Bu bir klişe değil; Orta Doğu, gerçekten bir bataklıktır. Arkamızı tamamen dönemeyeceğimiz kadar yakın; ancak mümkün olduğunca uzak durmamızı gerektirecek kadar tehlikeli.
Çok bilinmeyenli bir denklem Orta Doğu. Hem de çoktan beri. Yer altı kaynakları zengin bu bölge için sayısız senaryo yazıyor emperyalist güçler ve kan gölünde sahneliyorlar.
Türkiye’nin “komşularla sıfır sorun” temelindeki dış politikası, ne yazık ki, bu bataklığa adım atmasıyla sona erdi. Artık, geri dönülemez biçimde, Suriye’de yaşananların ve yaşanacakların bir parçasıyız. Hem de en tehlikeli rollerden birini üstlenerek…
* * * * *
AKP iktidarının “Şam’da namaz kılma” düşüyle girdiği bataklıkta, Rusya’yla “kapışma” aşamasına geldik. Suriye yönetiminin ‘ağabeyi’ Rusya, Esad’a karşı olan ve IŞİD’e maddi-manevi her tür desteği verdiği bilinen Türkiye’nin, uzun zamandır damarına basıyor, üstü kapalı tehdit ediyordu. Sonunda olan oldu; Türkiye, sınırlarını ihlal ettiğini ve uyarılara rağmen Türk topraklarını terk etmediğini iddia ettiği bir Rus savaş uçağını düşürdü. Ve kıyamet koptu…
İki ülkenin liderleri, dolaylı ağız dalaşları yaşayıp birbirlerini tehdit ettikten sonra, Rusya düğmeye bastı… Önce Türkmenlere yardım götürdüğü iddia edilen Türk TIR’larını bombaladı. Ardından ekonomik yaptırımları hayata geçirdi; Rusya’ya sebze-meyve ve beyaz et götüren Türk TIR’ları ülkeye sokulmadı; Türk işadamları gözaltına alınıp sınır dışı edildi; Türk vatandaşlarının Rusya’da işe alınması yasaklandı; Rusya tur operatörlerinden, Türkiye’ye tur satmamaları istendi. İki ülke arasındaki charter seferleri askıya alındı; Türk vatandaşlarına yeniden vize uygulaması getirildi. Rus yönetimi; “yaptırımların, Ankara için ciddi sonuçlar doğuracağını” açıkladı ve “bu durumdan memnun olmayanları, Erdoğan’a başvurmaya çağırıyoruz” dedi.
* * * * *
Erdoğan, uçak krizinin ilk günlerinden itibaren yaptığı “sivri dilli” açıklamaları, yaptırımların ciddiyetini fark ettikten sonra yumuşattı ve “meseleyi aramızda konuşalım, kimseyi sevindirmeyelim” dedi ama geri adım atması muhtemel görünmeyen Rusya’nın tavrı, Türkiye ekonomisini daha şimdiden vurdu. İlk aşamada, ihracat, inşaat ve tarım sektörleri darbe aldı. Bu yanlış dış politika hamlesinden en büyük zararı da, Antalya gördü.
Türkiye’nin tarım alanında en büyük pazarlarından biri olan Rusya’ya ihracat yapan firmalar, zor durumda. Her gün Rusya’ya onlarca TIR’ın hareket ettiği Antalya Toptancı Hali’nde, işler durma noktasında; binlerce çalışan evlerine gönderildi. Günlük zarar milyonlarca lira…
Ve Antalya ekonomisinin bel kemiği turizm… Türkiye’nin en önemli turizm pazarlarından olan ve yaklaşık 3 milyar dolar gelir elde ettiğimiz Rusya pazarı, adeta çöktü. Rusya’dan gelen uçaklar, oradan buraya turist taşımıyor artık; sadece Rus turistleri alıp götürmek üzere geliyor. Gelecek yılın rezervasyonları iptal ediliyor. Antalyalı turizmciler, Rusya pazarının yerine geçebilecek büyüklükte başka bir pazar olmadığını, bu açığın kapatılamayacağını söylüyorlar.
* * * * *
Bu konu, burada kapanmayacak ne yazık ki. Rusya, ekonomik ve siyasi anlamda Erdoğan’ı ve dolayısıyla Türkiye’yi “pişman etmek” için elinden geleni yapacağını net bir biçimde ortaya koydu. Filler tepişir, çimenler ezilir; iki lider inatla “kapışırken”, bedelini ödeyecek olan, ekonomik ve siyasi sorunlardan zaten bunalmış olan halk olacaktır. Erdoğan şu sözlerinde haklı; “devletler arasındaki ilişkiler çocuk oyuncağı değildir.” Bu sözün gerçek anlamının kendisi farkında mı?