biz vermiyoruz. Akreditasyon kurumu var. TÜRKAK’tan akreditede oluyorlar. Şimdi biz de akrediteyiz. Bizim akreditasyonumuzun yanında personelimiz akredite etme şansımız da var. Eğitimleri yapıp, yeni işe aldığımız mühendis arkadaşımızı akredite ediyoruz. 120 tane asansöre baktıktan sonra birinin eşliğinde yani staj gibi düşünün, ondan sonra kendi bakmaya başlıyor.ASANSÖRLER RAYINA GİRDİBundan iki yıl öncesinde inanılmaz bir asansör furyası çıktı. Bu aşamadan sonra asansörler yeterli düzeye geldi mi? Bu sıralar neden hiç kimseden ses çıkmıyor?Rayına girdi de ondan. Yani bir bilinç yaratıyorsunuz. Öncelikle halk ne olduğunu bilmiyor çünkü çok iyi anlatılmıyor. Bir şekilde iyi anlatılmamış durumda. Makine Mühendisleri Odası’nın yaptığı bu hizmet bir bilirkişilik hizmeti. Ben size gelip bu arızlar var daha fazlasını yaptırmayın diyorum. Piyasadaki bakımcı firmalar 100 bin liralık arıza çıkarabilir çünkü onlar ticaret yapıyorlar. Biz ne kadar arıza olduğunu söylüyor ve fazlasını yaptırmamalarını öneriyoruz. Biz asansöre binilmemesi için kırmız etiket yapıştırıp, mühürlüyoruz. Hem vicdani hem de hukuki olarak sen sorumlusun orada. Asansör bakımı yapıldıktan sonra eksik varsa yine duruma göre sarı etiket veriyoruz. Sarı etikete de 60 gün süre veriyoruz. Bu süre sonunda hayati önem taşımayan bir şey varsa da mavi etiket veriyoruz. Yeşil etiketi verdiğimizde asansör tam kullanıma girmiş oluyor.Klimalarda durum ne?Geçen Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal ile konuştuk. Onlar ruhsat verirken klimaların konulacağı bölümleri ayırmışlar. O uygulandığı sürece sıkıntı olmuyor ama eskilerde sıkıntı var. Bir kent bilinci bu. Buna çözüm getirebilsek, bunu uygulayabilsek şehir güzel gözükecek.MÜHENDİSLİK ZOR İŞMühendislik sizce kadın mesleği mi? Erkek mesleği mi?Kadının da erkeğinde yapabileceği dinamikler var. Biz sadece doğru kararlarla doğru konumlanmalıyız diye düşünüyorum. Şahsen bir vincin üzerine çıkmak, şantiyelerde atlaya zıplaya çalışmak, gece geç saatlerde bir sürü erkeğin bulunduğu bir ortamda bulunmak kadın için zor, biz Türkiye’de yaşıyoruz uçmayalım yani. Ben tek başıma kadın olarak sokakta zor yürürken şantiyenin içinde yatıp kalkmam, gezmem mümkün değil. Kültürümüz buna müsait değil. Ama projeyi çizebilirim. Kontrollük, danışmanlık yapabilirim. Oraya malzeme satabilirim. O şantiyenin başı olabilirim. Neyi, ne şekilde, ne kadar iyi yaptığınıza bağlı her şey. Başarı her meslekte var. Ama belli bir tanım ve sınırlamayla gidiyorsanız, böyle olmalıdır diyorsanız ben orada yokum. Antalya’ya zorla geldim ve gerçekten iş bulmak çok zordu. 1987 yılında Turgut Özal’ın teşvik verdiği otellerin yeni yapıldığı bir dönem. Hiç otelde kalmamışım, Edirne’den geldim. Düşünemedim ben bir otele, inşaata işe girilir diye. Geldiğimde devlet kurumlarına gittim orada da bayan istemediler. 6 ay işsiz kalmak çok zordu. Eniştem ön ayak oldu. Beni şantiyeye aldı. Oranın işletmesinde kaldım. Teknik servisinde önce sekreterlik, mühendislik, teknik müdür gibi işlerde çalıştım. Ardından pazarlama ve satış yapan bir firmada çalıştım. Oranın bölge müdürlüğünü yaptım. O dönemde şantiyeleri çok iyi öğrenmiştim. Her şeyi öğrendim kendim şirket kurdum. O dönemde biz çok hızlı çalıştık.Peki, neden Makine Mühendisliği?Benim yaşadığım şehirde biz sıkı bir aileydik. Başka şehirde okuma şansım yoktu. Tıp, mühendislik, mimarlık vardı. Tıp bana uygun değildi, mimarlık hayal gücü ister. Dedim ya sağ beynimi sonradan geliştirdim diye. Mühendisliğim iyiydi. Bir de ortaokulda makaralarla ilgili fizik dersini çok sevmiştim. Böyle hikaye gibi gelmişti o zaman. O vesileyle mühendisliğe başladım ama mühendis olurken ne olacağımı bilmiyordum. Geçler meslek hayatına atılmadan önce ben onu da yaptım, bunları da gördüm, bunları yaparsam daha iyi olacak demelerini istiyorum. Sektörde 20 tane kol var bizim. 20 koldan hangisinde çalışacak? Kendi yetkinlikleri bu konuda ne? Biliyorsunuz işletme ya da girişimcilik mühendislikte okutulmuyor. ANSİAD’ın güzel çalışmaları var bu konuda. Piyasaya çıktığımızda neler yapacağız onu bilmek gerek. Eskiden her konudan bir şeyler bilmek zorundaydın. Yatay bir yapılanmamız olmamız lazımdı. Şimdi Google var ve her şeyi sorabiliyorsun. Şimdi önemli olan dikey yapılanma. Bir asansörcüye asansörünüzü tamir ettiriyorsunuz. Neden? Çünkü onun kanunları ayrı, uzmanları ayrı. Bunu biz öğrenciye okuldan mezun olurken verirsek, stajlarıyla birlikte başlayacaklar. Benim düşünceme göre 2000 yılından sonra en önemli şey zaman. Zaman demek para demek.EN BÜYÜK SORUN İMARSizce Antalya’nın en büyük sorunu ne? En büyük sorun imardır bence. Şehirciliktir. Planlanmış, programlanmış, uzun vadede stratejik planları yapılmış şehir planı bence tam olarak yok. Bunun içine sonrasını katın. Yeşil alanı, ulaşımı, sosyal alanları... Yani Expo Antalya için çok büyük bir katılım. Eğer Menderes Türel, Tünektepe Projesi'ni, Boğaçayı Projesi'ni doğru bir şekilde hayata geçirirse çok güzel olur. Bütün belediyelerin farklı partilerden olması da çok doğru. Çünkü birbirlerine bakarak kaptırmamak için gerçekten güzel projeler çıkarabiliyor. Ben St. Petersburg’ gittim. Dünyada planlanarak yapılan ilk şehirlerden bir sanırım. Bunların devlet politikası olması gerekiyor. Şehir plancıları tarafından 20 senelik program hazırlanmalı ve uygulanmalı.Expo yapılan raylı sistem yukarılardan, bir yerlerden dolanarak gidiyor. Bu teknik anlamda ileride sorun baş gösterir mi?Bunun denetiminde ve ulaşımında daha çok Makine Mühendisleri değil de Ulaştırma Bakanlığının kendi görevlileri var. Hatta biz standart aradık. Standart yok Türkiye’de. Aradım sordum standartları nelerdir? Kaç gün önceden test edilecek, kum torbasıyla taşınması, denenmesi lazım. Ama yok. Önce kum torbalarıyla yüksek hız yavaş hız denenmesi gerekiyor. Tramvayı kullanacak kişinin de eğitimli olması lazım. Çünkü güzargahı ezberlemesi ve orada staj yapması gerekiyor. Bizim henüz buraya bakma, denetim yapma gibi bir durumuz olmadı. Ne içine girebildik, ne tanıtıma davet edildik. Kontrol mekanizmasına Makine Mühendisleri Odası Genel Merkezine protokoller yapılsa biz bunun standartlarını oluştururuz. Bizim gibi kurumlar bunları oluşturmak için var.KENT BİLİNCİ OLUŞTURULMALIAntalyaspor’u ziyaret ettiniz. Yakından takip ediyorsunuz. Antalyaspor mesela bir kent bilinci oluşturmada hepimizin tek yürek olabileceği bir şey. Bazı maçlar yapılmalı ve eğlenceli olmalı. Önceden maç yapmıştık 12 Dev Adam. Belki Antalyaspor’da böyle bir projeler, Antalya gündeminde kalmayı hem de yeni bir projeler herkesi bir araya getirmeyi, kent bilincini oluşturmayı sağlayabilir. Bize sözü var Menderes Bey’in. Bizim de takımımız var. Birlikte bir antrenman maçı yapacağız. Menderes Bey de gelip oynamak istiyor, çok seviyor. Nafiz Bey’den de söz aldık ama daha henüz ayarlayamadık. Önümüzdeki günlerde ayarlayacağız. Bu tür girişimlerle mini şovlar, ücretsiz yapılır. Nasıl Ramazan ayında binlerce kişiye yemekler yapılır. Bu Antalyaspor adında da yapılabilir. O zaman çocuklarımızda Antalyaspor’u bilirler. Hangi takımı tutarsa tutsunlar Antalyaspor’un maçı olduğu zaman herkes kırmızı beyaz olur. O zaman el ele vermiş oluruz bence. Bunlar hep şehrin dinamiklerinden.
SALI SOHBETLERİ
19 Temmuz 2016 - 10:12
Güncelleme: 08 Nisan 2017 - 17:29
SALI SOHBETLERİ -29 - AYŞEN HAMAMCIOĞLU - MMO ANTALYA ŞUBE BAŞKANI
Gazeteniz Hürses’in her hafta yayınladığı Salı Sohbetleri’nin bu haftaki konuğu Makine Mühendisleri Odası (MMO) Antalya Şube Başkanı Ayşen Hamamcıoğlu oldu. Hamamcıoğlu; özel yaşantısından, Antalya’nın sorunlarına kadar her şeyi Hürses’e anlattı.
SALI SOHBETLERİ
19 Temmuz 2016 - 10:12
Güncelleme: 08 Nisan 2017 - 17:29