Yıl 1918… Birinci Dünya Savaşı bitti.
Yenenler, yenilenlerin önüne son derece ağır barış antlaşmaları koyup imzalamak zorunda bıraktılar.
Avrupa, Anadolu ve Orta Doğu haritası yeni baştan çizildi.
Dev gibi Rus İmparatorluğu, daha savaş bitmeden dağıldı…
Avusturya-Macaristan yenildi… İmparatorluk darmaduman oldu; imparatorluk topraklarında iki yeni devlet doğdu: Avusturya Cumhuriyeti ve Macaristan.
Bulgaristan yenildi… Toprak kaybetti, ordusu küçültüldü, boyunu aşan tazminata mahkum edildi.
Almanlar yenildi… Zorla imzalattırılan Versay Antlaşması’yla topraklarının önemli bir bölümünü ve denizaşırı kolonilerini kaybetti. Savaşın başlamasının sorumlusu kabul edilip tüm maddi zararları karşılamak için yüksek tazminat ödemek zorunda kaldı. Ordusu küçültüldü, donanması daraltıldı, hava gücü bulundurması yasaklandı.
Osmanlı İmparatorluğu’na da Sevr Antlaşması dayatıldı...
* * * * *
Sevr Antlaşması’nın tek amacı vardı: 600 yıllık Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalamak ve topraklarını emperyalist devletler arasında paylaştırmak.
Osmanlı Sarayı, tahtını koruma pahasına, antlaşmaya hiç direnmedi. Sultan Vahdettin; "zayıf bir mevcudiyet, mahva tercih edilmeğe değer" diyerek anlaşmayı onaylamıştı.
Antlaşmaya göre;
Batı Anadolu ve Doğu Trakya, Ege Adaları Yunanlılara verilecekti.
On İki Ada ve İzmir bölgesi dışındaki Batı Anadolu, İtalya’ya…
Irak, Musul ve Arabistan İngiltere’ye…
Şam ve çevresi, Mardin, Antep ve Urfa Fransa’ya…
Doğu Anadolu topraklarında bir Ermenistan ve Kürdistan kurulmasına karar verildi.
Azınlıklara verilen hakların sınırları genişletilecekti.
Kapitülasyonlar daha da artacaktı.
Devletin mali durumu ve bütçesi, İngiliz, Fransız ve İtalyanların idaresine verilecekti.
Ordu küçültülecekti, elinden silahları alınacaktı. Donanma İtilaf Devletlerinin komutasında olacaktı.
Özetle; Osmanlı, hukuki varlığını sadece kâğıt üzerinde sürdürmeye devam edecek ve İtilaf Devletleri’nin sömürgesi haline gelecekti.
* * * * *
Savaşı kabul eden Avrupa devletlerinin tamamı, yenilgiyi ve anlaşma şartlarını kabul etti. Sadece Anadolu topraklarında, Sevr yırtılıp atılıp yeniden savaş başlatıldı.
İlber Ortaylı Hoca; “I. Dünya Harbi’nin mağlupları arasında hiçbirinin parlak bürokrasileri ve komuta kademeleri böyle bir direnişe giremedi. Aksine Almanya blokunun yaptığı gibi, haksızlıkların acısını başka uluslara ve gruplara haksızlık yaparak çıkarmak istediler” diyerek; 19 Mayıs 1919’da başlayan Anadolu direnişinin tekliğini vurgular.
19 Mayıs’ta Samsun’da başladı emperyalizmle savaş ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yolculuğu… Bu nedenle “19 Mayıs benim doğum günümdür” dedi Mustafa Kemal… Bu iki nedenle doyasıya kutlanılası bir gündür 19 Mayıs…
Batılı emperyalistlerin Sevr’i hiç unutmayıp her fırsatta yeniden hayata geçirdiği gerçeğini unutan ve Cumhuriyet’in tüm varoluşuna çamur atmayı tarihçilik sayanların dönüp dönüp okumaları gereken son söz, İlber Hoca’dan: “29 Ekim, 19 Mayıs, hele hele 30 Ağustos’la uğraşan bir zihniyet cahildir.”