Bugün Antalya’da çok önemli bir toplantı var.
Turizm, tarım ve ticaret sektörlerinin temsilcileri Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu üyeleriyle bir araya gelerek yaşanan krizle ilgili değerlendirme ve çözüm önerilerini konuşacak.
Son zamanlarda Antalya’da krizin ardından çok önemli zirveler gerçekleşti ancak herkes bu zirvelerde çok güzel konuşurken, uygulamaya gelinince yaşanan boşluk sıfıra sıfır elde var sıfır noktasında kaldı.
Bu kriz bugünün krizi değil..!
Rusya’da yaşanan ekonomik kriz sonrası rengini belli etmiş olmasına karşın, 400 bin üzeri turist getiren operatörlere katkı ile bugüne kadar sıkıntının üstünde durulmaması ve kapıya dayandığında ‘imdat’ çığlıklarının geldiğinde kent ekonomisinde yaşananlar inanın Körfez krizinden bu yana görülmedi.
Bu nedenle öncelikli olarak bu toplantı gerçekleşmeden krizi doğru tespit etmek gerekir. Kriz her ne kadar ülke genelinde turizm sektöründe yaşanıyor diye lanse edilse de, gerçekte yaşanan turizm sektöründe yaşanan krizi en fazla hisseden Antalya kentinin merkezi ve çok sayıda sektör olduğudur.
Bu nedenle öncelikle ‘neler yapılmalı?’ listesinde ilk sırayı artık otel yapılmasına müsaade edilmeyecek olmalıdır.
Nerede ise denize yakın her tarla sahibi bugün otel sahibi olmuştur..!
Bunun ardından bu kent turizmde ‘herşey dahil’den kurtarılmalıdır..!
Antalya 12 milyon turist ağırlarken, kent merkezinde dünya çapında bulunan müze ziyaretçisinin sadece 140 bin kişi olduğunu bilmeniz gerekir. Picasso gibi önemli sergisi için de ziyaretçi sayısı 7 bin 800 olarak açıklanmıştır. ‘Herşey dahil’ sisteminden vazgeçmek istemeyen turizmcilerin ağzına pelesenk olmuş, “Kent merkezinde cazibe yok” sözü yanlıştır.
Antalya’ya 2.5 milyon turist gelirken müze ziyaretçi sayısı en az bugünkünün 3 katıydı.
Bu nedenle krizin Antalya merkezde çok uzun zamandır yaşandığının bilinmesi gerekir.
Antalya’da esnaftan başlayarak, tedarikçilerle devam eden yaklaşık 60’a yakın sektör bu krizden ciddi etkilenmektedir.
Sadece sektörden otelcilerin etkilendiği ve onların sıkıntı yaşayacağı algısından uzaklaşılması gerekmektedir.
KOBİ kapsamında ki tüccar, küçük ölçekli işletmeler, yatırımcı, tarımcı, tedarikçilerin yaşadığı sıkıntı karşısında çaresiz kalmışlardır.
Turizmci gerek işe başlarken, gerekse yaşanan kriz nedeniyle devletten ya da bankalardan gerekli desteği almıştır.
Nitekim geçmişte 10/12 yılda kendini amorti ettiği söylenen oteller son 10 yıla bakıldığında 5 senede amorti eder hale gelmiştir.
Keza; bu denli para kazandıran bir durum olmasa otel sayısı bu kadar artıp, fazla yatak nedeni ile sıkıntı yaşanmazdı.
Bu kent bu örnekleri daha evel yaşadı. Örneğin geçmişte Devlet’ten 50 milyon Dolar destek alan firmaların bugün nerede ise, hiçbiri yaşamıyor.
Anlattıklarıma rağmen, yaşanan gerçeklere rağmen krizden en fazla etkilenen sektörleri kimse dinlemedi ve çözüm üretmedi.
Bu nedenle çok sayıda küçük ve orta işletmeler ya battı ya da çekleri yazılmaya, ticari kredibiliteleri bitmek zorunda kaldı.Bu gerçeği devlet kadar Bankalar Birliği’nin de görmesi gerekmektedir. Sadece turizmciye yönelik çözüm ve kredi önerileriniz bu yarayı iyeleştirmez. İşte bu nedenledir ki, öncelikli olarak turizmle birlikte krizden etkilenen sektörler belirlenmelidir. Ardından da krizin etkisi altında olan ve şu an ayakta durmakta zorlanan iş kollarının bankalardan aldığı krediler, en az 1 ya da 2 yıl ötelenmelidir. 10 yıl yada uzun vadeli kredilerin süresi ilave katkı faiz giderleri oluşturulmadan uzatılmalı, firmaların bugünkü krizle sıkıntı yaşamasından dolayı erken ödeme ile üstüne gidilmedn kriz öncesi reytinglerine bakılmalı ve nefes aldırılmalıdır.
Antalya ekonomiside nakit döngüsü yaşanan kriz ve belirsizlik ile kesintiye uğramıştır. Bu nedenle de Bankalar Birliği’nin teminat çekleriyle ilgili kararını değiştirerek 6 aydan bir yıla çıkarması ticareti rahatlatacaktır. Antalya ekonomisi böylelikle rahat bir nefes almış olur. Krizin önüne geçmek adına böylesi önemli ve ciddi kararların alınması şarttır. Yoksa her şey için çok geç kalınacaktır…