Bizimde çocuk yaşımızla kişiye karşı negatif düşünce içinde oluruz. Yıllar geçer, bir gün ilerleyen yaşımıza rağmen ilkokulda ön yargı ile baktığımız kişiyle karşılaştığımızda ya da birlikte iş yapmak zorunda kaldığımızda bu kez negatif düşüncenin yanında pozitif düşünceyi de işin içine katar tahammül etme zorunluluğuyla hareket ederiz.
Bu durum hepimizin başına gelmiştir…
Ticaret hayatında da bu tip insanlarla karşılaştığımda , ‘…mış gibi yapmak’ cümlesi gelir aklıma…
‘…mış gibi yaparak’ gemisini yürüten insanlar zirveye doğru ilerlerken, dürüstlükten ödün vermeyen, tahammül gücü ve sabrıyla üreten insanlar adeta patinaj yapar. Hepimizin hayalinde bir konu ve bu konuyla ilgili ‘…mış yaparak’ yaşayan kazanan insanlar canlandı değil mi?
Peki bu durumda ‘altta kalanın canı çıksın’ları nasıl koruyacağız?
İnsanı insan yapan değerler dürüstlük, adil olmak gibi kavramları bu insanlarla birlikte nasıl koruyacağız?
“…mış” gibi davranmak, iş dünyasında olumsuz algı uyandıran durumları anlatır. İsteneni yapıyormuş gibi görünüp, kendi kafasına göre takılmaya işaret eder. İşini yürütürken ‘gidene ağam, gelene paşam’ karaktersizliğini normalleştirip, “Ne olacak canım, gemisini götüren kaptan” edasıyla yaklaşarak, ilkeli duruş sergileyip, ticaret yapanları nasıl koruyacağız?
Sonra da her şey değişti, her şey bozuldu, hiçbir şey değerinde değil cümlelerine karşılık neyi, kimi, kime karşı savunacağız?
İşte burada kırılma noktası göstermezsek, toplum olarak kırmızı çizgilerimiz yok olmaya mahkum olacaktır. Hangi topluluk içinde olursanız olun; ister aileniz, ister işyeriniz, ister okulunuz insan olarak en önemli sorumluluğumuz ‘…mış gibi yapanlarla’, doğruluktan şaşmayanları aynı kefeye koymamak.
Sonra hiç birimiz işin içinden çıkamayız…