TURİZM KONGRELERİ ÖNEMLİ
Her yıl düzenlenen bir Resort Turizm Kongresi var. Geçtiğimiz yıl da 5’incisi düzenlendi. Bu kongre sonucunda Antalya ve turizm ne kazanıyor?
Türkiye ne kazanıyor diye bakmak lazım. Oraya sektörün geleceği ile ilgili karar verici insanlar geliyor. Biz konuşmacıları ve kongrenin genel anlamdaki içeriğini oluşturmaya çalışırken birkaç noktaya dikkat ediyoruz. Anahtar, mesaj verici konuşmacı geliyor. Geçmiş yıllarda da önemli insanlar geldi. 2015 yılında da Sören Hartman vardı. Sören, sektörün içindeki en önemli aktörlerden biridir. Turizm sektörünün özellikle büyük gruplar açısından bakıldığında Almanya’daki 2. büyük tur operatörü Der Touristik’in CEO’su konumunda. Dolayısıyla sektörün genel gidişatıyla alakalı bu sene de biraz kritik olduğu için böyle direk sektörün içinden birini istemiştik konuşmacı olarak. İnsanların beklentilerine cevap verebilsin, yön verebilsin, insanlarda kendilerini bir şekilde konumlandırsın, planlasınlar diye.
EN ÖNEMLİ KALKINMA ARACI TURİZM
Türkiye geneline baktığımızda Antalya ve özelikle Ege Bölgesini turizm açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben şöyle bakıyorum; Türkiye’nin elindeki en önemli kalkınma araçlarından biri turizm. Toplumu hızlı bir şekilde refaha kavuşturacak, aynı zamanda da toplumun genel yaşam standardını değiştirecek bir sektör. Türkiye’nin zenginliklerini saymakla bitiremezseniz. Tekrar olacak ama sizin farklılıklarınızın her biri birer ürün haline gelebilir. Farklılıklardan kasıt şudur: Tarihi güzelliğiniz, kültürel değerleriniz, coğrafyanız, yaşam stiliniz bunların her biri diğer toplumlardan farklıysa bunlar birer çekim noktası haline gelir. Siz de bunu ambalajlayıp güzel bir ürün haline getirirseniz, bu insanları buraya getirmek için bir neden haline dönüşür. Bunun sonucunda oluşan ekonomik faaliyet de bir turizm hareketi yaratır. Onun için de her şeyi bir parça olmak gerekir. Antalya’nın güzellikleri farklı Ege’ninkiler farklıdır. Bunların her biri farklı bir ürün haline gelebilir ve birbirini tamamlayabilir. Yani Antalya ölçeğinde bakıldığında Antalya’nın Kemer’i ile Alanya’sı birbirinden farklıdır. Sahip oldukları güzellikler, imkânlar her açıdan farklı ama sonuçta Antalya bir bütündür. Bu değerlerin hepsi birbirini tamamladığından Antalya ürünü ortaya çıkar. Ama bölgeden çıkıp Türkiye ölçeğine bakarsan Ege, Akdeniz, Marmara, Karadeniz, İç Anadolu birlikte Türkiye bir bütündür aslında. Bunu böyle görmek lazım. Bölgeler birbiriyle yarışmaz tam tersi birbirini tamamlar.
İÇ PAZAR TRAFİĞİ ANTALYA’YA DÖNÜK
Tanıtım konusunda ne düşünüyorsunuz?
Şimdi kitlesel, organize hareketlere bakıldığında Antalya hem iç pazarda, hem dünya ölçeğinde çok önemli paylar alıyor. Daha önce söylediğimiz gibi paket turda Türkiye, İspanya ile yarışır. 1 ya da 2. sıradadır. Aynı şekilde Antalya, Avrupa ölçeğinde Mallorca ile birlikte en çok organize turların gerçekleştirildiği bölgedir aslında ve Mallorca’nın önünde birinci sıradadır. Aynı şey iç pazar için de geçerlidir. Bunu tur operatörleriyle konuştuğunuz zaman yurt içinde faaliyet gösteren tüm operatörler benim bu söylediklerimi doğrulayacaklar. En çok iç pazar trafiği Antalya’ya dönüktür. Toplamda bakıldığında rakamlara girdiğimizde bunları doğrulayacak net istatistikler yok maalesef. Türkiye’nin böyle bir takip sistemi yok aslında. Ar-ge birimi oluşmadığı için bunları net bir şekilde kamuoyuyla paylaşamıyoruz.
TÜRK TURİZMİ AFET YAŞIYOR
Acil eylem paketi açıklandı. Ortada bir kriz var ama herkesin çok farklı görüşü var, çok farklı sesler var. Özellikle Antalya adına tek bir ses olma şansımız yok mu?
Herkesin kendine göre farklı bir doğrusu olabilir. Biz paketi çok beğendik diye bir şey söylemedik. Ama şöyle bir şey söyledik; böyle de olması lazım. Sonuçta ortada bir sıkıntı var ve şu anda Türk turizmi bir afet ortamı yaşıyor bunu da biliyoruz. Biz bunu tüm yetkili mercilerin tamamına en etkili şekilde aktardık. Milletvekillerinden tutun, siyasi iktidarın temsilcisi olan bakanlarımıza, turizm bakanımıza, hepsine bu konu aktarıldı. Bunun sonucunda da böyle bir paket çıktı ortaya. Burada bizim yaklaşımımız şu; siyasi iktidarla birlikte çözümler üretmek ve bulmak zorundayız. Çünkü biz nihayetinde bir sivil toplum örgütüyüz, arkamızda inanılmaz bir kitleyi temsil ediyoruz. Bizi örnek alırsanız, biz Türkiye Otelciler Federasyonu olarak 2500 üye oteli olan, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan belgeli 14 bölgede örgütlenmiş derneği olan bir yapıyız. Çok fazla insanın çalıştığı, emekçinin bir anlamda sesi olan bir sektörüz. Biz bu sıkıntıları siyasi iktidara aktardıktan sonra siyasi iktidarın duyarsız kalmayıp, eksik de olsa bir çözüm paketiyle kamuoyuna çıkmasını olumlu buluyoruz. Buna sektöre verilen değerin bir göstergesi dedik. Anlatırken de böyle anlattık. Bu paketle siyasi iktidarın bakış açısı, sektöre yaklaşımı, yakınlık göstermesini çok olumlu buluyoruz. Bundan dolayı da kendilerine teşekkür ediyoruz. Ama bu paket bizim istediğimiz her şeyi içermiyor, içinde eksiklikleri olan ve zaman içinde bu eksiklerin giderilmesi gereken bir paket. Bir tarafta sıfır var bir taraf da bir var. Bir, sıfırdan her zaman için iyidir. Öyle bakmak lazım. Ama biz beş talep ediyorduk bir aldık. Eksik olan her şeyin ekleneceğini, yeni katkıların yapılacağını önümüzdeki süreç içinde mesajla aldık. Bu noktada bir sıkıntı görmüyoruz. Pakette yapılması gerekenler, eklenmesi gerekenler hakkında bütün eleştirilerimizi tek tek yaptık.
YENİDEN YAPILANMAYA İHTİYAÇ VAR
Dışarıdan bakıldığında turizm sektörü nasıl görünüyor?
Maalesef sektörün dışarıya verdiği fotoğrafta bir sıkıntı var. Aslında bu sektör anlamında bakıldığında yapısal sıkıntıdır. Örgütlenme anlamında bir sıkıntı var. Sektörün farklı bileşenleri, farklı ayakları var. Yeni bir örgütlenmeye ihtiyaç var turizm sektöründe. Bu yapıldığı takdirde sektör kendi içinde kendini yaratmaya başlar. Kendi yarattığı kaynakla da lobicilikten tutun aklınıza gelebilecek birçok şeyi sektör kendi yapar hale gelir. Kendi ayakları üzerinde daha fazla durmaya başlar. Bu ölçekte, bu büyüklükte turizm sektörünün toplam yatırım stoku 80 milyar dolar üzerindedir. Türkiye’nin en önemli değerlerinden biridir. Bu ülke ekonomisine en büyük katkı yapan alan. Türkiye 150 milyar dolarlık ihracat yapar. Bunun büyük bir bölümü ithal ikamedir. Yüzde 70’e varan oranda ithalata karşın siz 150 milyarlık şey yaparsınız. Turizm sektörü tek başına 30 milyar doların üzerinde gelir sağlar. Ki bunun nerdeyse ithalat oranı sıfırdır. Yüzde beşler, üçler mertebesindedir. Sizin elinizde böyle bir değer varsa bunu korumak lazım. Gelişmesi için de her türlü yasal alt yapıyı oluşturmak gerekiyor. Bu sektör 30 yılı geçen süre içerisinde de bu konumu kazanmıştır. Dolayısıyla bu anlamda bir örgütlenme sağlanırsa tek seslilik de sağlanmaya başlar. Sektör kendisiyle ilgili, geleceğiyle ilgili kamu ile beraber çok daha uyumlu ve eş güdümlü çalışarak daha iyi noktalara gider diye düşünüyoruz. Bu bizim en büyük arzumuz. Bunun için de bu işi yapan arkadaşlarıma bir çağrı olarak söylüyorum; egolarını bir kenara koymaları lazım. Çünkü biz kamu yararına bir iş yapıyoruz. Burada ego olmaz, olamamalı.
ANTALYA’NIN EKSİĞİ CAZİBE CADDESİ OLMAMASI
Yerel halkın en büyük problemi turistin çarşıya inmemesi. Antalyalı bir otel sahibi biri olarak esnafla turistin kaynaşması ve kent bilincinin oluşması açısından ne yapılabilir?
Bu yıllardır devam eden bir sorun. Bir neden sonuç ilişkisi. İnsanlar niye şehre inmiyorlar? Bir nedeni var aslında. Bu çok dillendiriliyor, gündeme taşınan bir konu. Elimizde bir veri olmadığı için çok net konuşamıyorum. Bir ar-ge birimimiz olsaydı bu söylediklerimiz çok net bir şekilde doğrulanırdı. Antalya’yı ziyaret eden son yıllarda yaklaşık 10 milyonun üzerinde bir ziyaretçi kitlesi var. Bunların içinde yaklaşık olarak bir istatistik yapıldığında insanların ortalama 7-8 gün ülkelere göre değişen bir kalış süreleri var. Bu süre içinde ortalama 3’ün üzerinde dışarı çıkışları var. Bakıldığında çok kötü rakamlar değil bunlar. Ama şehirden kastımız ne acaba? Antalya merkezinden mi bahsediyoruz yoksa Antalya ilinin tümüne mi bakıyoruz? Tümüne bakıyorsak aslında sıkıntı yok bana kalırsa ama merkeze bakıyorsak sıkıntılı olabilir. Çünkü Antalya ve çevre arasındaki ulaşımdan tutun birçok noktaya baktığımızda eksiklikler var. Bireysel seyahatlerde ciddi bir artış var. Ama Antalya hali hazırda organize turların yapıldığı kentlerden bir tanesi. O zaman bundan sonraki hareketlerinde bu şekilde gitmesini beklemek daha doğru oluyor. İnsan hareketleri de organize olacak. Bunu değiştirebilmenin yegâne yolu sizin bu kentin tümünü bireysel olarak seyahat edebilecekleri bir düzenlemeye kavuşturmanız lazım. Yani bundan kasıt nedir? İnsanlar sizin toplu taşıma araçlarınızı kullanabilmeli. Yön levhalarınızdan tutun, kaldırımlarınıza vs. cazibeye gelmeden önce bunları bir düzenlemeniz lazım. Kendi standartlarında rahat rahat araba kullanabilmeli. Bunların hepsini sağlıyor olmanız lazım. Kenti bu standartlara ulaştırdığınızda zaten olay kendi kendine çözülür. Tabi onun dışında insanların gelmesi için cazip şeyler hazırlamanız gerekiyor. Bu Expo ile kent merkezi arasında yapılacak olan tramvay taşımacılığını çok olumlu buluyorum. Sistemi çok süper bir şey olacak. Daha önce bahsettiğim bireysel seyahatlere çok önemli katkı sağlayacak. Burada başka bir şey daha var. Esnafımızın mutlaka kendisini yetiştirmesi lazım. Sizin güvenli bir alışveriş ortamı sağlamanız lazım. Mesela taklit ürün olmamalı. Öyleyse bile bu belirtilmeli. Bu kentin en önemli eksikliklerinden biri caddesinin olmaması. Belirli bir merkez yok. Cazibe merkezi olacaksa bu şehir bunu yapmak lazım.
KENDİLERİNİ GÜVENSİZ HİSSEDELER
Ne oldu da 12 milyon turist buraya gelirken istatistik olarak bu durum eksilere düşmeye başladı? Pazarlamadan kaynaklanan bir sebep mi bu?
Bizim müşteriyi hapsetmek gibi bir durumumuz olamaz. Özellikle 15 yıllık bir süreç içine bakıldığında Antalya’nın konaklama türünde konsepti belli, her şey dahil sistem. Otellerin aslında turist dışarı çıkmasın diye bir amacı yok. Müşterinin dışarı çıkmamasına nedenler oluştu. O insanların alıştığı standartları o insanlara sağlamak lazım ki o insanlar cezbedici bulsun ve dışarı çıksınlar. Antalya’nın bu anlamda eksiklikleri var. Yani standart eksikliği. Bu ülkeye gelen insanlar farklı standartlardan gelen insanlar. Bu ülkede kendilerini güvende hissetmeleri için kendi standartlarına yakın ya da yaklaşık bir düzeni görmek isterler. Bunu sağlamazsanız kendilerini güvensiz hissederler.
30 YILLIK TURİZM YASASI
Bizim bir turizm kanunumuz olması gerekmiyor mu?
