Bizim mesleğimizde her haberin bir değeri vardır. Haber değerine göre sayfalara dağılır ve boyutu belirlenir.
Haberin değeri biz gazetecilerde refleks olarak kaç kişi ilgilendirdiğiyle eş değerdir. Toplumun değer yargısı, kamu vicdanı haberi gazete sayfalarında değerlendirirken şekillenir.
Bu nedenle; şehit haberleri gelmeye başladığında toplumun duyarlılığını yansıtmak adına gazetemizin birinci sayfasından çok özel sayfalar yaptık. Toplumun duyarlılığını, yaşananları gazetemizin birinci sayfasına taşıdık.
Terör ve şehit haberlerine karşı herkesin yapabileceği bir şey var. Siyasetçiler politikalarını değiştirerek, vatandaş sesini duyurarak, biz gazeteciler de bu uyarıları yaparak elimizi taşın altına koyarız.
Hürses Gazetesi’nin birinci sayfasında bu şehit haberleri çok özel değerlendirildiğinde kimi zaman eleştiri aldık. “Teröre neden olanların ekmeğine yağ sürüyorsunuz”, “Şehit haberlerini çok büyük görmüyor musunuz?” v.b. gibi cümlelerle karşılaştığımda cevabım şu oluyordu:
“Günümüzün modası normalleşme. Neye göre, kime göre normalleşiyoruz. Eğer şehit haberlerini 2 sütun 5 santimetre haber olarak görmeye başlarsak, biz gazeteciler de bu modaya uyup, şehitlerimizi bile normalleşme sürecine feda edeceğiz. İstenilen de budur. Vatanımız için canını veren canlarımıza hak ettiği değeri vermediğimizde bu eleştirileri yapın…”
Bu konuşmaları bir ay önce yapmıştım. Bugün geldiğimiz nokta ise, şehit haberleri artık gerek ulusal basında, gerekse yerel basında hak ettiği değerde haberleştirilmemesidir.
Bakıyorum Hakkari’de 4 şehit haberi geliyor, bir gün sonra Tunceli’den 2 şehit haberi daha. İnternet sitelerinde haber değeri olmayan alt ekranlarda, haber…
Gazetelere bakıyorum haber değeri olarak küçük görülmüş hatta ulusal televizyonlarda daha önce ilk sıralarda yer alan şehit haberleri neredeyse görülmeyecek kadar, son haber olarak değerlendiriliyor.
Bunlar olmasın diye mücadele verirken, bir ay gibi kısa sürede geldiğimiz nokta budur.
Normalleşmeyin beyler! Normalleşmeyin!..
İyi haftalar…
Yorumlar
Kalan Karakter: