Türkiye siyasi tarihinde derin izler bırakan Süleyman Demirel denilince ilk aklıma gelen bürokrasinin siyasetle harmanlanarak devlet kültürünün ortaya çıkmasıdır.
1962 yılında Adalet Partisi Genel İdare Kurulu Üyeliği ile başlayan 9. Cumhurbaşkanlığıyla devam eden Süleyman Demirel’in hayatının her kesitinde ders alınacak hikayeler vardır. Ve bu hikayeler yakın siyasi geçmişin tarih sayfalarında yer aldı.
Demirel, siyasi hayatı boyunca zaman zaman yanlış kararlar alsa da cumhurbaşkanlığı döneminde tarafsız davranarak örnek oldu.
Demirel’le tanışma imkanı bulamadım ancak onun devlet kültürüyle siyasette yoğrulmuş eski Başbakan Tansu Çiller ile sohbet imkanı buldum.
Demirel’in görüşlerine her zaman saygı duyan Çiller’in Türkiye’nin ‘Baba’
lakaplı siyasetçisinden öğrendikleri politikada yolunu açmıştır. Çiller’le sohbetimizde duruşundan, olaylara bakış açısından, siyasi diyaloglarına kadar Süleyman Demirel’den yansıyan devlet kültürünü gördüm.
Demirel sayesinde Türk siyasetinde birçok yer edinen politikacı var ancak Tansu Çiller bu duruma en iyi örnektir diye düşünüyorum.
Bu nedenle sadece Çiller’in vefat haberini aldıktan sonra kamuoyuyla paylaştığı başsağlığı mesajını dikkatle okudum. Demirel’in vefatı nedeniyle büyük üzüntü duyduğunu belirten Çiller, “Millete hizmeti her şeyin üstünde tutmuş, ülkemize büyük eserler kazandırmış, siyasi tarihimizde iz bırakmış önemli bir siyaset duayenidir. Ayrıca Kırat’ın millete hizmet yolunda kendisiyle uzun yıllar birlikte çalıştık, çok anılarımız oldu” dedi.
Siyaset yasağının olduğu dönemde Demirel’in kendisini Tuzla’daki evine davet etmesiyle tanışan Çiller, bakın Demirel’i nasıl anlatıyor:
“Konuşmalarında demokrasi aşığı yanını, bu yöndeki heyecanını gördüm. Siyasete atılmam yönündeki çağrısına olumlu cevap vermemde, demokrasiye olan bağlılığı en önemli etken olmuştur. Daha sonra Doğru Yol Partisi’nin zor şartlarda kuruluşunun ardından, o zamanki parti genel merkez binasının zemin katında mahzen olarak da anılan toplantı odasında demokrasi yolunda birlikte önemli çalışmalarımız oldu. demokrasi ve Türkiye sevdasıyla mahzenden çıkıp, 6 kez gittiği makama 7 kez geldi ve son noktada demokrasi meşalesi olarak Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı oldu. Milletimiz, dava arkadaşları ve sevenleri tarafından unutulmayacaktır. Allah’tan kendisine rahmet, ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı diliyorum.”
Demirel’in kendisi üzerinde emeği olduğunu bilen Çiller’in, yazımda yaptığım değerlendirmeleri onaylar niteliğinde başsağlığı mesajı yayınlaması beni oldukça duygulandırdı.
Türk siyasi tarihinde Demirel gitti, şapka sahipsiz kaldı…