Meslek hayatım boyunca İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyükşehirlerde ulusal basında görev aldım. Ulusal basının yayın politikasında özellikle İstanbul dışında kalan her yer taşra olarak algılanıyor. Bu eksiklik nedeniyle her kent kendi yerel medyasını oluşturuyor. İnsanlar okudukları gazetede kendi sorunlarını, çözümlerini görmek istiyor. Kentinde yaşadığını sayfalarda hissedemezse o gazete kentine ait olmuyor. Bu nedenle yerel gazeteler her kent için bir değer olarak karışımıza çıkıyor. Yerel gazeteler bu nedenle kent bilincini oluşturmada önemli rol üstleniyor. Ulusal basın seçimden seçime yerele iniyor. Ulusaldan yerele bakış açısı da fark gösteriyor.
Bu yazıyı sabah işime başlamadan önce okuduğum usta kalemlerden Yalçın Bayer’in köşesini okuduktan sonra yazıyorum. Bayer’in köşe yazısını da ulusaldan yerele bakış açısını göstermek adına değerlendirmenizi arzu ediyorum. Yalçın Bayer ATSO Başkanı Davut Çetin ile görüşmesinin ardından Antalya yazısını kaleme almış. Çetin’in ATSO Meclis Toplantıları’nda adeta haykırırcasına dile getirdiği, içinde bulunduğumuz duruma ulusal basın da duyarsız kalamadı. İşte Bayer’in yazısı:
“Antalya 'alarm' veriyor...
Antalya'da yaşanan sorunlar 'alarm' vermeye başladı. Özetlersek:
- Rusya'daki ekonomik kriz nedeniyle Antalya'ya tatile gelecek olan Rus turist sayısındaki azalma tehlikesine karşı, Rusların pasaportsuz, sadece kimlikle girişleri için gerekli adımlar atılmalı.
- Enerji dağıtım şirketinin 100 milyon lira gibi bir yatırım bütçesi Antalya için yeterli değil.
- Kumluca-Finike'de ve diğer yoğun sera alanlarında organize tarım bölgeleri kurulmalı.
- Bütün oda ve borsaların oybirliğiyle kabul ettiği turizme ve tarıma zarar verecek taşocağı ve HES'lere karşı daha dikkatli davranılmalı.
- Antalya'da birçok sektörün satışı doğrudan ve dolaylı olarak turizme bağlı... Turizm iyi gitmediği takdirde sıkıntılı bir dönem yaşanacağı unutulmamalı. Hükümetin 11 ülke için uçak desteği uygulaması dışında Rus turistlerin girişlerinde pasaport uygulamalarında esneklik ve kimlikleriyle giriş yapabilmeleri sağlanmalı.
- Kalekapısı gibi bir kent merkezi, Dönerciler Çarşısı ve çevresi bir dünya kentine yakışan havada değil. Sosyal bilinçlenmeyle örnek yaratılmalı. Bu konularda Antalya olarak vizyonumuz, tecrübemiz, bilgimiz zayıf kalıyor. Bizim kent kültürü konusunda dünyanın en iyi uzmanlarıyla çalışmamız gerekiyor.
- Antalya'da genel makro ekonomik durgunluk dışında turizmde gerileme nedeniyle sorun yaşanıyor. Turizmde 3.5 aylık dönem olarak aldığımızda geçen yıla göre kayıp -4, Nisan ayı rakamlarına baktığımızda günlük olarak -7, -9 gibi rakamlara ulaşıldı.
- Havalimanı gümrüklerinde 'taxfree' işlemlerinde sıkıntı yaşanıyor. Turizm ve ticaret için taxfree önemli bir konudur. İlgili kurumların bu konuya dikkatini çekmek istiyorum.
- Bunlar siyasi konular değildir. Kent sorunlarının yanı sıra, adalet ve güvenlik sistemi, demokrasi, kadının toplumsal yaşamdaki yeri, gelir dağılımında adaletsizlik, eğitim sistemi, bakanlık sayısının azaltılması, vergi adaleti, kayıt dışı ile mücadele gibi konular da ele alınmalı.
- Bu konular seçim gündeminde kaybolmamalıdır.
Kim mi söylüyor? Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin... CHP'den milletvekili adayı olan bir önceki başkan Çetin Osman Budak da meydanlarda "Ankara'ya yatmaya değil, Antalya'nın sorunlarını çözmeye gidiyoruz" diyor.”
Yorumlar
Kalan Karakter: