Programlanmış bir hayatı yaşadığımızı düşünürüz ya da bize böyle öğretilmiştir. Beklentilerimiz, çeşitli programlarla, eğitimle, sosyal çevre ve toplumun öğretileri ile önümüze gelir. İnsanların yararına olacak her türlü durum, ekonomik güç ve sosyal çevreyle ilişkileri yanı sıra toplumsal davranışla biçim alır. Kişinin sosyal bağlamda ilişkilerini sürdürebilmesi ve topluma karşı sorumluluğunu yerine getirebilmesi için “sosyal çevreyle birlikte yaşama kurallarını” güçlendirmesi gerekir. Çünkü yaşanan her olayın toplumla mutlak bir bağı vardır. Sevinçler, gelenek-görenekler, mutluluk-mutsuzluk, iyi-kötü ne varsa yaşanan, toplumdan alınan öğretiler sonucudur. Bazı durumlarda üstünlük elde ederek geleceği garanti altına almak isteyen kişilerin başarısı, dinamik bir yapıya sahip olmalarına bağlıdır. Her ortamda gerek sosyal çevre gerekse iş hayatında kişinin kontrolü dışında başarısızlıktan dolayı kriz olarak nitelendirilebilecek olaylar itibarı ve rekabet gücünü olumsuz etkileyecektir.
Kriz için genel anlamda düzgün olmayan ve değişiklikler gerektiren güçsüz bir durumdur diyebiliriz. Bu durumda kişi toplumun öğretileri ile kendi standart karar alma ve krizi önleme mekanizması arasında kalacaktır. Eee hani şimdi toplumsal öğretiler nerede? Nasıl çözüm bulunacak? Eğer, sorunlar başlangıçta görülür, çözecek modeller geliştirilir, sıkıntıların büyümesi önlenirse oluşan sorunların kronik bir durumdan kurtulup kriz halini alması engellenebilir.
Hayatın zorluklarına karşı ana hedef, sorunlar başlamadan önce henüz başlangıç aşamasında fark ederek çözüm yollarını bulmaya çalışmak olmalıdır. Kriz yönetimindeki bocalama kişinin itibarını sarsar. Sorunun çözülebilmesi için sürecin çok iyi yönetilmesi gerekir. Asıl şaşırtan ise beklenmeyen bir zaman, sözcük, olay ve tartışmanın krize dönüşmesidir. Krizin ciddi bir hastalıklı süreç olduğunu düşünüyorum. Tabii ki her stresli ortam kriz değildir, analizi doğru yapmak gerekir. Bazen de krizle ve sorunlarla dolu süreç kayıplar yaratan durumlar olmalarının yanında olası fırsatlar da doğurabilir. Süreci doğru yönetme kahramanlık ortaya çıkarabilir, yenilenme sürecini sunabilir, bir kenara atılmış sorunlarla yüzleşme fırsatı doğabilir, kişi de olumlu değişmeler yaratabilir, yeni stratejiler geliştirilebilir, sorunlara karşı erken uyarı sistemi oluşabilir, meydana gelebilecek zararlar ve yararlar önceden hesaplanabilir.
Evet kriz yaratan sorunlar istenmeyen olaylardır.
Dışsal çevre ve içsel çevre güçlü olmalıdır.
Kişinin geliştirdiği tepkiler, sorunları bertaraf edebilecek stratejiler geliştirmesine kapı açar.
Sorunun kaynağı olan, konu, kişi ve olaylardan uzaklaşmak en doğru yapılacak davranıştır.
Durumun pozitif ya da negatif algılanması kişinin kendi doğası ile ilgilidir.
Denetim, algılama ve hassasiyetle, sorunların ve kriz ortamlarından kaynaklanan mutsuzlukların üstesinden gelineceğine inanıyorum.