Yakın zamana kadar kentte kamu görevindeki yöneticilerin, özellikle siyasi niteliği olan, seçimle gelen idari personel ve yöneticilerin kararlarında bireysel çıkarlar kamu hizmetinin gereklerinin önüne geçiyordu.
Siyasi olanlar yani seçilerek iş başına gelenler ve siyasiler tarafından atanan kamu görevlileri, genellikle kamu yönetimi deneyimi olmayan kişilerden atanıyordu.
Siyasi atananlar, özel sektörün pratikleri ile hareket etmeleri, siyasi ve idari değerlerden yoksunlukları ile verdikleri kararların kamu yararı olmayan işler yapmalarına neden oldu.
Antalya’da yaşanan ve görülen olaylar kamu yöneticilerinin, kamuya hizmetle birlikte bireysel amaçlarını (güç elde etme, itibar ve para) gerçekleştirme kararlarını da gözlemledi.
Bireysel ve kolektif etik kuralların uyulması, çalışmanın temel unsuru olmalıyken, ne yazık ki hizmetler kişisel hırs ve egoların kurbanı oldu.
Kamu hizmetkarları politik otoritelerin rekabeti yada değişimi karşısında kendi kanaatleri ve organizasyonel direktiflere olan itaati arasında kalmış ve yönetimsel etikten uzaklaşmış kararlar alır hale gelmişlerdi.
Üstelik kamu hizmeti veren yöneticiler arasında yaşanan anlaşmazlıklar, kamu yararına hizmet anlayışına uyumsuz, gizli muhalefet halleri ile basına bilgi sızdırma yoluyla muhalefete başladılar.
Özellikle üst seviyelerde görev yapan kamu yöneticilerinin muhalefeti hafife alması sonucunda, gerek organizasyon, gerekse bireyler, değerlerin çatışmasının bedelini ödediler.
Halka niteliksiz ve pahalı hizmetlerdeki başarısızlık, yöneticileri işinden ve unvanından etti.
*
O halde yeni siyasi kamu yararına hizmet eden organizasyonların, kamu yöneticilerinin, kamu hizmetinin temelini oluşturan etik uygulamaları hatırlatalım.
Ahlaklı olmayanın kamu çıkarına hizmet etmesi düşünülemez.
Kamu yöneticileri ancak etik değerleri temel alan tutumla kamu yararı oluşturabilirler.
Kamu yararına hizmet için çalışmaların uyması gereken temel kurallar vardır.
Vatandaşın haklarının lehine olan kararlarda adaletli, dürüst, sorumluluk gibi prensipleri geliştirerek temsil ettiği makamda uygulamalıdır.
Kanunsuz ayrımcılıktan kaçınılmalıdır.
Kamuya hizmetin, kişiye hizmetten daha onurlu bir görev olduğunu unutmamalıdırlar.