Yıllar yıllar geçiyor, her daim dile getirdiğim gerçekle Antalya yüzleştirilmek zorunda kalıyor. Köşe başlarını tutanlar Antalya’yı ‘sağdan say’ diye başlayarak, sıralıyor. Hep aynı yüzler, her daim kişisel çıkarlarla hareket edenler, devletin malı deniz diyerek kişisel çıkarlarıyla dolu kasalarını kamunun zenginlikleriyle dolduruyor. Kimi zaman sap dönüyor, keser dönüyor, kasaları dolu oranlar devletine, vatanına, kamunun değerlerine sahip çıkanlarına, ilahi adaletin terazisinde hesap verme zorunluluğunda kalıyor.
Ebu Muslim Horosani’nin dediği gibi; “Onlar, şerrinden emin oldukları için, dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de; düşmanlarını yakın tuttular. Yakın tuttukları düşmanları dost olmadı. Ama uzak tuttukları dostları düşman oldu. Herkes düşman safında toplanınca yıkılmaları mukadder oldu.”
Ne güzel dile getirmiş Horosani; içinde bulunduğumuz atmosferi özetlemiş aslında…
İnsan olmanın ihtiyacı olan dostluk, vefa, kamu çıkarlarını bir tarafa atarak içinde bulunduğu toplumu saflara ayıranlar, aslına bakarsanız kendi düşmanlarını çoğaltmanın farkına varmadan nefes almaya devam ediyor. Hele hele bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olan, söyleneni anlamayan, söyleyeceği sözü bilmeyen, dostunu ve düşmanını tanımayan bir takım adamların Antalya’sı, saflara bölenlerin oyununa alet oluyor. İşte ben bunu görünce kahroluyorum...
Antalya sevdasını yaşayan ben ve benim gibiler, zorla oluşturulan saflardan doğacak sonuçların, yine yaşadığımız bu güzel kente nasıl zarar verdiğini görmezden gelerek yaşayamıyoruz! İşin gerçeği buna mecbur bırakılıp, görmezden gelerek yaşamaya da hiç niyetimiz yok. Antalya sevdalıları bu gerçekle yaşarken, safları gösterildiğinde, o saflarda yer almamayı kabul etmedikleri için, sesleri çıktığı için bugün cellâtları belirlenmiş vaziyette yaşıyor. Cellâtlar o anı beklerken, Antalya sevdalıları hala kişisel çıkarları için değil,
Antalya’nın menfaatleri için bağırıyor; “Sesimi duyan var mı?” diye…
Bu güzel yürekli insanların, her türlü tehdide, baskıya karşın Antalya’nın geleceği için çaba harcamaya, kamunun çıkarları adına hareket edeceğini kimse tahmin bile edemiyor.
Samimiyet, iyi niyetle sadece Antalya’nın çıkarları adına saf tutanların mücadelesini ise Antalyalılar çok iyi biliyor.
İyi haftalar…