Asırlar boyu büyük aşklar gelmiş, geçmiş. Beni en çok etkileyen mucize dostluklar olmuştur. Mevlana'yla Şems'in, Pir Sultanla Musayibi Alinin, Tapduk Babayla Yunus Emre'nin aşkları gibi.
Mevlana'nın yakın çevresi, eşi, çocukları ve yaşadığı yerdeki herkes aralarındaki mucize dostluğu çekemediler. Dostmuş gibi görünüp ince ince fitne yapanlar, Mevlana'nın ailesini ve etrafını etkilediler. Artık dedikodular, fitneler dayanılmaz hal aldı ve Şems'in Mevlana'yı terk etmesine sebep oldu. İki ayrılık yaşadılar. Şems Şam'a gitti. Mevlana oğullarını gönderdi. Şems'i bulup getirdiler. Ama bu olay daha büyük kıskançlıkların doğmasına neden oldu. Şems ikinci kez Mevlana'yı terk etti. Mevlana inzivaya çekildi. Şems yandı dost ateşiyle, küllerini alıp gitti.
___ o __
PİR SULTAN ABDAL, günlerden bir gün Hızır Paşa'nın ''İçinde ŞAH sözcüğü geçmeyen bir şiir okursan seni affederim.'' demesi üzerine, ''Açılın kapılar ŞAHA gidelim'' şiirini okur.
Bunun üzerine Hızır Paşa Pir Sultan'ın idamına ve idama giderken taşlanmasına, taş atmayanın da idam edileceğine karar verir.
Elleri zincirlenmiş idam edilmeye giderken herkes Pir Sultan'ı taşlıyor. Ellerindeki zincir kendiliğinden çözülüyor ve atılan taşların bir tanesi bile canını yakmıyor. Taşlayanların arasında en sevgili dostu ahretlik kardeşi Ali de asılma korkusuyla taş atamıyor ama gül atıyor. Gülün dikeniyle yaralanıyor.
''İlle de dostun bir tek gülü yaralar beni'' ile başlayan dizeleri, ölmeye giderken PİR SULTAN ABDAL'ın dilinden, gönlünden, gözünden dökülüyor.
__o__
YUNUS EMRE, Tapduk Baba'nın Dergahına kırk yıl odun taşır. Bir gün Tapduk Baba talebelerine kırlardan kendisi için çiçek toplamalarını söyler. Talebeleri kırlardan çiçek derleyip getirirler. Yunus Emre yellerle konuşur, sellerle konuşur, fakat hangi çiçeği koparmak istese, o çiçeği zikir ve tesbih halinde GÖR-düğünden koparamaz. Yalnız çiçeklerden birisi ''zikirden geri kaldığı zaman kendisini koparmasını'' söyler. Yunus Emre de söyleneni dinler çiçeği koparıp Tapduk Emreye getirir.
Başına gelen bu olayı pirine anlatır. Bunun üzerine Tapduk Baba Yunus'a ''Artık'' dedi, ''aradığını buldun, çilen doldu, tamam oldu. İki güneş bir arada barınamaz. Şimdi bir ok atacağım. Bu oku ara bul oraya yerleş.''
Ok vınlayarak semada kaybolur. YUNUS da yelini, selini alıp, yüreğinde buruk bir sancıyla bir ''OK''un ardından yollara düşer. Tam beş yıl sonra oku bulur ve oraya yerleşir. (Yunus Emre Köyü)
Dost elinden yara alıp,
Ben gidersem ŞEMS gibi giderim.
Alır gönül yaramı giderim...
Can paremi, yürek yangınımı alır,
Kül olur giderim...
Bir kırılırım, bin dağılırım,
Darmadağın olur giderim...
Dost yarelerse bir gülün dikeniyle,
PİR SULTAN gibi yarelenir giderim...
Eğer ben gidersem,
Biçare çaresiz olur giderim...
YUNUS EMRE gibi bir okun peşinden giderim..
Yelimi, selimi alır,
Tozu dumana katar giderim..
Giderim ey dost...!
Ardıma bakmadan giderim...
Hülya Kılıç
Sevgiler…
Yorumlar
Kalan Karakter: