2019 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri için siyasi partiler hummalı hesaplar yapıyor. Bu hesaplar öyle, böyle değil..!
Öyle böyle hesaplar değil..!
Her bir olasılığın binde birlik değeri bile çarpılıyor, bölünüyor, çıkartılıyor, toplanıyor. Hal böyle olurca önce Ak Parti- MHP ittifakı olarak karşımıza çıkan hesaplar şimdilerde adını bile unuttuğumuz Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi, Hak ve Adalet Partisi ile Adalet Partisi arasında yapılan ittifak anlaşması olarak da seçmenin karşısına çıkıyor.
Herkesin, her siyasi partinin kendine göre hesabı vardır. Ancak biz seçmenler, 2019 yılına kadar bu hesapların toplamını dinleyip, duracağız. Kim ne kadar hesap yaparsa yapsın, unutulan gerçeği hatırlatmak için ben de siz sevgili okuyucularımla kıssadan hisse bir hikaye paylaşacağım…
Kafasının arkasında hesabı, kitabı olanlara gelsin:
Sultan Mahmut Han, bir gün tebdili kıyafetle çarşı pazar dolaşıyormuş. Biraz soluklanmak için bir kahveye girmiş ve masaya oturmuş. Herkes bir isteği olduğunda çaycıya “Tıkandı Baba” diye hitap ediyormuş. Bu durum Sultan Mahmut Han’ın dikkatini çekmiş ve adamı masasına oturtup, “Niye sana tıkandı baba diyorlar?” diye sormuş.
“Tıkandı Baba“ başlamış anlatmaya;
Bir gece bir rüya gördüm. Rüyamda herkesin bir çeşmesi vardı ve hepsi bolca akıyordu. Benim de çeşmem vardı ama onlarınkine göre daha az akıyordu. Ben de benim çeşmemin onlarınki kadar akmasını istediğim için elime bir çomak aldım ve başladım çeşmeyi karıştırmaya. Derken çomak kırıldı ve suyum artık damlaya damlaya akmaya başladı. Sonra onlarınki kadar akmasa da eskisi kadar aksın diyerek kurcalamaya devam ettim ve çeşme iyice tıkandı ve artık hiç su akmamaya başladı. O rüyadan sonra ne işe elimi atsam kısmetim bağlanıyor. Bende burada çaycılık yaparak geçinmeye çalışıyorum diyerek olayı anlatır.
Padişah saraya döndükten sonra adamlarına her gün bir tepsi baklava yapılıp, “Tıkandı Baba”ya götürülmesini ve her dilimin altına bir altın koyulmasını emreder. Ertesi gün askerler her diliminde bir altın bulunan tepsiyi “Tıkandı Baba”ya götürmüşler. “Tıkandı Baba” tatlıyı alıp, evine giderken aklına tatlıyı satıp, evin ihtiyaçlarını karşılama fikri gelmiş ve en işlek meydanda başlar bağırmaya “Taze baklava” diye…
Yoldan geçen bir adam baklavayı beğenir ve pazarlıktan sonra tatlıyı alıp, eve gider. Tatlıyı yerken altınları fark eden adam 1 ay boyunca tüm baklavaları iyi fiyata “Tıkandı Baba”dan satın alır.
Aylar sonra durumu merak eden Sultan, tekrar kahveye gider ve “Tıkandı Baba”yı çaycılık yaparken görünce şaşırır ve baklavaları ne yaptığını sorar. Tıkandı baba baklavaları sattığını söyleyince Sultan “ Fesuphanallah” diyerek kahveden çıkar ve adamlarına dönerek;
“Bu adamı alın, doğruca beylik arazilerden birine getirin, eline bir kasnak verin ve atabildiğince uzağa atsın. Kasnağın düştüğü yer ile bulunduğu yer arasındaki araziyi üzerine yapın” demiş.
Sultan’ın adamları “Tıkandı Baba”yı alıp, araziye götürmüşler. Bir kasnak verip, “Atabildiğin kadar uzağa at Sultan Mahmut Han, attığın yer ile bulunduğun yer arasındaki araziyi sana verecek” demişler.
Korkudan tir tir titreyen “Tıkandı Baba” kasnağı kaldırdığı gibi kasnak arkasına düşmüş. Sultanın adamları durumu Mahmut Han’a bildirmişler.
Bunu duyan Sultan Mahmut Han, “Tıkandı Baba”yı bana getirin” demiş. “Tıkandı Baba” Sultan’ın huzurunda korkudan tir tir titrerken, Sultan yanına alarak hazine dairesine götürmüş ve al eline bir kürek ve daldır altınlara alabildiğin kadar al hepsi senindir demiş. Heyecandan ne yapacağını şaşıran “Tıkandı Baba” küreği eline alır almaz daldırmış altınların içine. Geri çektiğine küreğin ters olduğunu ve tek bir altın alamadığını gören Sultan Mahmut Han o meşhur sözünü söylemiş;
“Vermeyince Mabut, neylesin Mahmut..!”
Kalın sağlıcakla…
Yorumlar
Kalan Karakter: