Dünkü yazımda referandumdan hayır çıkarsa siyasi partilere etkilerini değerlendirmiştim. Bugün ise, referandumdan evet çıkarsa olabilecek siyasi tabloyla ilgili öngörülerimi siz sevgili okuyucularımla paylaşacağım. Referandumdan çıkacak sonucun siyasi partilerimizin üzerinde etkileri birbirinden çok farklı olacaktır. Evet çıkması halinde AK Parti ile MHP çok olumlu etkiler alırken, CHP’nin olumsuz anlamda etkilenecek parti olması kaçınılmazdır. Tersi olur da referandumdan hayır sonucu çıkar ise bu kez bundan CHP olumlu, AK Parti ile MHP ise olumsuz etkilenir. Bu etki dereceleri de siyasi partiler için birer büyük deprem gibi olursa da şaşırmamak gerekir.
AK PARTİ’NİN EVET HALİ
Referandumdan evet çıkması halinde AK Parti 7 Haziran seçimlerinde kaybedip de 1 Kasım seçimleriyle yeniden elde ettiği kendine güven anlayışını perçinlemiş olur. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan en kısa sürede partisinin başına geçer. İkinci olarak Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte bir erken seçim gündeme gelir ve yeni sistem 2019’u beklemeden fiiliyata geçmiş olur.
CHP’DE DURUM
Diyelim ki referandum sonucundan evet çıktı. CHP konuya “var olma yok olma” meselesi olarak bakacak olursa referandumdan evet sonucunun çıkması halinde büyük bir deprem geçirir ve ne yapacağını şaşıran parti konumuna gelebilir. Politik açmaza girer, yeni durumla ilgili politika üretmekte zorlanır. Bu partinin Genel Başkanı dahil üst yönetimi büyük ölçüde değişmek zorunda kalır.
KİLİT PARTİ MHP’DE NE OLUR?
MHP’nin ise yıldızı yükselir. Türkiye’nin bundan sonraki sürecinde hem devletin içinde kendine alan açma imkanı oluşur, hem de Bahçeli ve kurmayları parti tabanı ile yeniden güçlü biçimde buluşarak güven ilişkisini arttırır. Bir de MHP’nin, laik kesimin umudu haline gelme ihtimali çoğalır. Referandum sonucunun evet çıkması halinde MHP laik kesimler için umut olur mu? Kimsenin kafasını karıştırmak istemem, kimseye bir telkinde bulunmam ama MHP’nin evet sonucu çıkması halinde genel anlamda laiklerin bir güvencesi olacağının işaretlerini sokakta görmeye başlanacağını tahmin ederim. Nasıl mı? Atatürkçüler, Cumhuriyetçiler, ulusalcılar, bazı sosyal demokrat çevreler arasında hatta kendilerine “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyebilen bir kesimde bakıyorum MHP en büyük güvence haline gelmeye başladı. Şöyle diyorlar “Sonuna kadar mücadele edip hayır çıkmasını sağlamalıyız. Sonuç kesinlikle hayır olacaktır. Ama küçük ihtimal olarak da olsa eğer evet çıkarsa bu dünyanın sonu olmamalı. MHP’nin milliyetçi, cumhuriyete bağlı, laik duruşuna son derece güveniyoruz. MHP’nin bu yapısı AK Parti’nin yapacağı başka hesapları bozmaya yetecektir. MHP’nin varlığı ve iktidarla ilişkileri Cumhuriyet’in kazanımlarının elden gitmemesi adına büyük güvencedir. O nedenle o aşamada MHP’ye sahip çıkmak gerekecektir.”
Ne yaptınız Ebru Hanım demeyin. Bugünden değerlendirme yapmıyorum, eğer ki evet çıkarsa neler olabilir değerlendirmesi benimkisi… Çünkü evet durumunda Ak Parti dışında kalanların hepsinin laikliği, cumhuriyete ve demokrasiyi sahip çıkmasını umut ettiği siyasi kanal olarak sadece MHP kalır. Bu öngörüyü ‘yabana atılacak bir görüş’ olarak görmüyorum. İnsanlar açmazda, çıkmazda kaldıklarında kendilerine en yakın yere tutunurlar. Sonuçta MHP referandum öncesinde olduğu gibi hem referandum sırasında, hem de evet sonucu çıktığı taktirde kilit parti olmayı sürdürecek parti konumundadır.
UNUTMA
Kalp krizi artık iş kazası sayılıyor
Yargıtay tarafından alınan emsal kararla kalp krizi artık iş kazası sayılacak. İzmir'deki bir kardiyoloji merkezinin Halkla İlişkiler Müdürü Cansu Baştak, kalp krizinin Yargıtay tarafından alınan emsal kararla artık iş kazası sayıldığını, bu konuya ilişkin en büyük görevin işverenlere düştüğünü dile getirdi. Konak Kardiyoloji Tıp Merkezi Halkla İlişkiler Müdürü Cansu Baştak, iş yerinde geçirilen kalp krizi sonucu ölümün iş kazası olup olmadığı ile ilgili tartışmaya Yargıtay’ın son noktayı koyduğunu söyledi. Baştak, “Ankara’da bir iş yerinde sigortalı işçi olarak çalışan Y.Ş. atölyede çalışırken bayılarak yere düştü. Kalp krizi geçirdiği anlaşılan işçi, ambulansla hastaneye kaldırılırken yolda hayatını kaybetti. Yargıtay Genel Kurulu olayı iş kazası olarak değerlendirirken olayın 506 sayılı yasanın 11. maddesinde (5510 sayılı yasada) işveren tarafından yürütülmekte olan iş dolayısıyla meydana gelme hallerine uygun olması ve kanunda belirtilen haller dışında başkaca bir şartın ve kısıtlamanın getirilemeyeceğinden hüküm verilmiştir” diye konuştu. Yargıtay’ın kalp krizinin iş kazası sayılmasına ilişkin aldığı emsal kararda işverenin iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerinin büyük önem taşıdığını söyleyen Baştak, “Kusur oranı belirlenirken SGK işverenin iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine bakar. Bu konuda işverenler aldıkları ve almadıkları tedbirlerden sorumludur. İşverenin gerekli kalp ve sağlık muayenelerini yaptırmış olması halinde işveren kusurlu olmayacaktır. İşverenin kusurlu bulunması halinde hem işveren tazminat ödeyebilir hem de SGK geride kalanlara ödediği aylıkların bir kısmını işverenin kusuru oranında işverenden geri isteyebilir. Bu durumda en büyük sorumluluk işverene düşmektedir. Çalışanlarının sağlık kontrollerini belirle aralıklarla mutlaka yaptırmalı, hem çalışanını hem de kendilerini güvence altına almalılardır" dedi.
GÜNÜN SÖZÜ
Yaşamın gayesi; hoşa gitmeyen şeylerden kaçmak değil, hoşa gitmeyen şeyleri yenmektir. Forester
GÜNÜN FOTOSU
#simdiantalyazamanı