Krizin ardından her zaman dile getirdim. Antalya ekonomisinin sadece turizmciden ibaret olmadığını, krizin ardından turizmle birlikte tarım, ihracat ve tedarikçi konumundaki 54 sektörle birlikte kent ekonomisinin sıkıntı yaşadığını söyledim. Hatta destek paketleri açıklanmadan önce sadece turizmci bazında değerlendirme yapılmaması gerektiğini de vurguladım. Bununla da yetinmeyip, turizmcileri uyararak sadece devletten bekleyerek krizin aşılamayacağını tur operatörlerinden, otel sahiplerine kadar herkesin alternatif pazar arayışlarıyla birlikte tanıtım atağına geçmesi gerektiğini ifade ettim.
Dışişleri Bakanlığı’na ait özel uçakta turizm ve kriz üzerine yaptığımız sohbette Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da aynı bakış açısıyla değerlendirme yaptığını farkettim. Bakan Çavuşoğlu, üzülerek turizmcilerin hep ağladığını söyledi ve “Yetmiyor deyip yine ağlıyorlar. Bu kadar da olmaz bence. Devamlı istemek olmaz. Sen de çaba sarf edeceksin. Sen de tanıtıma para koyacaksın, devlet çalışsın ben para kazanayım olmaz. G- 20 Zirvesi'ni Antalya’ya getirdik. Antalya tüm dünyada marka oldu. Birkaç otelci beni aradı. ‘Bizim otelde az ülke kaldı’ dedi. G-20’yi getirdik hata mı ettik dedim. Senin pazarlama müdürün, ben miyim dedim. Senin tanıtım müdürün ne iş yapmış, büyükelçilerle konuşup ikna etselermiş dedim. Böyle bir şey olabilir mi? Ben pazarlama müdürü değilim ki. Ben turist getiriyorum, hep bana ver, ben bir şey yapmayım. Bu olmaz. Turizmcilerimize biz her türlü desteği veriyoruz, ama onların da biraz daha adaletli olması lazım” dedi.
Hatta şimdi de teşvik seyahat acenteleri diye çıkmış, bürokrasiyi biz yapıyoruz. Turizm ateşeleri teşvik verildiğini ülkelere yayın yaptı. Bu nedenle Türkiye’ye turist gönderen firmalar in-coming yapan acentelerden ‘para istiyor’ diyerek sızlanmalarını duyuyorum. Önümüzdeki hafta Kültür ve Turizm Bakanlığı yatırım ve teşvik kısmını sizlere aktaracağım. Anlayacağınız turizmciler her halükarda ağlıyorlar…
Bana göre turizmcilerin Bakan Çavuşoğlu’nun söylediklerini kulağına küpe yapması gerekir. Hep elini taşın altına koymadan devletten beklemek bırakın turizmde, hiçbir sektör için de doğru değildir. Yaşanan krizlerin her biri tecrübe olarak hanemize yazılıyor. Böylesi profesyonel bir sektörde de artık daha tecrübeli ve profesyonel davranılması gerekiyor.
İyi haftalar…
Daha Turizmin Başkentinde bile turizmcilerin birlikte hareket edememesi ve "yerel turizmin dahi yönetilememesi" gerçeklerinin "çarpık gelişen Türk Turizmindeki yapısal sorunların aynası" olduğunu görebilmek ve gerekli tedbirlerin alınabilmesini sağlamak gerekiyor Ayla Hanım! Bu konularda 4.Kuvvet olarak Medyamıza düşen "aydınlatma ve yönlendirme görevlerinin" (gecikerek de alsa) Kriz vesilesiyle Magazin haberciliği ötesine geçilerek gereğince yapılabilmesi temennisiyle, Başarılar dilerim.