Yatırımcı dünyanın her yerinde yatırımcıdır. Ama işletmecilik farklıdır. Her yatırımcı işletmeci olmak zorunda değil. Bunu yapmak için nitelikli olmak gerekiyor. Bizim söylemeye çalıştığımız yasal düzenlemeler budur aslında. Bunların hepsini derleyecek bir yasa var aslında, bir teşvik yasası. 1982 yılında çıkmış arada bir tadilat görmüş ama aradan 30 yıl geçmiş. Türkiye artık kabuğuna sığmayacak bir konuma geldi bu yüzden bu yasayı tekrardan ele almak gerekir.
KRİZDEN PAKET TURUYLA ÇIKARIZ
Herkes ‘turist gelmezse ne yaparız ‘diyor ama ‘turistleri nasıl getirebiliriz ‘demiyor. Turisti nasıl getirebiliriz?
Türkiye’yi bugün paket tura bağımlı diye çok eleştiriyoruz ama Türkiye’nin bu krizden çıkmasındaki en önemli etkenlerden biri de bu paket turlardır. Bizimle iş yapan büyük tur operatörleri yine bizimle iş yapmaya devam etmek isteyecekler. Bu bizim avantajımız. Biz krizden bu sayede çıkacağız. 2016’da ne olacağını kimse bilmiyor, çok belirsiz bir ortam. Bu kriz sadece bu seneyle sınırlı kalmayabilir. Diğer senelere de sıçrayabilir. Biz sanki hiç Rus gelmeyecekmiş gibi hareket etmek zorundayız. Planlarımızı ona göre yapmak zorundayız. Olgunlaştırdığımız bütün pazarları büyütme adına bir şey yapılmalı. Bugüne kadar kullanmadığımız alanları da kullanmamız lazım. Rusya ile kimse öngörüde bulunamaz. Bu kadar baskının, zorlamanın olduğu bir yerde ne kadar kişinin geleceği konusunu tartışmak saf delilik diye düşünüyorum. Onun için oradan kimse gelmeyecek gibi hareket edelim, gelirse bu bizim artımız olsun.
ERKEN REZERVASYONLAR ÇOK OLUMSUZ
Spor turizmi bu sene oldukça yara aldı. Özellikle alt yapılarda çocukların aileleri Türkiye’de savaş var diye yollamadıkları söyleniyor. Bunun için var mı bir çalışma?
Türkiye’nin yurtdışına verdiği fotoğraf ve algıyla alakalı bir durum bu. Sadece spor turizminde bir kayıp yok varsa tüm alanlarda var. Nedeni de belli, terör. Tüm dünyanın sorunu aslında. Şimdiye kadar yabancılara yönelik hiçbir saldırı olmamıştı ama bu sene bunu yaşadık. Ama Paris’te de oldu dünyanın başka yerinde de. Tüm uluslararası basının bunu görmesi lazım; burada olanlar başka yerlerde de oluyor. Ama bizim bulunduğumuz coğrafya avantajların yanında dezavantajları da veriyor. 2016’da ne kadarını geri döndürebileceğiz buna bakacağız. Önümüzde birkaç aylık süreç var, erken rezervasyonlar çok olumsuz gidiyor. Spor turizmi ile ilgili bu süreç çok önemliydi. Orada bir kayıp yaşadık. Ciddi bir altyapı var Antalya’da. Antalya sadece takımların antrenman yeri olarak değil aynı zamanda konaklama altyapısı var. Bir sürü spor, atletizm dalı var. Bunlara göre gerekli tesisler kurulup insanlar buraya çekilmeli. Bunların hepsi düzgünce yapıldığı zaman gerekli spor organizasyonları da bu arada yapılabilir.
FİKİR VAR UYLGULAMA YOK
Ticaret Odası ‘her otele bir köy’ diye bir çalışma başlattı. Ne düşünüyorsunuz bu projeyle ilgili?
Yeterli kamuoyu tanıtımı yapılamadı. Yoksa oteller böyle bir şeye duyarsız kalmaz. Elimizden ne geliyorsa onu yapmaya çalışırız. Fikirlerin uygulanabilir olması lazım. Ticaret Odası bu fikri attı, gayet güzel şimdi Expo ile ilgili de güzel fikirleri var. Tamam, Madonna gelsin. İlk katkıyı da ben yaparım, kampanya başlatır, herkesi de teşvik ederim. Hadi arkadaşlar üç-beş bir şeyler atın derim. Diğer olay da böyle aslında. EXPO ile iki tane toplantıya katıldım. Tur operatörlerinin durumuyla ilgili. Onun dışında bir proje var mı bilmiyorum. Bir konaklamacı olarak EXPO’dan beklentimiz sıfır. Çünkü burada hazır potansiyel var, hazır turist var. Aynı şeyi Formula için dedik. Burası en uygun yer dedik, gittiler İstanbul’da yapıldı. Ne oldu? Kapandı.
Yorumlar
Kalan Karakter: