MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, erken seçimleri pek sever. Özellikle Kasım ayında yapılanları…
2002 genel seçimlerinden önce MHP, hükümetin ikinci büyük ortağıydı. DSP, MHP ve Anavatan Partisi’nden oluşan koalisyon hükümeti, Ecevit’in hastalanmasıyla sıkıntıya düşmüştü. Sayın Bahçeli, düşündü, karar verdi ve ortaklarıyla konuşup çözüm aramaya çalışmadan önce, Bursa’nın Keles ilçesinde düzenlenen Türkmen Kurultayı’nda, “millete gidelim” diyerek erken seçim yapılmasını istedi. Tarihi de belirledi: 3 Kasım…
Millete gidildi, seçim sonucunda Meclis’e sadece iki parti girebildi; AKP ve CHP. Oyların sadece yüzde 34,29’unu alan AKP, koltukların yüzde 66’sına sahip olarak tek başına hükümet kurdu. Yüzde 10’luk baraj nedeniyle, ‘millet’in yüzde 45’inin oyu Meclis’e yansımadı. AKP’yi tek başına iktidara taşıma başarısını gösteren MHP de, millet de Meclis dışında kalmıştı. Türkiye’yi kabus gibi bugünlere taşıyan AKP iktidarı başladı.
* * * * *
Aradan 13 yıl geçti… Bu süre içerisinde, Türkiye, o zamana kadar görmediklerini gördü; çağdışı bir dinsel baskı, giderek büyüyen yoksulluk, dünya listelerini alt üst eden yolsuzluk, yer altı ve yerüstü kaynaklarının talanı, komşularda yaşanan savaşın tarafı ve bazen de hedefi altına gelmek…
Aradan 13 yıl geçti ve vatandaş “yeter” dedi. 7 Haziran seçimlerinde; Erdoğan’ın başkan olmasını engelleyeceğini, yolsuzlukların hesabının sorulacağını, yoksulluğun azaltılacağını vaat eden partilere oy verdi. AKP’nin oyları düştü; yüzde 10 barajına rağmen, 4 parti Meclis’e girdi. Ancak hiç biri hükümet kuracak çoğunluğu elde edememişti.
* * * * *
Devleti kendi çiftlikleri gibi yöneten ve kaynaklarını doymak bilmezcesine kemiren AKP, telaşa düştü. Kendisi dışındaki üç parti koalisyon yaparsa; hem geleceğe dair ‘talan’ planları suya düşecek, hem de geçmiş yolsuzlukları için hesap sorulabilecekti.
Önce, eksik olan 18 milletvekilini transfer etmek için harekete geçtiler. Hem koltuk, hem para teklif edildi. Söylentilere göre, AKP’ye geçmeleri için bazı milletvekillerine 50 milyon TL önerilmiş. Bu yöntemin şimdilik işe yaramadığı görülüyor.
Geriye iki seçenek kalmıştı; AKP’nin de içinde yer alacağı bir koalisyon, ya da erken seçim. Erdoğan’ın, erken seçimden yana olduğu ve yapılacak bir seçimle AKP’yi yeniden tek başına iktidara, kendisini de Başkanlık koltuğuna taşımayı uygun bulduğu biliniyordu. Ancak koalisyon seçenekleri elenmeden erken seçim istemek, AKP’ye oy kaybettirebilirdi.
Derken, imdada Devlet Bahçeli yetişti.
* * * * *
‘Millet’in istediği belliydi; yarısından fazlası, AKP’den hesap soracağını düşündüğü 3 partiye oy vermişti. Bu tercih, yapılacak koalisyonun da niteliğini baştan belirlemişti; millet, “bir araya gelin, AKP’nin yolunu kesin” mesajı vermişti.
CHP, mesajı aldı ve MHP’ye koalisyon teklif etti; üstelik Başbakanlık koltuğundan da vazgeçerek…
HDP, koalisyona hazır olduğunu her fırsatta belirtti.
Vatandaş, dikkatle ve umutla, bu üç partinin yapacağı koalisyonu bekliyordu ki; Bahçeli’den bir açıklama geldi: “Erken seçime hazırız, 18 Kasım tarihi uygundur.”
AKP, “körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz” sevinciyle karşıladı öneriyi. Erdoğan, öneriyi gündemde tutmak için elinden geleni yapıyor.
Bir erken seçimle AKP yeniden tek başına iktidar olursa; tarih, ‘Kasım’da erken seçim’ meraklısı Bahçeli’nin adını kara harflerle yazacaktır.