Şaka gibi 1 Kasım'da yeniden seçime giriyoruz. Bu durum demokrasiye inanmaktan öte benim istediğim şekilde olana kadar sandığa gideceğiz zorlamasından öte değildir. Oysa ki; 7 Haziran Genel Seçimleri'nden sonra siyasetçilerin hepsi 'sandıktan çıkana saygı duyacağız' cümlesini kurdu. Kurdu kurmasına da kim saygı duydu, sandıktan çıkan sonuca?
Bu kadar istendiğinde sonuç değişir mi? Bugün bunu söylemek çok erken ama bu kadar sözün üzerine anlatılacak tek hikaye var:
Genç bir adam Sokrates'in yanına giderek; "Ben bilge kişi olmak istiyorum. Ne yapmalıyım?" diye sormuş.
Sokrates, gayet sakin bir şekilde: "Gel benimle!" diyerek genci bir gölün karşısına getirmiş...
Aniden gencin kafasını sıkıca tutup suya sokmuş ve çırpınana kadar gencin kafasını bırakmamış...
Genç adam kendine geldiğinde dehşetle Sokrates'e bakıyormuş...
Sokrates gence sormuş, Suyun altındayken en çok istediğin şey neydi?"
Genç: "Tabiki nefes almak!!!" demiş.
Sokrates'in cevabı şöyle olmuş: "Bilgeliği, başın suyun altındayken nefes almayı istediğin kadar istersen elde edebilirsin..."
Bu hikayem siyasetçilere değil!..
Oy kullanma hakkı olan tüm seçmene...
Beklediğin sonucu elde etmek, şansa, tesadüfe inanmaktan öte gerçekten istemekle mümkündür. İsteyin ve sandığa gidin!
Gerçek ders 1 Kasım sonuçlarından çıkacaktır...