Bunu da gördük… CHP’li belediye başkanı, Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle, vatandaşı savcılığa şikayet etti; hem de ‘Cumhuriyet’ Başsavcılığı’na!
Konuya azıcık yakından bakalım… Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar, kesinleşmiş yargı kararına rağmen, Tayyip Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen kaçak villaları yıkmamakta ısrar ediyor; buna karşılık, Balıklıova’da, yoksul halka ait 70 evi, Danıştay’ın kesin kararını beklemeden yıkıyor. Balıklıova halkının sözcüsü olan bir vatandaş da “o villaları niye yıkmıyorsun, gücün bize mi yetiyor” benzeri bir açıklama yapınca, Başkan Uyar, “cumhurbaşkanına hakaret etti” deyip, koşuyor savcılığa!
İlk vukuatı değil bu Sibel Uyar’ın. Hakkındaki yolsuzluk ve belediyeyi aile çiftliği gibi yönettiği iddiaları; işlettiği gece kulübünün yasalara aykırı bir biçimde sahili işgal etmesi; kamuya ait bir alanı kiraya verip kira gelirini kendisine alması; göreve gelir gelmez belediye tiyatrosunu dağıtması…
Ve taptaze bir haber: Urla Belediyesi, çocuk tecavüzleriyle gündeme gelen Ensar Vakfı’na, yıkmaya “kıyamadığı” Urla Villaları’nın hemen yanıbaşında, gençlik kampı tesisi için için vermiş! Bunu yapan da Sibel Uyar.
* * * * *
CHP’li bir belediyenin gündemin üst sıralarına, yaptığı hizmetlerle değil de skandallarla oturması ilk değil. 770 bin liralık Mercedes’e binenler, HDP barajı aştı diye şükür pilavı dağıtanlar, umreden dönerken belediye işçilerini sıraya dizip kendisini alkışlatanlar, sorularından hoşlanmadığı gazeteciye saldıranlar, bütün sülalelesini belediye aracılığıyla zengin edenler… Ne isterseniz var! Üstelik göz göre göre! Daha da ileri gidiyorum; bilerek isteyerek! Çok mu iddialı buldunuz CHP’nin bu insanları bilerek isteyerek aday gösterdiği iddiasını? Haydi diyelim ki, yeterince araştırmadılar, ne olduğunu bilmiyorlardı; eleştirilere de mi kulaklarını tıkadılar? Yerel halk, kendi içinden çıkan adayları, CHP Genel Merkezi’nden daha iyi tanıyor ve yeri geldiğinde Genel Merkez’i uyarıyor. Dinleyen mi var! Yerel basın, seçimden önce Sibel Uyar’ın neden yanlış bir aday olduğunu yazdı durdu; seçimden sonra da, arkası gelmeyen skandallarını kaleme aldı. Genel Merkez’den tepki? Yok!
Uğur Dündar, Urla’da yaşananları, televizyon programında gündeme getirdi ve CHP’ye sordu: “Sibel Uyar ile ilgili ne yapacaksınız?” “Soruşturma açacağız” dediler. Diyelim ki açtınız… Diyelim ki, soruşturma sonucunda partiden ihraç edilmesine karar verdiniz. O da kalktı, eşinin partisine, AKP’ye geçti. Eee? Sibel Uyar’a değil, CHP’ye oy veren binlerce insan, AKP’li bir belediyeyle, sizin hatanız sonucunda yaşamak zorunda mı?
* * * * *
Urla, sadece belediyelerde yaşanan sıkıntının bir örneği; ya milletvekilleri adayları, hele hele Cumhurbaşkanı ‘çatı’ adayı? Benim gibi “içine sindirip de eli varıp oy veremeyen” yüz binlerce CHP’li?
CHP, tabanını yok sayan bu tavrından vazgeçmediği sürece, erimeye ve merkez sağa karışmaya devam edecek. Üstelik, ülkenin AKP öncülüğünde bilinmeze yolculuğuna gerekli katkıyı koyduktan sonra…
Bunun farkında olan CHP’liler, artık, ülkenin dört bir yanında seslerini yükseltiyorlar. Birkaç gün önce, bir tepki de Antalya’dan geldi; kendilerine ‘Altı Ok Grubu’ adını veren bazı CHP’liler, bir basın açıklaması yaptılar ve dediler ki; “Partinin ilke, amaç ve değerlerini benimsemeyen, üye olabilme şartına bile haiz olamayacaklar, örgüt yok sayılarak, belediye başkan adayı, milletvekili adayı ve Cumhurbaşkanı adayımız yapılmıştır. Aday belirleme sürecinde örgütler yok sayılarak “bir risk aldım” hakkı kullanılıyor ise, başarısızlığın da bir sonucu vardır ve bu sorumluluk alınmalıdır.”
Eleştiri yüklü basın açıklamasının sonundaki talep, Genel Merkez’e sesini duyuramayan milyonların ortak sesi:
“Emperyalizm; barış, kardeşlik, özgürlük ve demokrasi söylemleriyle girdiği ülkelerde, ulusları mezhep ve etnik kimliklere bölmüş; bu coğrafyada tanık olduğumuz üzere, ülkeleri, sınırları tartışılır hale getirmiş ve çok sayıda insanı vatansız bırakmıştır. Bu tehlike yanıbaşımızdadır. Yaşanan sorunların çözümü için, Türkiye, kurucu ayarlarına, Cumhuriyet kurulurken hangi ayarlarla kurulduysa, aynı ayarlara dönmek zorundadır… Türkiye’nin kurucu ayarlarına dönmesi için, partimizin fabrika ayarlarına dönmesi gerekir… CHP’nin kuruluş felsefesiyle, kalınan yerden insanlık macerasına devam edilmesi, Türkiye’nin kurtuluş projesidir. Aksi, sadece partimize değil, ülkemize ihanettir.”
Başka söze gerek var mı?