Yeni Zelanda’da yaşanan cami katliamının ardından, yükselen ‘İslamofobi’den söz ediliyor. Beyaz ırkçılığı ve İslam düşmanlığı, bütün dünyada yaygınlaşıyor deniliyor. Oysa, kendinden olmayana karşı düşmanlık, insanlık tarihinde hiç eksik olmamış. Birlikte küçük bir tarih yolculuğu yapalım…
* * * * *
Geçenlerde izlediğim bir belgesel, başka insanların ‘düşman’ olarak görülmesinin ve öldürülmesinin tarihinin, bildiğimizden çok daha eskilerde başladığını gösteriyor. Yeni bulgular, Amerika kıtasına, sadece Bering Boğazı’ndan geçip gelenlerin değil; ondan çok daha önce, başka yerlerden de insanların göç ettiğini ortaya koyuyor. Sözünü ettiğim tarih, bundan yaklaşık 13 bin yıl öncesi… Amerika kıtasında bulunan insan kalıntıları, kıtaya dünyanın farklı bölgelerinden insanların gelip yerleştiğini ve silahlarını, sadece avlanmak için değil, birbirlerini vahşice öldürmek için kullandıklarını da kanıtlıyor.
Yine Kuzey Sudan’da bulunan kalıntılar da, 13 bin yıl önce, insanların birbirlerini çakmak taşı uçlu oklarla nasıl hunharca öldürdüğünü ortaya çıkardı.
13 bin yıl önce başlamış insanoğlunun ‘ötekileştirmesi’… Ve ara vermeksizin devam etmiş…
* * * * *
Sizin de bildiğiniz gibi…
Bugünün ‘uygar’ Avrupası, dünyanın dört bir yanını, yerli halkları en vahşi biçimde yok ederek sömürgeleştirdi. Üstelik, ‘işgal’in adını ‘fetih’ koyma küstahlığıyla…
‘Büyük’ İskender diyerek yerlere göklere konulmayan genç, Avrupa’dan Asya’ya kadar büyük bir coğrafyayı, kısa sürede kan gölüne çevirdi.
Bugünün ‘insan hakları havarisi’ ABD’nin, yerel halklara ve Afrika kökenlilere yaptıkları ve hala yapmakta oldukları ortada…
Asya’da ‘çekik gözlüler’, birbirleriyle defalarca savaşarak, ülkelerini yerle bir ettiler. Yüz binlerce insanın canına kıyarak…
O ‘kibar’ bildiğiniz Japonlar, 1937’de Çin’e girdiklerinde, insanlık adına utanç verici hiçbir eylemden kaçınmadılar: Ölüm, işkence, sayısız tecavüz… Yıllar sonra ‘pardon’ dediler; ama ne fayda!
Afrika’da insanlar, birbirlerini keskin palalarla doğramaktan hiç çekinmediler. Milyonlarca insan, soğuk çelikle öldürüldü.
Sadece 20. Yüzyıldaki savaşlarda, 200 milyona yakın insan, başka insanlar tarafından öldürüldü. Bunun önemli bir bölümü, henüz yaşamlarının başındaki çocuklar… Zaten savaşların bedelini, kadınlar, çocuklar ve doğadaki diğer canlılar ödüyor.
* * * * *
Bugüne kadar yaşanılan savaşlarda, milyarlarca insanın öldüğü tahmin ediliyor. Yetmiyor… İnsanoğlunun savaşma istek ve azmi sürüyor…
Bugün dünyada, her yıl milyarlarca dolar silahlanmaya harcanıyor.
500 bini bilim insanı olmak üzere, yaklaşık 15 milyon insan silah endüstrisinde çalışıyor.
Bir yandan yeni ölümler için çılgınca silah üretimi sürerken; bir yandan da, beyinler savaşlara hazırlanıyor. “Savaşmalıyız, çünkü ‘öteki’ senin düşmanın!” Amaç, tabi ki sadece ‘öteki’nin elindekileri almak. Bunu rasyonelize etmenin yolu da, ötekini düşman olarak göstermekten geçiyor.
Bu manipülasyon, son derece başarılı oluyor. Bir nefret dalgası bütün dünyayı sarıp sarmalıyor. Herkes, kendisine benzemeyenden nefret ediyor. Kendisine benzemeyen… Öteki…
* * * * *
Öteki de kim?
Bütün dinler, aynı ana babadan geldiğimizi anlatır.
Evrim kuramı, aynı atadan geldiğimizi söyler.
Bilim, insanların DNA’larının yüzde 99,9 oranında ortak olduğunu ortaya koymuştur. Yani yüzde 99.9 oranında kardeş olduğumuzu… Yani nefret ve hınçla öldürdüklerimizin, kardeşlerimiz olduğunu…
Hepimiz kendi nefretlerimizle yüzleşelim. Bir daha düşünelim ve bir daha, bir daha… ‘Öteki’ kim?..
* * * * *
Geçenlerde izlediğim bir belgesel, başka insanların ‘düşman’ olarak görülmesinin ve öldürülmesinin tarihinin, bildiğimizden çok daha eskilerde başladığını gösteriyor. Yeni bulgular, Amerika kıtasına, sadece Bering Boğazı’ndan geçip gelenlerin değil; ondan çok daha önce, başka yerlerden de insanların göç ettiğini ortaya koyuyor. Sözünü ettiğim tarih, bundan yaklaşık 13 bin yıl öncesi… Amerika kıtasında bulunan insan kalıntıları, kıtaya dünyanın farklı bölgelerinden insanların gelip yerleştiğini ve silahlarını, sadece avlanmak için değil, birbirlerini vahşice öldürmek için kullandıklarını da kanıtlıyor.
Yine Kuzey Sudan’da bulunan kalıntılar da, 13 bin yıl önce, insanların birbirlerini çakmak taşı uçlu oklarla nasıl hunharca öldürdüğünü ortaya çıkardı.
13 bin yıl önce başlamış insanoğlunun ‘ötekileştirmesi’… Ve ara vermeksizin devam etmiş…
* * * * *
Sizin de bildiğiniz gibi…
Bugünün ‘uygar’ Avrupası, dünyanın dört bir yanını, yerli halkları en vahşi biçimde yok ederek sömürgeleştirdi. Üstelik, ‘işgal’in adını ‘fetih’ koyma küstahlığıyla…
‘Büyük’ İskender diyerek yerlere göklere konulmayan genç, Avrupa’dan Asya’ya kadar büyük bir coğrafyayı, kısa sürede kan gölüne çevirdi.
Bugünün ‘insan hakları havarisi’ ABD’nin, yerel halklara ve Afrika kökenlilere yaptıkları ve hala yapmakta oldukları ortada…
Asya’da ‘çekik gözlüler’, birbirleriyle defalarca savaşarak, ülkelerini yerle bir ettiler. Yüz binlerce insanın canına kıyarak…
O ‘kibar’ bildiğiniz Japonlar, 1937’de Çin’e girdiklerinde, insanlık adına utanç verici hiçbir eylemden kaçınmadılar: Ölüm, işkence, sayısız tecavüz… Yıllar sonra ‘pardon’ dediler; ama ne fayda!
Afrika’da insanlar, birbirlerini keskin palalarla doğramaktan hiç çekinmediler. Milyonlarca insan, soğuk çelikle öldürüldü.
Sadece 20. Yüzyıldaki savaşlarda, 200 milyona yakın insan, başka insanlar tarafından öldürüldü. Bunun önemli bir bölümü, henüz yaşamlarının başındaki çocuklar… Zaten savaşların bedelini, kadınlar, çocuklar ve doğadaki diğer canlılar ödüyor.
* * * * *
Bugüne kadar yaşanılan savaşlarda, milyarlarca insanın öldüğü tahmin ediliyor. Yetmiyor… İnsanoğlunun savaşma istek ve azmi sürüyor…
Bugün dünyada, her yıl milyarlarca dolar silahlanmaya harcanıyor.
500 bini bilim insanı olmak üzere, yaklaşık 15 milyon insan silah endüstrisinde çalışıyor.
Bir yandan yeni ölümler için çılgınca silah üretimi sürerken; bir yandan da, beyinler savaşlara hazırlanıyor. “Savaşmalıyız, çünkü ‘öteki’ senin düşmanın!” Amaç, tabi ki sadece ‘öteki’nin elindekileri almak. Bunu rasyonelize etmenin yolu da, ötekini düşman olarak göstermekten geçiyor.
Bu manipülasyon, son derece başarılı oluyor. Bir nefret dalgası bütün dünyayı sarıp sarmalıyor. Herkes, kendisine benzemeyenden nefret ediyor. Kendisine benzemeyen… Öteki…
* * * * *
Öteki de kim?
Bütün dinler, aynı ana babadan geldiğimizi anlatır.
Evrim kuramı, aynı atadan geldiğimizi söyler.
Bilim, insanların DNA’larının yüzde 99,9 oranında ortak olduğunu ortaya koymuştur. Yani yüzde 99.9 oranında kardeş olduğumuzu… Yani nefret ve hınçla öldürdüklerimizin, kardeşlerimiz olduğunu…
Hepimiz kendi nefretlerimizle yüzleşelim. Bir daha düşünelim ve bir daha, bir daha… ‘Öteki’ kim?..