Bizler robot değiliz ki; bize proğlamlanan şeyleri yapalım sadece. Duygularımız, düşüncülerimiz var. Ailemizden, öğretmenlerimizden, çevreden, okuduğumuz kitaplardan farkında varmadan devamlı bilgiler alırız.
Mühim olan; bu aldığımız, öğrendiğimiz bilgilerle “faydalı” olabilmektir.
Yıllardır yazığım “Kaleiçi Notları” köşemde; hep bu “fayda” üzerinde durmuşumdur.
“Fayda” ama kendim için değil; bulunduğum çevre ve insanlar için yararlı olacak “faydalardır” benim yapmak istediğim.
NE ÇARE Kİ
Ben kendimce “farklı” bir yol seçmişim kendime her nedense!
“Kaleiçi şöyle güzel, böyle güzel, şu konakta falanca oturdu, bu konakta filanca yaşadı” gibi masallar yazmak istemedim bir türlü!
Yıllardır gezip gördüğüm, adım adım tüm sokaklarını dolaştığım bir Kaleiçi var.
Bu Kaleiçi’ne ben bir “turist” gibi bakmayı çok istedim ama bir türlü kısmet olmadı bana.
Fotoğraf makinemle fotoğraf çekerken gördüklerim; aynı şeyler olmuştur hep.
Yıkık dökük evler, yanmış yıkılmış çöplük veya park olmuş konaklar.
Sahipleri olduğu halde bir türlü onarılmayan “harabe” konaklar ve daha neler neler.
…
Günü birlik Kaleiçi’nde gezinen kim olursa olsun bu anlattıklarımı kolay kolay algılayamaz. Zaten onlar hep “keçi yolu” gibi aynı yoldan gider gelirler. Hiç farklı sokaklara girmek istemezler.
İyi ki de girmezler o sokaklara. Bu çirkinliklerin yanında bir de duvarlara, kapılara, yollara “saçma sapan sözler” yazanların yaptıkları çirkinlikleri görmezler.
Kale içi kirletilir.
Sorumlusu yoktur.
GEÇEN HAFTA YAZDIM POLİSİMİZ İLGİLENDİ
İlgilendi ama benim yazdıklarımla onları eleştirmek veya itham etmek gibi bir iddiam zaten yoktu ki!
“Surlardaki taşlar çalınıyor” ve buna benzer ufak tefek çalınan kapı kolları gibi şeyleri yazdım.
Bir de Tekeli Mehmet Paşa Camisi’nin girişinin sol ve sağ pencere üstündeki çinilerin kayıp olduklarını yazdım. Devamlı önünden geçtiğimden bu güzel eserlere bakmak, hatta ara sıra onların fotoğrafını çekmek benim çok hoşuma gidiyordu.
“Eğer çalınmasalardı” mutlaka yerine yenileri konulurdu. Ama konulmadı. “Düşme” ihtimali bana zayıf geldiğinden mutlaka çalınmıştır şeklinde bir tahminde bulundum ama
BU ÇALINMA “DÜN” YA DA “BU GÜN” OLMADI!
Yıllar öncesi olmuştur! Ben göremediğim için bu kanıya vardım. Şimdi büyük bir restore çalışması var! Tarihi kıymeti olan eserler böyle restorelerde “mutlaka” bir şekilde korumaya alınıyordur.
MESAJIM
Kaleiçi gibi tarihi bir bölgeyi daha dikkatli koruyalım. Bizlerin ve turistlerin ilgisini çeken ne varsa korumaya çalışalım.
Polisimizin Kaleiçi’nde önce “huzur” ve “asayiş” nöbetinde olduğunu yıllardır görüyoruz.
Konulan kameralarında belli bir amaçla masraflar yapılarak konulduklarını da biliyoruz ama gönül istiyor ki;
Bu kameralar; zabıta, itfaiye, müze, Anıtlar Kurulu, Trafik ve hatta Mahalle Muhtarlarıyla bir irtibatı olsun.
DÜN BİTTİ
Bugüne bakalım ve bundan sonra olacaklardan, yapılacaklardan sorumlu olanlar varsa “kanuni” olarak onlarla muhatap olunmalı.
Mesela;
Bu yıkık dökük evlerin sahipleri nerede?
Çöplük olarak veya çirkin görüntü nedeniyle haklarında bir kanuni işlem yapılsın. Uyarılsınlar ve bu pisliklerin ortadan kalkması için çok az bir zaman verilsin.
Buna Kültür ve Turizm Bakanlığı, Antalya Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, Müze, Üniversite, Turizm acenteleri, ATSO, TÜRSAB, Kaleiçi Müzesi ve Antalya Basını bir ortak çaba koysun.
MAALESEF
Buna benzer çağrılarımı yıllardır yapıyorum ama geçen haftaki yazımı çok hızlı bir şekilde değerlendirip harekete geçen “Antalya Emniyet Müdürlüğü” gibisi çıkmadı.
SON NOT
Camideki çini olayı yeni bir olay değildir.
O veya ona benzer kayıpları zaten fark edilse idi; Antalya Emniyetimizin resmi-sivil polisleri mutlaka onlara müdahale ederlerdi.
Güvenimiz sonsuz.
Bir de Kurumlar arasın ”SEN/BEN” görev ayırımı var!
Ben vatandaş olarak tüm kurumları “bir görüp” talepte bulunuyorum ama onların kendi aralarındaki “bürokratik” görev farklılıklarını bilmiyorum.
Herhangi bir istek veya şikâyette;
Muratpaşa Belediyesi’ni arıyorum; anlatıyorum.
“Büyükşehir Belediyesi ilgileniyor” diyor normal olarak.
Ben de:
“Siz iletseniz, olmaz mı?” diyorum.
KAMERALAR
İşte kameralarımız da böyle tek bir konuya ayarlanmış.
Bence yanlış!
Kaleiçi’ne kurulduysanız lütfen yukarıda yazdığım kurumlarla, birimlerle işbirliği yapınız.
SİZ, BİZ HEPİMİZ KALEİÇİ’NE SAHİP ÇIKALIM.
DAHA TEMİZ VE GÜZEL BİR KALE İÇİ OLSUN.
TURİST GÜZELİĞİ GÖRSÜN ÇİRKİNLİĞİ DEĞİL.
TEŞEKKÜRLER SİZLERE.
Yorumlar
Kalan Karakter: