Ülke olarak 15 Temmuz tarihinden sonra, hükümet olarak ise; 17 Aralık operasyonunun ardından, topyekûn terör örgütü FETÖ ile mücadele ediyoruz. Dünün sempatik gösterilen, eğitim gönüllüsü cemaatin adı, bugün terör örgütü oldu. Terör örgütü FETÖ’nün ALTIN NESİL diye tabir ettiği, eğitim verdiği gençlik, bizim çocuklarımız adına KAYIP NESİL olarak tarihe geçecek. Çünkü Ak Parti iktidarı boyunca başarısız olduğu nokta; eğitimdi. 16 yaşındaki oğlum eğitime başladığı 11 yıl boyunca gerek sınav sistemi olsun, gerekse müfredatta 12 kez sistem değişti. Şimdi bu çocukların başarılı olup, üniversite sınavlarını kazanmasını ardından da FETÖ’den boşalan koltuklara eğitimli bir nesil olarak yerleşmesini bekliyoruz. Devlet eğitimi başkalarına bıraktığı sürece (dernek, cemaat, vakıf v.s.) gelecek nesillerin devlet kademelerinde görev alması imkânsız görünüyor. FETÖ operasyonları kadar en önemli olan nokta, devletin eğitim sistemini eline alıp, kontrolü kimseye bırakmaması olmamalıdır.
Milli Eğitim sistemi dışında Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da ele alınması gerekir. Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye Cumhuriyeti’nde inanılan tüm dinlerin temsilciliğini yapması gerekir. Osmanlı’dan günümüze; Müslüman, Hristiyan, Musevi demeden birlikte yaşarken kimse kimseye baskı yapmadan istediği inancı yaşayan toplumumuzda, her dinden kardeşimiz yaşamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı da sadece Müslümanlar değil, toplumumuzda yaşayan Hıristiyan’dan, Musevi’sine kadar tüm inanç topluluklarını temsil eder. İmanın şartlarından biri olan ‘peygamberlere inanmak’ gerçeğinden yola çıkarak, tüm peygamberlerin yaydığı dinlere sahip çıkacak olan Diyanet İşler Başkanlığı’dır. Diyanet İşleri Başkanlığı da, Türkiye Cumhuriyeti üzerinde yaşayan herkesin tercih etmesi durumunda dini eğitimi alması ihtiyacını karşılamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti’nde Diyanet İşleri Başkanlığı dışında hiçbir cemaat, kuruluş, vakıf, dernek adı her ne ise dini eğitim vermemelidir. İnandığı dinle ilgili eğitim almak isteyenler, çocuklarına eğitim vermek isteyenler devletin kontrolündeki Diyanet İşleri Başkanlığı dışında hiç kimsenin kapısını çalmamalıdır ki, bugün FETÖ’den boşalan din üzerine eğitim almış alim, imamların yerine bizlerin çocukları gelebilsin.
Bu gerçeklikleri göz ardı edersek, istediğiniz kadar operasyon yapın, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini kurtaramazsınız. Çünkü gidenin yeri yine FETÖ tarafından doldurulmaya çalışılıyor. FETÖ’nün yer bulamadığı noktada ise, boşalan koltuklara talip olanlar, yüksek sesle konuşulmasa da Süleymancılar, Nakşiler, Adıyamancılar, Kadiriler v.b. gibi cemaatlerin üyeleri…
Bu saatten sonra hiç kimse, ‘FETÖ kötü ama onlar iyidir’ diye inandırma gibi saçma sapan algı yönetimine girmesin. Toplumumuzun DNA’ları ile oynayanlara ne devlet kademesinde, ne de geleceğimizde yer yok.
UNUTMA
İş yeri hekimi için
süre uzatıldı
Resmi Gazete'de yayımlanan Proje Bazında Desteklenmesi ile değişiklikler kapsamında iş yeri hekimliği için süre uzatıldı. Esnafların gözü, bir süredir iş güvenliği ile ilgili düzenlemede idi. Daha önce, 50'den az çalışanı olan işyerleri ile kamu kurumlarına iş yeri güvenliği uzmanlarının görevlendirilmesi kararlaştırılmıştı. Ancak iş yerlerinin bu değişikliğe aniden geçiş yapmakta zorlanacakları gerekçesiyle zorunluluk süresi 1 Temmuz 2017'ye uzatıldı.
GÜNÜN SÖZÜ
Yalnız işsiz olanlar değil, daha iyi işler yapabilecekken yapmayanlar da başıboştur. Sokrates
GÜNÜN FOTOSU
#simdiantalyazamanı
#antalyamerhaba
Yorumlar
Kalan Karakter: