Siyasette bu saatten sonra samimiyet ve gerçekçiliği aramak anlamsız olur. İnsani değerleri genel yaşantımızın içinde aramaktan vazgeçtik. Artık sadece aile içinde ve hepsinden önemli kendi vicdanında bulabiliyorsan bu bile olması gerekene rağmen bir önemli vasıf gibi koruyup, kollamaya çalışıyoruz. Adeta mevcut kirliliğin içinde temiz kalma adına kendimizi koruma derdindeyiz…
Böylesi toplumsal ruh halinde iken bir de karşımıza 2019 yılı seçimlerinde 50+1 yüzdelik oranı çıktı. Bu yüzdelik oranına bakmadan şimdilerde herkes;
Ilımlı İslam anlayışı içinde olan Ak Parti’nin Atatürkçülüğü,
Solun ideolojik partisi CHP’nin sağa kayması,
Milliyetçiliğin siyasi sesi MHP’nin Ak Parti’ye yanaşması,
Ülkücü kökenli İYİ Parti’nin herkesi kucaklayan politikasını tartışır oldu.
Herkesin derdi kendine yontmak. Hatta yılların verdiği tecrübeyle söyleyeceğim tek konu var, hepsinin çıkış noktası farklı olsa da varacağı yer farklı değil!..
Şimdi bu siyasi partiler ne yapmaya çalışıyor diye kafa yormayın. Ne yaptığı açık ortada, onlar mevcut kemikleşmiş oy potansiyelleri dışında daha fazla nereden oy alabiliriz düşüncesi içinde 50+1’in elde etme derdinde…
Onlar için sadece bir rakamdan ibaretiz. Senin, benim oyun yüzde kaça tekabül ediyorsa, anlamımız bu kadar.
Son 10 yılın siyasi atmosferini değerlendirdiğinizde artık bakkalınızın, berberinizin hangi partiye oy kullanacağını biliyorsanız, siyasi partiler de Türkiye genelinde kime oy atacağını, kimin neden etkileneceğini, kimin nereden kayıp nereye gideceğini çok iyi biliyor. İdeolojiler, değerler burada bir anlam taşımıyor. Önemli olan sadece 50+1…
Şimdi ise, hepsinin tek hedefi var 2019 yılında ilk oy kullanacak gençler. 1998-1999-2000 yıllarında doğmuş zamanında milenyum kuşağı denilen bu gençlerin kemikleşmiş oylar dışında nerede kendini bulup, sandığa gittiklerinde ilk atacakları oylarla ilgili tercihleri 50+1 hedefinin en önemli unsuru…
Sandıktan çıkmak adına her şey mubah zihniyetiyle bakanlar, bir yerden Atatürkçü gençliği yakalayacak, diğer taraftan dindar gençliği etkileyecek, öbür taraftan ise milliyetçi ruhu etkisi altına alacak. Hayata atılan gençler için bu değerler var olması adeta kendilerini toplumda var olduğunu gösterme çabası olduğundan, bu kafa karışıklığına sebebiyet vermek siyasi partilerin hepsinin işine yarayacak.
Sapla saman birbirine karışınca ne olacak?
Bir genç eğer milliyetçi ise, direk MHP’ye gitmeyecek. Ak Parti’nin, İyi Parti’nin hatta CHP’nin içinde olan milliyetçiliği değerlendirip kendine en yakını bulabilecek.
Ya da Atatürkçü bir genç artık direkt CHP’ye gitmeyecek. Ak Parti’nin içindeki, İYİ Parti’nin içindeki ve MHP’deki Atatürkçü değere bakıp, karar verecek.
Bu durumda 2019 seçimlerinde kemikleşmiş yapıları dışındaki siyasi partilerin oy kapma taktiğine dahil olacak.
50+1’in sadece bunları mı siyasetimize getirdikleri bunlarla mı sınırlı zannediyorsunuz?
Kocaman bir HAYIR!..
Sapla saman birbirine karıştı bir kenara, gerisi gözümüzün önünden hızla gelip, geçiyor. Geçmeye de devam ediyor. Lütfen bakmayın, görün…
Yorumlar
Kalan Karakter: