Salı Sohbetlerinin konuğu olan CHP İl Başkanı Semih Esen, gündemdeki konuları değerlendirdi. Siyasetle paylaşıp, aile yaşamına kadar merak edilen tüm soruları yanıtlayan İl Başkanı Esen, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
PARTİ İÇİ MESELEMİZ
Meclis üyelerinin disiplin kuruluna sevki ile ilgili konuşmama kararı aldınız ancak istenilmeyen diyaloglar yaşandı. Bu süreç nasıl gelişti?O konu ile ilgili grup kararına aykırı davranmak nedeniyle disipline sevk edilen iki arkadaşımız oldu. Yönetim kurulu kararını verdi. Şu an Yüksek Disiplin Kurulu’nun kararını bekliyoruz. Onun dışında konuşacak herhangi bir şey yok. Bu konularla ilgili konuşacak hiçbir şey yok. Sosyal medyada ya da başka yerde konuşulacak bir konu değil. Bu partinin iç işleyişi ile ilgili bir şeydir.
CHP son dönemlerde neden bu kadar çok meclis üyeleri ile ilgili neden sıkıntılar yaşıyor?Bununla ilgili tespitleri yapıyoruz.
AKP REFLEKSİ
Son basın toplantınızda ASAT’ta yolsuzluk olduğu iddialarınız oldu. Ayrı Önder Önen ile ilgili söylediklerinize cevap geldi. Bununla ilgili ne diyeceksiniz?Karşı taraftaki söyleyeceklerini tam söylemedi. Cevap vermedi. Bu iddiaların ne olduğuna dair bir cevap duyamadık. Sadece genel, klasik AKP taktiğiyle saldırı tarzında bir refleks gösterdiler. Söylenenlerin içeriğine baktığınız zaman cevap değildi onlar. Ben siyasi bir eleştiri yaptım. Toplumsal menfaati ilgilendiren bir konuyla ilgili bir şaibeyi dillendirdim. Bu durumda yapılacak olan şey CHP Antalya İl Başkanı bana basın yoluyla hakaret etti demek değil. Bu bir cevap değil.
LARA KENT PARKI İÇİN DESTEK VERMEYİZ
Lara Kent Parkı ile ilgili yargı kararları çıktı. Büyükşehir Beelediye Başkanı Menderes Türel’e burayı sen al, bir proje yarışması yapalım. Antalya’ya kazandıralım hep beraber denildi. Siz CHP İl Başkanı olarak, Antalya’nın değeri olan bir Lara Kent Parkı’nı Büyükşehir Belediyesi alsın ister misiniz? Destekler misiniz?Biz Büyükşehir Belediyesi’nin halkın kullanımına müsait, halkın maksimum istifade edebileceği proje geliştireceğine ve bu işten rant çıkarmayacağına dair bir güven içerisinde değiliz. Dolayısıyla eğer herhangi bir bölgedeki tasarruf yetkisi Büyükşehir Belediyesi’ne verilirse hem halk, hem de biz buradan bir rant çıkarılmaz, burada yapılacak şeyler halkın menfaatine yapılacak diye bir duygu içerisinde değiliz. Dolayısıyla dediğinizi desteklemiyorum ben.
14 YILLIK SİYASET
AKP soruyoruz, 19 Mayıs yürüyüşüne katılacak mısınız diye? CHP samimi değil yanıtını alıyoruz. Size soruyoruz rant için yapılıyor diyorsunuz. Orta bir değerde buluşma mümkün değil mi?
Ne kadar siyasi görüşlerimiz farklı olursa olsun bir noktada, bazı kavramlarda, bazı olaylarda ortaklaşabilme geleneği, özellikle son yıllarda ve öncesinde de 14 yıldır AKP’nin Türkiye’ye yerleştirdiği siyaset anlayışıyla kayboldu. Bizim CHP Genel Başkanımıza mermi fırlatılıyor. Bunun her halde anlamını hepimiz biliyoruz. Bu bir ölüm tehdididir. Devlet protokolünde yeri olan bir kişi, bir devlet adamı. CHP gibi partinin genel başkanına ve her şeyden önce bir insan. Alenen devletin A protokolünün önünde ölüm tehdidi yapılıyor. Bu konuyla ilgili hiçbir AKP’li siyasiden bir kınama duyamıyoruz. Bizim Lara Kent Parkı ile ilgili ya da Büyükşehir Belediyesi’nin yapacağı bir takım işlerle ilgili atacağımız adımlar eğer bunu sağlayacaksa, biz o adımı atarız. Ama öncelikle bizim genel başkanıma yapılan ölüm tehdidi ile ilgili bir şey duymak istiyoruz. Bizim genel başkanımız ölümle tehdit edilirken hiç umursamaz bir şekilde hatta mutlu bir şekilde tebessüm eden insanlarla nasıl ortaklaşacaksınız? Bu adımın gelmesini beklemeyelim mi? Genel başkanınızı ölümle tehdit ettiler, yanlış yaptılar bunların cezalandırılması lazım. Bu davranışı biz de desteklemiyoruz, kınıyoruz bunu demesi lazım değil mi insanların? Biz bunları atlayıp önce Menderes Türel’e mi zeytin dalı uzattığımıza ülke huzura kavuşacak? Eğer öyleyse uzatıyorum ben zeytin dalını.
HALKIN MENFAATİNE ENFEL OLMAYIZ
Ben yerel anlamda sordum. AKP ve CHP’nin yerel bazda, ortak noktada buluştuğu tek bir yer vardır. Kırcami’de buluştular mesela.Artık kaçınılmaz bir şey. Oradaki insanların mülkiyetlerini, çocuklarını, geleceklerini ilgilendiren bir durum. Orada ne yapacaktı? Çatışacak mıydı? Ortaklaşılması lazım bazı konularda. Sizin dediğiniz bu Lara Kent Park’ın hakkı Büyükşehir’e verilsin. Büyükşehir’de bir proje yarışması düzenlesin. Ondan sonra o yarışmada halkın yararına olan proje hangisiyse Büyükşehir onu uygulasın. Sonra bize dönüyorsunuz. Diyorsunuz ki sizde bu gergin ortamı dindirmek, zeytin dalı uzatmak adına bunlara destek olun. Bir kere Menderes Türel sen al diye bir şey yok. Menderes Türel bir kurumu temsil eder. Bugün var, yarın yok. Zaten yaklaşım tarzı o. Artık farkında olmadan bizlerinde diline yerleşti o. Menderes Türel dediğimiz kişi bir fanidir. Semih Esen dediğimiz kişi bir fanidir. Ama Büyükşehir Belediye Başkanlı ve Antalya İl Başkanlığı kalıcıdır bunlar. Kurumlarla, kavramlarla, ilkelerle ilerlemeli. Dolayısıyla halkın menfaatine bir şey ortaya çıkarsa biz ona engel olmayız.
ÇOK SESLİLİK OLMALI
CHP’de parti içinde çok sert bir dil kullanılmaya başlandı. Bunun Disiplin Kurulu da çok fazla aktif olarak işlemeye başladı. Bu daha çok sağ ve muhafazakar partilerde görmeye alışık olduğumuz bir şey. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Ben öncelikle parti içi demokrasiyi, daha doğrusu ülkede genel anlamda demokrasiyi özümsemiş, en iyi anlayan partinin biz olduğunu tekrara söyleyerek buna cevap verebilirim. Parti içi demokrasi yönü ile baktığınızda, Türkiye’de siyasi partiler içerisinde en demokratik işleyişe sahip, ifade özgürlüğünün en geniş olduğu parti biziz. Bunu hiç kimse inkar edemez. Aday belirleme süreçlerinden, politika belirleme süreçlerine kadar çok seslilik esastır bizde. Hatta bir önceki seçimlerde adaylarımızın neredeyse tamamını üyelerimiz belirlerdi. Şimdi bu bize lazım şeylerdir. Partide parti içi demokrasinin olması lazım. Çok sesliliğin olması, insanların kendini ifade edebilmesi lazım. Bu bir haktır. Tüm diğer haklar gibi sınırı vardır. Klasik bir söylemdir sizin hak ve özgürlükleriniz benim hak ve özgürlüklerimin başladığı noktada biter. Dolaysıyla demin saydığım parti içi demokrasi ve çok seslilik, parti içinde ifade özgürlüğü gibi hakların sınırı da toplumsal ve partisel menfaatlerin başladığı noktada biter. Eğer bu özgürlüğü hem toplumsal hem de parti menfaatlerini zarar sokacak düzeyde zorlayan kişiler olursa, onun karşısında yapılacak şey de parti hukuku çerçevesinde disiplini işlemektir. Tamamen objektif ve adil bir şekilde bu anlayışın yerleşmesidir son dönemde olanlar.
BİR SEÇİM BİTTİĞİNDE ÖTEKİ SEÇİMİN STARTI VERİLİR
Son zamanlarda gerek parti içinde, gerekse diğer partilerdeki gelişmeler Antalya’da erken 2019 yerel seçimlerin startı verilmiş gibi bir izlenim doğdu. Antalya’da seçim startını verdiniz mi?Bir seçim bittiğinde öteki seçimin startı verilir. 30 Mart 2014 günü zaten 2019 seçilerinin startı tüm partiler için verilmiştir. Bu hem siyasi çalışmaların yapılması hem bizim ne olduğumuz, ne yapacağımızın anlatılması,hem de şu an görevde olanların halkın zararına yaptıklarını halka durulması anlamında yapılır. Bir siyasi partide siyaset yapan siyasetçilerde hepsinin bir hedefi vardır. Ana hedefte şudur, doğrularını, hizmet anlayışını daha güçlü kalelerde ifade edebilmek ve daha geniş kitlelere hitap edebilmektir. Bu bir amaçtır, tüm siyasetçilerin amacı budur. Hiçbir siyasetçi ben şu çember içerisinde görev yapıyorum, benim ideallerim şunlar bunun ötesinde daha geniş bir hedef taşımıyorum dememeli. Bence tüm siyasetçiler başbakan olmak istemelidir. Çünkü doğrularını, hizmet anlayışlarını daha geniş kitlelere götürebilme amacı ve arzusu içinde olmalıdır. Dolayısıyla hem CHP’de, hem de diğer partilerde siyaset yapan tüm siyasetçiler bu çerçevede hizmetlerini ve doğrularını daha güçlü kalelerden ifade etmek isteyecekler. Bu yönüyle hem CHP’de hem de diğer partilerde birçok insan bu duyguyla çeşitli makamları gönlünden geçiriyordur. Bu adayın belirlenmesi süreci noktasına gelindiğinde çok daha farklı kriterler ortaya çıkar. Bir kere yetkinlik, tanınırlık, desteklenme, uygun olma gibi faktörler devreye girer. Hem parti kamuoyu hem de partinin yönetimi bu adayı değerlendirirler. O yönüyle bu sürecin işlemesi çok uzun sürmez. Dolayısıyla çok uzun sürmeyecek bu süreci de seçimden yıllar önce başlatmanın da kimseye faydası yoktur. Dolayısıyla bizim henüz CHP olarak büyükşehir adayımız kim olacak çalışmamız başlamış değildir. Şu an da 5 belediye başkanımız, 5 milletvekilimiz, 19 ilçe başkanımız ve ben sadece aldığımız görevlerini gereğini hakkıyla yerine getirme duygusu içerisindeyiz.
CHP’NİN GERÇEK ÜYLERİ VARDIR!..
CHP üye çalışmasıyla ilgili olarak hangi durumda? AKP’de üye çalışması yapıyor, hedef belirledi.Biz sağlıklı bir şekilde yapıyoruz bunu. Belediyede işe girmek için 5 üye getir, iş senin diyerek çalışmıyoruz. Merkez ilçelerde tamamlanma aşamasında. Köylerde kişilerin iletişim bilgilerinde değişiklik varsa temin etme, vatandaşa direkt gidip bilgileriniz değişmiş şeklinde çalışmalar devam ediyor. Bu çalışma bittiğinde CHP üyelerinin tamamına anında ulaşabilme, hangisinin hangi alanda katkı sağlayabileceği noktasında tespitlerin doğru yapıldığı aşamasına geleceğiz. CHP gerçek üyelerle bu üye sayısına ulaşmış bir partidir. 40 bin üyenin tamamı bu işe inandığı için gelip kendileri üye olmuştur. Belediyede işe gireceği zaman 5’er 10’ar kişi getirilen sığma üyelerden oluşmamıştır. Bu üye profiline çok güveniyorum. Bir de diyelim ki; Antalya’da 500 bin tane üye var, AKP’ye yürekten inanan. Bunlar inanıyor eee hadi sizde onlara inanın. Adaylarınızı onlara belirletin. Hakim huzurunda seçim yapın, bu güvendiğiniz üyelere. Yapabiliyor musunuz? Neyi soruyorlar o 500 bin kişiye? Sayı olarak bir kalabalık görünmek için kullanmak dışında neyi soruyorlar? Biz üyelerime güveniyoruz. Milletvekillerimizin kimler olacağını da onlara belirletiyoruz. Yeri geliyor partiyi eleştirtiyoruz. Biz üyelerimize değer veriyoruz. Hangi birisi yolda çevirip, başkanım şunu yanlış yapıyorsunuz diyebilir. AKP’de kardeşim sen şunu doğru bunu yanlış yapıyorsun dediğinde başına neler geldiğini takip edin. Ondan sonra CHP ve AKP’nin üyelerine bakış açısını ortaya çıkarabilirsiniz.
SİYASET ORTAKLAŞMADIR
CHP olarak gençliğe önem veriyorsunuz. Son 4 yıldır partide çalışmak isteyen gençlere alan açıyorsunuz. Üye anlamında gençlerin size gelmesinde ziyade siz gençlere gidiyor musunuz?Siyaset ortaklaşmadır. Her şey ortaklaşmadır aslında. Biriyle tanıştığında onunla bir şeyler paylaşabilmek, ortak bir şeyler yapabilmek anlamında ortaklaşmanız lazım. Bizde hemen sorarlar memleket neresi diye. Gençlerle CHP ne anlamda ortaklaşabilir? Gençler her türlü bireysel menfaatten uzak, özgür, yaşanabilir ve çağdaş bir ülke istiyor. Gençliğin şu an ki istediği, çeşitli nedenlerle AKP’ye oy veren kardeşlerimiz dahil hepsinin emin olun isteği budur. Özgür, eğitim de belli bir seviyeye çıkmış, geçim sıkıntısı çekilmeyen, herkesin hayatını rahatça yaşayabildiği çağdaş bir ülke istiyor. Bunu isteyen başka hangi parti var ülkede? Yani o kadar ortak yönümüz var ki gençlerle. Diyebilirsiniz ki bu kadar ortak yöne rağmen bu gençlerin tamamı neden size gelmiyor diye. Bir tek sebebi var. Gençler siyasi adli sicil kaydı tutularak cezalandırıldıkları bir dönemde yaşadıkları için korkuyorlar. Hukuk fakültesinde okuyorsa yarın bir gün benim hakim, savcı olmasını engeller diye korkuyor. İletişim fakültesinde okuyorsa yarın, zaten medyanın tamamı kuşatılmış, gazete veya dergide işe girmeme engel olur bu diye korkuyorlar. Gençlerle korkuda ortaklaşmış bir anlayışta, amaçta özgürlükte, çağdaşlıkta ortaklaşmış bir partinin gençler gözünde aynı olma imkanı var mı? Ama gençler maalesef o faaliyetlerin içerisine bizzat girmekten korkuyorlar. Korkutulmuşlar. Bunun ayıbı da bize ait değil. Ha bizim de belki biraz daha fazla önem verip, belki bir kenarda oturup birileri gelse de beni bu mücadeleye çekse diyen gençler vardır. Onları gidip bulma anlamında daha aktif olmadığımız anlar vardır. Şu dönem Antalya’da bunu yapıyoruz. Emin olun ben İl Başkanlığı binasında otururken hiç tanımadığım bir genç geldiğinde merhaba deyip, onlara zaman ayırıyorum. İnsanlara değer veriyoruz. Biz bu amaçlarla siyaseti yaparken bu mücadeleye yeni gençlerin katılmaması mümkün değil. Bu çalışmaları farklı ortak noktalar yaratarak, birbirimiz yeni şeyler katarak ilerliyoruz. Yeni gelen gençler emin olun biz geliştiriyorlar. Biz bu geçleri alacağız, yetiştireceğiz ve bu davanın neferleri haline getireceğiz diye bir şey yok. Emin olun o0nlar geliyorlar ve başkabakan dahi olsanız sizi eğitiyorlar. Bambaşka duygular, amaçlar öğreniyorsunuz onlardan. Yaşınız ve yaşadıklarınız itibariyle sizin anlayamadığınız birçok şeyi pat diye söylüyorlar. Biz akşamları onlarla sohbet ediyoruz. Önümüzdeki dönemde yepyeni insanlar, yüzler CHP’de çok daha fazlalaşacak ve onlarla daha güçlü olacağız. Sosyal faaliyet dediğimiz, birlikte örgütlenmenin önemli bir parçası. Törensel sevinç gösterileri, mitinler, eylemler bunlar önemlidir. Beraber yürümek, beraber üzülmek çok önemli. Yoldaşlığın ve yoldaşlık bilincinin oluşması için önemli şeylerdir bunlar. Dolayısıyla beraber piknikte yapacağız, yürüyüşte yapacağız. Beraber oturup ağlayabileceğiz de.
HAYAT HERŞEYİN TERSİNİ GÖRECEK KADAR UZUNDUR
Son dönemde gerek CHP Genel Başkanı, gerekse sizin üslubunuz serleşti. CHP’de üslup değişiyor mu?CHP’de üslup artık karşı taraf ne kadar ülkeye saldırıyorsa, aynı şekilde ülkeyi savunma şeklindedir. Ne vatandaşın menfaatini, ne de ülkeyi o kural tanımaz saldırılar karşısında, kurallar içerisinde sakin siyaset yapan tarzın başarabilme şansı yok. Vatandaşa, ülke menfaatine, bize nasıl yaklaşıyorlarsa bizden de karşılığı görecekler. Bir gün gelip, çil yavrusu gibi dağılacaklar. Bütün bu duble yol yapıldı diye söyledikleri rakam 30 milyar dolar. 14 yıldır ülkede yapılan yolsuzluğun toplam tutarı 500 milyar dolar. Bu ülkede hemen hemen bütün insanlar üretmek için işe gidiyor. Ama nedense yaşayamıyorlar. Nereye gidiyor bu para? 500 milyar dolardan bahsediyoruz ya. Bu parayı sistemin içine koyup, üretir hale getirince inşalar işe gittiğinde cepleri parayla dönecek. Biz onlarla iyi geçinmeyeceğiz. Bedelini de ödeyeceğiz ama o günlerin tersini de göreceğiz. Kendileri de görecek. Dediğim gibi çil yavrusu gibi dağılacaklar ve birbirlerini satacaklar. Ama unutulmaması gereken bir şey var: Hayat her şeyin tersini görecek kadar uzundur.
Çok fazla çalışıyorsunuz. Gündüzünüz geceniz yok ama sizin bir aileniz var. Onlarla paylaşımlarınız nasıl oluyor? Hayatınızın merkeziden siyaset mi, yoksa aileniz mi var?
Yarı yarıya. Şöyle açıklayayım. Ben aktif siyasete başlayacağımda eşimle konuştuğumu söyleyerek size bu cevabı vermiş olayım. Ben bir işe başlarken bunu eşime soruyorsam, benim aileme ve eşime verdiğim değeri anlamış olursunuz. Ben, eşime böyle böyle, biraz aktifleşecek işler. İşler iyice aktifleşince birçok zaman beraber olmayacağız. Bunu yapabilir miyiz? Aile olarak bunu kaldırabilir miyiz? Ne dersin? dedim. O da bana, ben daha az eve geleceğim, daha yoğun olacağım, kendine güveniyor musun? dedi. Şu an sen 40’lı yaşlarına gelmek üzeresin bu yaşına kadar eğitiminle, ailenle, benimle ilişkilerin oluşturduğun bir Semih var. Biz bu Semih’i seviyoruz ve güveniyoruz dedi. Yanlış bir şey yapmayacağına inanıyoruz ve saygı duyuyoruz dedi. Eğer bu Semih siyasetin içerisine girecekse, sen kendine güveniyorsan, aynı Semih orada devam edecek ve bütün bunların sonunda biz aynı Semih’i alabileceksek gir dedi. Olay bu. Benim eşimin, ailemin olaylara bakışı budur. Zaman zaman daha az görüşürüz. Zaman zaman eve geç giderim. Bu fedakarlıklar başka bir şey için yapılmaz. Bir davaya inanıyorsanız yapılır. Ben hatta iki seçimin arka arkaya olduğu dönemde benim kızım daha ufaktı o dönem yürümeye başladı. Her akşam eve giderim, başka yerde durmam, başka yerde yatmam. İşim kaçta biterse bitsin gece eve giderim. Ben geldiğimde yatarken, ben kalktığımda yatarken geçen günlerimiz çok oldu. Çocuğumu göremediğim. Bir gün evden geç çıktığımda kalkmış ve yürüyordu. Hanıma, aaa Melis yürüyor dedim. O da 15 gündür yürüyor zaten dedi. Yani ben onun yürüdüğünü 15 gün sonra gördüm. Bunları yaşıyorsunuz. Eşim sağ olsun, var olsun. Hayattaki en büyük desteğimdir. Bana çok güvenir. Hatta onun deyimiyle ‘sen iyi bir dostsun. Sana sana can, mal ve namus emanet edilir’ der bana. Öncelikle ailemin bana duyduğu o güveni sarsmamak en büyük amacımdır. Evime girdiğimde başıma öne eğmeden girmek ve orada mutluluğu paylaşmak.
Yorumlar
Kalan Karakter: