Yaşadığımız krizle birlikte bakmak ile görmek arasında uçurum derecesindeki farkı bir kez daha anladım. Bu şehirde yaşayanlar da; yönetenler de, vekâletini alanlar da önlerine konmuş fotoğrafa bakıyor. Sadece o fotoğrafa... O fotoğrafta gerçekler yok!
Göç, işsizlik, zor yaşam şartları ve ekonomik gidişatı göstermiyor o fotoğraf…
Aslına dönerse herkes fotoğrafı görecek. Mesela bizim memlekette Rusların ilk mağdurları Karadeniz kadınları desem yalan olmaz. Onlar tarlada çalışıp, didinirken, erkekler; kahveden sonra kalan zamanda eve Rus gelin getirme gayreti içindelerdi. Sonra bu durum Antalya’da hasıl olmaya başladı. Elbette ki bu durum Antalya erkekleri ile sınırlı değil..! Göç eden ülkenin 7 bölgesinden gelen erkeklerimizi de kapsıyor… Osmanlı’dan bu yana yaşanan savaşlarla ve onlardan aldığımız gelinlerle sıkı birlikteliğimiz tarih kitaplarında ve hafızalarımızda...
Son 20 yıldır ise, Ruslar güney sahillerimize deniz, kum ve güneş için Bursa’ya, Erzurum’a, Bolu’ya ise kar keyfi için, uygun fiyatlarla tatile turist olarak geliyorlar. Bu arada da Ruslar, yine uygun fiyatlarla meyve ve sebzeyi de bizden alıyor, bize sattığı gazdan ise harcadıklarından fazlasını sağlıyordu.Yapılan ticaretten iki ülke de kazançlı görünüyordu. Her ne kadar son yıllarda Rusya’da yaşanan ekonomik krize rağmen vatandaşlarının para harcamak üzere Türkiye’ye gelişinden memnun olmayan Putin, Türk Hava Sahası’nı ihlal eden Rus savaş uçağının vurulması ile isyan bayrağını kaldırdıysa da, Antalyalılar 2013 yılı sonunda yaşanan Ruble krizi son 2 yıldır azalan Rus misafirden ve tarımdaki zarardan haberdardık.
Uçak sonrası ise, sıfır çeker hale geldik. Tabi Antalya ile birlikte kış tatil yöreleri de bu durumdan etkilendi. Antalya’dan giden Erzurum Valisi Ahmet Altıparmak sayesinde geçtiğimiz sezon Rus turist ağırlayan Erzurum, bu sezon rezervasyon iptali ile karşı karşıya kaldı. Antalya turizmcileri krizin ayak seslerinden ve rezervasyon sayısından haberdar olmalarına rağmen kış turizmi yapanlar ise, önlem alınamayacak zamanda yakalandıkları için ancak yerli turisti çekme çabası içine girdi.
Neyse ki kış turizmi yapan oteller yerli pazarda bizden daha şanslılar..!
Zira erken rezervasyon ile Ruslar’ın kalacağı otellerde yer kapma telaşından kurtulan yerli turist, ‘Antalya otelleri nasıl olsa boşlar, son dakika, gideceğime yakın en uygun fiyatlı oteli seçerim’ psikolojisi içindeler.
Tabi ki bizdeki turizmciler sezon itibari ile rutin durağan halimiz nedeni ile Nisan- Mayıs arası bu sıcak gelişmelerin serinleyeceğini ve Ruslar’ın 2016 sezonunda yine Antalya’ya geleceğine dair optimist bir bakış açısı ile beklemedeler...
Antalya’da yaşayan bizler ve Türkiye’de Türk vatandaşı olarak yaşayan yaklaşık yarım milyona yakın Rus ve çeyrek milyona yakın Rus gelinde bu beklenti içindeler.
Bu arada, dile getirmeden edemeyeceğim; Putin gibi Türkiye’nin de herhangi bir yaptırımı karşısında yaşanacaklara iki ülkenin vatandaşlarının destek vermeyeceği de kesin…
Bizim kente, Antalya’mıza dönecek olursak; bu kentte yaşayan, bu kente göç eden, bu kenti yöneten ya da yönetmek üzere ehliyet alan herkes turizm fotoğrafına bakıyor. Hepsinde aynı söylem:
“Turizmin başkenti Antalya”
“Dünya kenti Antalya”
“12 milyon turist ağırlayan Antalya”
Aslına yani gerçeğe bütün olarak bakıldığında olumlu olan söylemlerden bize ve Antalya’da yerleşik yaşayanlara hiçbir fayda yok desem abartmış sayılmam…
İşte burada bakmak ve görmek arasında farkı ciddi kırmızı çizgilerle belirlememiz gerekir. Çünkü sorun hepimizin sorunu…
Öncelikli olarak irdelenmesi gereken konuların başında; talebin üzerinde açılan otellerin istihdam kapasitesi ve her yerden iş bulma potansiyeli ile Antalya’ya göçün artması.Turizm işçisi kalifiye olmamakla beraber, her işi herkes yapar halde kaliteyi düşürüyor ve asgari ücretle çalışan bu kişiler sınırlı sosyal yaşamları ile mücadele veriyor. Her otelde alışveriş yapılması adına kira geliri elde ettikleri dükkanlar ve lüks markaların cadde yerine mantar gibi türeyen AVM’lerde yerlerini almaları sokağa çıkarılmayan turisti kaybetmemize neden oluyor. Bu durumda Antalya’daki caddelerin gelişmesini engellerken, çarşı esnafına da zarar veriyor. Zira açılan restoranlar ve mağazalar giderlerini karşılayacak müşteri bulamadıkları için kapanıyor.Onların yerinı ise sınırlı sayıda gezinen turiste çakma ürünlerin satıldığı dükkanlar açılıyor.
Otellerin toptan gıda ve diğer ürünleri sıralı çeklerle teneşir vade ile alışveriş yapmaları, satıcıların ise, bankalardan kredi almaları için uygun vadeye razı oldukları çeklere rağmen küçük esnaf peşin para ile uygun fiyatlı ve kaliteli ürüne ulaşma çabası gçsteriyor.
200- 300 eleman çalıştırıyorum, Antalya’da yatırım yaptım edası ile gezinen 5-10 yılda 3- 5 otel sahibi olan ama asla vergi ödeyenlerin listesinde göremediğimiz isimler yerine zar, zor kendini döndürmeye çalışan esnaflara SGK ve vergi dairelerinden icra kağıdının gelmesi, ödeme emirleri ile karşı karşıya kalan köklü firmalar, 20- 30 yıllık firmalar ya zorda ya da işletmelerini kapatmak zorunda kalıyor.
Bunca olumsuzluklara rağmen bu Dünya’nın en güzel kentine elini kolunu sallayarak dolaşan insanların banane hissi ile gelip, tüketip, gittikleri bir kent olarak büyüyor, büyüyor, büyüyoruz...
Tüm kentlerden daha şanslı olduğumuz bir durumumuz var ki; o da iki Antalya evladı Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu ve Büyükşehir Belediye Başkanımız Menderes Türel’in olması. İkisi de mevcut hükümetin genel başkan yardımcılığını yapmış, Antalya Milletvekili olmaları sebebi ile alt ve üst yapıda Antalya’nın sorunlarını bilen Antalya evlatlarıdır. İşte bu yüzden aidiyet duygusu azınlığının yaşadığı her türlü sıkıntıyı cefayı çeken gerçekte Antalya’yı yaşayan ve yaşatanların sorunlarına hakim, yedik, içtik, gittik demeyenlerin yaşadığı bir Antalya için çalışıyor.
Bir tarafta Çavuşoğlu ve Türel gibi Antalya sevdalıları varken, diğer tarafta da Antalya’dan rant elde eden, sadece ve sadece istihdam sağlayan firmaların profesyonel yöneticilerinin bu kentte her istediğimi yapabilirim, bu kentin yaşayanından kazanç sağlarım ama hiçbir sorununa karışmam fikriyle yaşayanlar var.
Bu durumların bitmesi için, başta ilçe belediye başkanları olmak üzere Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’e destek vermeli ve onunla beraber sorunların çözümlerine gitmeliyiz.
Antalya sevdalılarına destek verirken de, gerçek fotoğrafı kentimize gelen bakanların görmesini de sağlamalıyız.
İyi haftalar….