25 yıldır bir fiili gazetecilik yaptım. Ekmeğimi başka yerden kazanmasını bilmem. Gazeteciliğin her alanında sokaktan başlayarak, patronluğa kadar her kademesinde sorumluluk aldım.
Bizim zamanımızda gazeteci olmak yediğin dayakla eş tutulurdu.
Daha 17 yaşındayken adliyede fotoğraf çekiyorum diye dayak yiyen ben, patronumun karşısına geçtiğimde ‘şimdi gazeteci oldun’ cümlesinin ardından ‘hadi şimdi habere’ diyerek, yaşamın doğal akışına salındık. Büyüklerimizden biz bu mesleği böyle öğrendik. Yetiştirdiğim gençlere de büyüklerimden öğrendiğimi tecrübelerimle yansıtıyorum.
Son günlerde kendi meslektaşlarımın dillendirip, budaklandırarak anlattıkları, gündeme sürekli ısıtarak sundukları genç meslektaşlarımıza saldırı hikayesini her gün gündeme getirmesinin sebebi ne gazetecilik etiğidir, ne ahlakidir ne de basın özgürlüğüne saldırıdır.
Filleri dövüştüreyim derken altındaki çimleri ezmeye çalışanlardan söz ediyorum.
Hürses Gazetesi Antalya’nın en güçlü seslerindendir. Büyüklüğümüz güvenilir ve doğruluktan ödün vermeyen kırmızı çizgilerimizden ve ilkelerimizden kaynaklanır. Gazeteci olmak için emek harcayan ekibimizdeki Gözde Aktekin ile Tutku Turan’ın kılına zarar gelse merak etmeyin başta ben bu kurumun yöneticisi olarak gerekeni yaparım. Yaptıkta…
Birilerinin desteğine, kösteğine ihtiyacımız yoktur. Bunun böyle bilinmesini isterim.
Hürses Gazetesi altında çalışan hiç kimseyi, kimsenin oyununa piyon yapmam, yaptırmam…
25 yıllık meslek hayatımda hiçbir zaman gazetecilerin birlikte hareket ettiğini görmedim, bizler mesleğimizle ilgili tüm yanlışlara izin vererek zaten gazeteciliğin itibarını düşürmede katkı sağladık. Şimdi bana hiç kimse kalkıp da, yok biz saldırıya uğrayan gazeteci Gözde’ye, yok Tutku’ya sahip çıkıyoruz demesin, beni kimse inandıramaz.
Ayrıca bunca yıllık meslek hayatımda bir kez dahi olsun gazeteciler cemiyetine ihtiyaç duymadım. Karakterim, duruşum ve mesleki başarımla gereken ne ise, onu yaptım. Hanginizin meslek hayatında gazeteciler cemiyeti etkin oldu ki?
Bu kentte hiçbir açıklama yapılmadan işsiz kalan arkadaşlarınız olduğunda sahip çıktınız mı, cemiyete meslektaşlarımıza sahip çıkın dediniz mi?
Hiçbir deneyimi ve ehliyeti olmadan elinde fotoğraf makinesı ile gezinenlerin gazetecilikle halkla ilişkiler arasındaki ayrımın kaybolup mesleğin itibarını koruma gayreti göstermesini istediniz mi?
Bu kentte gazeteler kapandı. Yıllarca emek vermiş gazeteciler işsiz kaldı?
Gazeteciler cemiyetinin kınamadan başka ‘yapacak bir şey tavrı var mı?’
Var mı böyle bir hikayeniz?
Yok değil mi?
Şimdi neden, gazeteciler cemiyetinden medet umuyorsunuz?
Antalya Gazeteciler Cemiyeti içeriği nedeni ile kınama yapma özelliğini kullanıp, kullanmaması beni hiç ilgilendirmiyor benim gazetemin muhabirinin mağduriyetine nasıl bir katkısı olabilir .
Bırakın bu işleri?
İnanın Hürses Gazetesi’nde çalışan, bir şekilde mağdur duruma düşen mesai arkadaşımız olduğunda değil bizim cemiyete, hiç kimseye ihtiyacımız olmaz. Biz bize yeteriz, kimseyi de sahipsiz bırakmayız.
Kendi çıkar oyunlarınız adına Hürses bünyesinde tek bir kişiyi bile oyununuza dahil etmenize müsaade etmem, ettirmem.
Gazeteciler cemiyeti seçimleri beni hiç ama hiç ilgilendirmiyor.
Ayrıca hiç kimsenin onurla ve şerefle yaptığım mesleğimi temsil etme hakkı olduğunu da düşünmüyorum.
Benim tek derdim kentimizin hak ettiği gazeteyi yapmak.
Hürses Gazetesi çalışanlarıyla birlikte tek derdimiz budur.
Siz suya yazı yazmaya devam edin, kimsenin bizlere sahip çıkmasına ihtiyacımız yok.
Hikaye dinleyecek yaşı çoktan geçtim.
Bu böyle biline…
Kamuoyuna duyurulur…
Yorumlar
Kalan Karakter: