Ne güzel bir sessizlik bu! Meydan meydan, açılış açılış dolaşanlar yok… Televizyon ekranlarından milletin gözünün içine bakarak yalanları ardı ardına sıralayanlar yok… Durgun bir deniz gibi ortalık…
Bu dinginliğin, sessizliğin tadını çıkarmaya bakın; çünkü ardından fırtına geliyor. Ankara, için için kaynıyor. “Kaybedecek çok şeyi olanlar” telaş içerisinde. Uluslararası sözleşmelere atılan imzaları yok sayarak, komşu ülkelerdeki savaşa silah ve militan yollayıp, ortaya çıkınca da uluslararası mahkemelerde yargılanma korkusu yaşayanlar... Vatandaşın cebindekini çalıp ardından ‘dürüstlük hikayeleri’ okuyanlar… Memleketin taşını, toprağını, suyunu, ağacını, para uğruna yok edenler… Birkaç gemiciği olanlar… Dini dünyevi zevklerine alet ederken ellerinden Kuran’ı, dillerinden ‘bakara makara’ları eksik etmeyenler… Vatandaşın rüyasında gördüğü lüks Mercedes’le gezip ‘din adamı’ rolü yapanlar… Yandaşlığın keyfiyle zenginliklerine zenginlik katanlar… Adaleti güçlünün hizmetine sunup karşılığını kat be kat alanlar… ‘Habercilik’ adı altında, yalamaktan dilleri yorulanlar… Yiyenler, doymazcasına, iştahla yiyenler…
Kaybedecek çok şeyleri var; onun için telaştalar…
* * * * *
Plan üstüne plan yapılıyor Ankara’da…
‘Koalisyon’ diyor biri; öteki atlıyor: “Ya yolsuzluklarımızı ortaya çıkarırlarsa? Ya ellerimizdekileri alır bizi de yargılarlarsa?”
“Eksik olan milletvekillerini transfer edelim, gerekirse bakanlık verelim” diyor bir başkası. Hak etmedikleri, yakışmadıkları, kendilerine büyük gelen koltukları doldurmaya çalışanlar; korkuyla sarılıyor oturdukları koltuklara. ‘Kırmızı plaka’ sevdalıları isyanda…
Toplantı üstüne toplantı yapılıp çözüm aranıyor. Lider hep aynı, Erdoğan…
Herkesi dinliyor lider, önerilerin hepsini değerlendiriyor ve kararını veriyor: Durmak yol, yola devam! Ama nasıl?..
* * * * *
Senaryo çok, rivayet muhtelif… En gerçekçi görüneni; Erdoğan’ın, koalisyon seçeneklerini hızla tüketerek erken seçime gitme çabası…
Anayasayı, hukuku, vicdanı, insan hakkını yok sayan Erdoğan yok bir haftadır; tam tersine, ‘sorumluluk sahibi bir cumhurbaşkanı’ rolü oynuyor bugünlerde. Değiştiğinden değil; çözümsüzlük üretmesinin AKP’ye zarar vereceği korkusundan…
Bugünlerde tam bir ‘taktik uzmanı’ gibi davranıyor. Seçimin hemen ardından yaptırdığı ‘pişmanlık’ anketi, yeniden bir seçime gidilirse, AKP’nin oylarının 3-4 puan artabileceğini ortaya koyunca; Erdoğan’ın tek hedefi, bir erken seçimden zaferle çıkarak ‘saltanat’ı sürdürmek haline geldi.
Ama dikkatli davranmak lazım; dedik ya, AKP’ye zarar gelmemeli, zafer kesin elde edilmeli. Vatandaşta, “AKP olmazsa, istikrar da olmaz” görüntüsü oluşturulmalı.
Bunun için önce muhalefetle görüşülecek ama uzlaşmayarak; “bakın, biz el uzattık, ama muhalefetten olumlu yanıt alamadık” denilecek.
Başka planlar da öneriyor Erdoğan’ın kurmayları. HDP’ye kaçan oyları geri almak için, kaos çıkarmayı önerenler var örneğin. O arada birkaç kişi hayatını kaybedebilir, kaybediyor da… Olsun…
“Piyasadaki kayıt dışı parayı çekelim, ekonomik kriz yaratalım; sonra da, biz olmazsak kriz olur diyelim” önerisi bile geliyor. Vatandaş daha da yoksullaşacak. Olsun…
Önerilen her planda ülke kaybedecek, vatandaş da öyle. Olsun, “kaybedecek çok şeyi olanlar” kazanacak ya!