Ülkenin doğusundan batısından her gün ölüm haberleri gelirken, “ölümlere alıştı artık” dediğimiz toplum, zengin bir işadamının ardından neden hep birlikte gözyaşı döker? Bu sorunun yanıtı, Mustafa Koç’un kişiliğinde ve toplumun onun değerlerine verdiği anlamda saklı…
* * * * *
Zengin doğdu; ‘yandaş’lık sonucu zengin olanların ‘sonradan görmeliği’ yoktu onda. Cebinin doluluğunun yeterli olmadığının bilinciyle, bir yandan beynini, bir yandan yüreğini doldurdu.
İyi bir eğitim aldı. Batı ülkelerinde okumasına rağmen; orada öğrendiklerine, kendi toplumunun değerlerini ekledi.
Aile babasıydı… Magazin değil, ekonomi basınının gündemindeydi sadece.
Çalışkandı… “Ben patron oğluyum” demeden, ‘Koç Holding’in çeşitli kademelerinde gece-gündüz çalışıp geldi holdingin başına. Onun yönetiminde, holding, dev adımlarla daha da büyüdü.
Adı hiçbir gün, ihale yolsuzluğuna, rüşvete, yalana, pisliğe karışmadı.
Atatürk hayranıydı… Batı’yı yakından tanıyor, cumhuriyetin getirdiği değerlerin anlamını ve toplumumuza katkılarını çok iyi anlıyordu.
Ülkesine yürekten bağlıydı; Türkiye’nin sorunlarını kendine dert edinen bir sorumluluk anlayışı vardı. Ekonomik kalkınmanın yanı sıra sosyal kalkınmanın öneminin bilinceydi; gençlerin eğitiminden tarihi değerlerin korunmasına kadar genişleyen bir yelpazede sayısız çalışmaya imza attı.
Bütün bunların hepsinden önemlisi ‘insan’dı. Gezi Parkı eylemleri sırasında polisin saldırısından kaçan gençlere, hükümet tarafından cezalandırılacağını bile bile, Divan Oteli’nin kapılarını açtı. Bu konudaki eleştirilere verdiği yanıt, kimliğinin en güzel yönünü ortaya koyuyor: “Biz insani hassasiyetlerle kapımızı açtık. Yaralı biri evinize gelmiş, almayacak mısınız?”
* * * * *
Bu dünyadan göçüp giderken ardımızdan söylenenlerdir, yaşarken kim olduğumuzu anlatan. Mustafa Koç’u yakından tanıyanlar ve hiç tanışmamış olanlar, en güzel sözcüklerle uğurladılar genç işadamını; mütevazı, beyefendi, sempatik, alçak gönüllü, asil, insancıl, sevecen, güzel insan, dünya iyisi, mücadeleci, demokrasinin dimdik kalan bir yiğidi, halkının ekmeğinde tuzu olan, iyi bir vatansever, çalışkan, üretken, vakur, dürüst, özü sözü bir…
Mustafa Koç’la hiç tanışmamış bir genç, “babam öldü gibi hissettim” demiş ardından.
“Babası ölmüş gibi” hisseden bir toplumun içten gözyaşlarıyla uğurlanıyor Mustafa Koç; herkesin yüreğinde kocaman bir boşluk bırakarak ve çok erken…