Çekimi sürmekte olan ve önümüzdeki yıl gösterime girecek bir belgeselin adı bu. Tahmin ettiğiniz gibi, Türkiye’de erkekler tarafından öldürülen kadınları konu ediniyor.
Belgesel, kocası tarafından 6 yerinden vurulan bir kadının anlattıklarıyla başlıyor… Yürek burkan öyküsünü anlatan genç kadın, ekliyor: “Benim cezam, beni bu hale getiren kocamınkinden fazla.”
Şiddet gören ve öldürülen diğer kadınlarınkine benzer bir öyküsü var genç kadının… 14 yaşında evlendirilen ve 14 yılda 6 çocuk sahibi olan Arzu, sürekli şiddet görmesine rağmen, “eli ekmek tutmadığı” ve “sığınacak yeri olmadığı” için evliliğini sürdürmektedir. Yıllarca şiddete karşı duramayan kadın, eşinin üzerine kuma getirmesine dayanamaz ve ayrılmak ister. Bunun üzerine, “seni öldürmeyeceğim, süründüreceğim” diyen kocası, kadını yere yatırır, yakın mesafeden, önce bacağının eklem kısımlarına, ardından kollarının eklemlerine 6 kez ateş eder. Bacağı kesilen, kollarını kullanamaz hale gelen Arzu’nun 6 çocuğu devlet gözetimine verilir. Hala yaşam mücadelesi süren genç kadın, çocuklarından ayrılmanın acısını da yaşıyor bir yandan.
Ya kocası? Mahkemede, “mağdurum” diyerek, suçu karısının üzerine atmak için her yöntemi denedi; kadının ‘iffetsizliğinden’ söz etti, kendisini aldattığını iddia etti. Eli kanlı koca 20 yıl hapis aldı; karısı ise ömür boyu…
* * * * *
Hayatı elinden alınan Arzu, Türkiye’deki binlercesinden sadece biri… Küçük yaşta isteği dışında evlendirilen, kaçıp kurtulabilecek hiçbir yeri olmadığı için her türlü zulmü gören, yaşadıklarına rağmen çığlığı hiç kimse tarafından duyulmayan binlerce kadın var ülkemizde. Ancak öldürüldüklerinde gündeme gelebilen…
Şiddetten ölen kadınlar için dijital bir anıt var internette. Gün gün sayıyor, erkek şiddeti sonucu hayatını kaybeden kadınları… 2008’de 66’ymış sayı; yıllar içerisinde katlanarak artmış, 2014’te 286 kadın kurban olmuş, 2015’in bugününe kadar sayı 255…
Onlar toprak oldu, çocukları annesiz büyüyor. Ya katilleri? Düzgün bir kıyafet giyip mahkemeye çıkıyor, başlarını hafif yana eğip “beni tahrik etti hakim bey, mağdur olan asıl benim” diyorlar; erkek hakimler de “iyi hal”, “saygın duruş”. “tahrik”, hatta “tutku derecesinde aşırı sevgi” indirimiyle, cezalarını olabildiğince azaltıyor. Hakimin “takdir hakkı” yeni cinayetlere davetiye çıkarıyor.
* * * * *
Takdir hakkının yeni ölümlere yol açacağının bilincinde olan gencecik bir üniversite öğrencisi, yasada değişiklik yapılması ve kadına şiddette iyi hal indiriminin kaldırılması için yaklaşık 1 milyon 200 bin imza topladı. Bir önceki Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’na bu imzaları sunarak, “Özgecan Yasası” da denilen yasanın çıkarılması için talepte bulunmak istedi; ancak kendisi de kadın olan bakandan “çok meşgul olduğu gerekçesiyle” hiç randevu alamadı. CHP ve HDP, seçimden önce, yasayı çıkarmak için ellerinden geleni yapacakları konusunda söz verdiler. Yeni Meclis’te CHP’den milletvekili olan Aylin Nazlıaka, geçen hafta, yasa teklifini hazırladı ve Meclis Başkanlığı’na sundu. Çok sayıda kadının hayatı, artık Meclis’in elinde. Kadını ‘cinsel meta’, ‘cariye’ ve hatta ‘köle’ olarak gören zihniyete sahip erkeklerin çoğunluğunu oluşturduğu bir Meclis’ten bu yasa çıkar mı? Bu sorunun yanıtı; “utanmayı bilen” vekil sayısına bağlı. Umarım sandığımızdan daha çoktur.