Türkiye gerek ekonomik, gerekse siyasi olarak zor bir dönemden geçiyor. Bir yandan ülke içinde ve dışında terör örgütleriyle topyekün mücadele sürerken, diğer yandan ekonomik sıkıntılar vatandaşın belini büküyor.
Doların inişli-çıkışlı halleri hayatın her alanına zam olarak yansıyor. Hal böyle olunca gideri gelirinden fazla olan vatandaşın alım gücü düşüyor. Temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta zorlanan vatandaş, tatil yapmak şöyle dursun, evinden çıkmaya korkar durumda.
Evinde çıkmaya korkar tabirini sadece ekonomik anlamda kullanmıyorum. İnsanlar, can telaşında. Sokağa çıkarken ‘Acaba başıma bir şey gelir mi? Bir patlamanın ortasında kalır mıyım?’ endişesi yaşıyor. Tüm bunlarla birlikte Suriye’den gelen şehit haberleri içimizi yakıyor. Uzun lafın kısası, hem ekonomik olarak evden çıkacak halimiz yok, hem de psikolojimiz buna izin vermiyor.
Bu acı gerçekler tokat gibi yüzümüze çarparken Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Osman Ayık’ın sözlerini okudum dün…
Ayık, “İç Pazar mevsimselliği de çözecek kaynak pazarlardan biri. Bu nedenle ilk fırsatta 10 milyon hedefini iç pazarda sağlamamız lazım. Bunu gerçekleştirmek için siyasi otoritelerden, kamu otoritelerinden şunu bekliyoruz; iç pazarda insanların seyahatlerinin önündeki her türlü engelin kaldırılması, okul tatilleri, izinler ve burada sağlanacak tatil kredileri, kamu personeline sağlanacak tatillerle ilgili birtakım kolaylıklar gibi uygulamalar hızla devreye sokularak, sektörün bu anlamdaki çabalarına destek verilmesi gerekmektedir" diyor.
Turizmin kötü gittiği doğru. Yabancı turistin Türkiye’ye gelme konusunda tereddüt yaşadığı da bir gerçek ancak yerli turistin tatili yapmayı bırakın düşünmeye ne kadar dermanı var? Kamu otoritelerinin okul tatillerini, izinleri ayarlaması tek başına bir çözüm yaratmaz. İnsanlar banka borçlarıyla cebelleşirken, tatil kredileri konusuna girmek bile istemiyorum. Vatandaş temel ihtiyaçlarını karşılayacak parayı bulmakta dahi zorlanırken, o turistik tesislere verecek parayı nereden bulsun?
Ayrıca dünkü Hürses Gazetesi’nin manşetinde yer alan ‘Antalya’nın Z raporu’ başlıklı haberinde rakamsal gerçekleri neden göz ardı ediyorsunuz? Ayakları yere oturmayan söylemler kime, neye yarar merak ediyorum!..
Ne yazık ki Türkiye’de tatil yapmak orta ve alt olarak tabir edilen kesimler için bir lüks. Bu kesimdeki insanlar maaş gününe kadar ellerindeki parayı yettirmeye çalışıyor, günleri hesap yaparak geçiyor. Bu nedenle iç pazar potansiyelini arttırmak için seyahat engellerini kaldırıp, izinleri ayarlamak yeterli olmaz. Her şeyden önce bu ülke insanının yaşam standartlarını yükseltmek, izin talebinden önce bu talebi haykırmak gerekiyor.
UNUTMA
Ayda 53 lira ödeyen 4.500 lira kazanacak
Genel Sağlık Sigortası’nda primler teke düşürülünce vatandaşın borç derdi bitecek. Üstelik gelir testi eziyeti de ortadan kalkacak. Vatandaş 53 lira prim ile ayda 374, yılda 4.500 lira daha az para ödeyecek. Türkiye'de milyonlarca vatandaşı gelir testi eziyetinden kurtaracak değişiklik bütçelere de katkı sağlayacak. 2010'da hayatımıza giren Genel Sağlık Sigortası (GSS) sistemi tüm vatandaşları sigorta şemsiyesi altında toplarken, başta gençler olmak üzere işsizlere de ek bir mali yük getirmişti. Gelir testine giren de girmeyen de borçlu hale gelince hükümet birkaç düzenlemeyle bu borçların bir kısmını sildi, bir kısmını da taksitlere böldü. Bu arada özellikle liseyi bitirip üniversiteyi kazanamayan gençler gelir testine gitmedikleri için binlerce lirayı bulan borçla karşı karşıya kaldı. Yapılan düzenlemeyle lise ve üniversiteyi bitirenlerin 2 yıl GSS priminden muaf tutulmaları sağlandı.
GÜNÜN SÖZÜ
Dağınık masa, dağınık kafaya işaretse, boş masa neye işaret? Albert Einstein
GÜNÜN FOTOSU