Son zamanlarda işleri nedeniyle yurtdışına giden iş adamı dostlarımın ortak dile getirdikleri bir konu var.
Avrupa’da hangi ülkeye giderlerse gitsinler; televizyonlarda, Türkiye’nin genelinde ciddi bir savaş varmışçasına yıkılan evler, sınırda koşturan mülteciler, silahlar ve bombaların patladığı gösteriliyormuş…
Hatta Suriye’den göç edenler, kurtuluş savaşçısı gibi gösteriliyormuş…
Özellikle yabancı basının yakın plan görüntülerle darmadağın olmuş bir ülkeyi sürekli ekranlardan yansıttıklarını ifade eden dostlarım, çoğu yatırımcının bu haberlere inanarak Antalya’ya yatırım yapmaktan vazgeçtiğini ifade etti.
Türkiye’nin imajı, yerle bir edilerek turizmi yok eden algı yönetimi, şimdi de ülkemize hatta kentimize yatırım yapmak isteyenleri de her şeyden vazgeçiriyor.
Bu çok ciddi bir durum…
Yeni kurulacak hükümetten ilk isteyeceğim şey, Türkiye’nin imajını düzeltmeleridir. Türkiye’nin imajını yalanlar katarak ülkelerine taşıyan yabancı gazetecilerle görüşmeler yapılarak, doğruların anlatılması gerekiyor. Evet, Doğu ve Güneydoğu’da hiç birimizin istemediği olaylar yaşanıyor. Ancak bu olayların tamamını Türkiye’nin dört bir yanında yaşanıyor diye göstermenin içinde art niyet vardır. Bu art niyetliler tüm ülkenin vebalini nasıl taşıyacak?
Bu konu boyumuzu aşmadan hemen çözülmesi gereken bir konu olarak değerlendiriyorum.
HALK PLAJI KONUSU
Öte yandan, dünkü köşe yazımda Muratpaşa Belediyesi’nin yapımını üstlendiği 5 halk plajının ücretsiz olması durumunda yaşanabilecekleri kaleme almıştım. Telefonlarım hiç susmadı. Özellikle Lara Mevkii’nde oturanlar düşüncelerime katıldığını söyleyerek, destek verdi. Ayrıca Lara Balıkevi önündeki halk plajı ile ilgili olarak da dün açıklama geldi. Muratpaşa Belediyesi Lara Balıkevi’ne plajı boşaltması için 10 günlük yasal süre verdiğini öğrendim. Bu arada kentin kaliteli mekanlarından Lara Balık Evi’nin içinden 5. plaja ulaşılması hususu hem restoran müşterileri, hem de plaj müşterileri açısından sorun yaşanmadan uzlaşma yaşanır.