Turizmde bir türlü hayata geçirilemeyen çözüm önerilerine karşın gerek dünya konjektörü, gerekse ülkemizin gidişatı sektörün her konuda açmaya çalıştığı umut kapısının daha açılmadan kapanmasına neden oluyor.
Rus krizi gelip geçerken bir şey yapsak diyerek, alternatif arayışı içine girenler ilk önce Çin’le diyaloğa geçti. Uzak doğulu turisti Antalya’ya çekmek için ilk adım atıldı. Direk uçuş, ibadethaneler denilirken daha yolun başında Doğu Türkistan olayı patlak verdi. Çin Hükümeti, vatandaşlarına ‘tehlikeli’ uyarısı yaparak Türkiye’ye gitmeyin çağrısı yaptı.
Bu olumsuz gidişatın ardından Alman turisti tekrar kazanalım alternatif olsun denildiği anda ülkemizde terör olayları patlak verdi. Bu kez de Almanya, terör olaylarını neden göstererek vatandaşının ülkemize gelmesini engelledi.
Hal böyle olunca turizmci nereye elini uzatsa adeta kurudu…
En fazla eleştirdiğim konu krize çözüm odaklı yaklaşılmaması ve yumurta kapıya dayandığında ‘eyvah battık!’ denilerek, son dakika alternatif arayışına geçmemiz…
Bir de bunların üzerine yukarıda bahsettiğim gibi beklenmedik sürprizler çıkınca, ‘şimdi ne olacak?’ demekten kendimi alamıyorum.
Terörün devreye girmesi sadece Almanya’yı değil bütün ülkelerietkiler.
Baştan beri yazmaktan bıkmadan tekrar ettiğim ülkemizde turizm politikasının olmaması… Hatta bu konularla ilgili hükümet bazında çözüm üretilmesi gerekiyorsa (ki benim fikrim gerekiyor) turizm yasasının keskin ve kırmızı çizgilerle belirlenmesidir.
Biz gazeteciler turizm ile ilgili olumsuz bir haber karşısında üzülürken, turizmcinin bunca yaşanan olumsuzluklara karşın ne yapacağını doğrusu merak ediyorum…