SİYASETİ İÇİMİZDE BARINDIRMIYORUZ
Yörük Sanayici ve İş Adamları Derneği (YÖRSİAD) Başkanı Semih Beken, “Biz kendi gündemi olan bir derneğiz, siyaseti içinde barındırmayan bir derneğiz. Bence bütün derneklerinde bu şekilde olması gerekiyor” dedi
ULUSALA YAYILMAYI HEDEFLİYORUZ
-YÖRSİAD son zamanların en aktif derneklerinden, YÖRSİAD ne zaman kuruldu, neden Yörük Sanayici İş Adamları?
Derneğimiz 2009 yılında 24 arkadaşla birlikte kuruldu. Kurulma süreci biraz zaman aldı. Aktif olarak tam düzenli toplantılar yapılması, dernek ofisimizin kurulması yaklaşık 1.5 yıl sürdü. Faaliyete 2011 yılından itibaren başladık diyebiliriz. Ben kurucu başkanıyım. Kurulduğu zamandan beri bu 3. dönemim. Bizim derneğimiz diğer derneklerden farklı olan tarafı kültür tarafımızın da olması. Hem Yörük kültürünü, hem de sanayici ve iş adamlarını tarafını karşılıyor. Aynı zamanda diğer derneklerle de çok iyi ilişkiler içindeyiz. Misyonumuz ve vizyonumuz gereğince diğer derneklerin haricinde bir hedefimiz olduğu için, dediğim gibi hem kültürel değerlerimizi korumak,hem de aynı zamanda dernek tarafını da kuvvetlendirerek özellikle gelecek dönemde aktif olacak 2. kuşak iş adamlarıyla beraber kurduğumuz farklı bir dernek. Diğer derneklerden en önemli farkımız YÖRSİAD’ın Antalya genel merkez diyoruz. Tüm ulusala yayılmasını hedefliyoruz. Bize birçok yerden talep var. İzmir’de, Ankara’dan, Hatay’dan, buranın ilçelerinden talep var. Bizim amacımız bu oluşumu ulusala taşımak. Bu önümüzdeki 3 sene içerisinde de bunu gerçekleştirmeyi umuyoruz. Şu anda diğer derneklerle aynı hedeflerimizin haricinde, farklı hedeflerimiz de olduğu için böyle bir şey yaptık. Onlarla ciddi bir biçimde iletişim halindeyiz. Yörüklük tabi bir kültür. Bu kültürün de şu andaki şartlarda devam etmesi mümkün değil. Biz bu kültürü eğitim olarak görüyoruz. Ailedeki eğitim, örf ve adetler şeklinde. Bizim amacımız bu değerlere sahip çıkarak, geleceğimiz şekillendirdiğimizde bu değerlerin var olmasını devam ettirmek. Bize has olan bu değeri hem ileriye taşımak, hem de daha da yüceltmek.
HEPSİYLE GURUR DUYDUĞUM 77 ÜYEM VAR
-Kendiniz tanımlarken bir hemşeri derneği olarak mı tanımlıyorsunuz? Yoksa iş adamları derneği olarak mı tanımlıyorsunuz?
SİAD olduğu için iş adamları derneği olarak tanımlıyoruz. Fakat bir SİAD olarak bir şeyler kazandığımız topluma hep bir şeyler vermeye çalışıyoruz. Bunlar ya sosyal ya da kültürel projeler oluyor. Ama bu SİAD olduğu için içine giren üyeler bölgesinde ve yaptığı işte Türkiye’de önce gelen iş adamları oluyor. 77 üyemiz var şu an. Hepsiyle çok gurur duyuyoruz. Yapmış olduğumuz aktiviteler ve harcamış olduğumuz bütçeler çerçevesinde. Bütçe olarak, bölgede en büyük bütçeye sahip olan derneklerden birisiyiz diye tahmin ediyorum. Bizim için dernek üye sayısın arttırmak çok önemli olsa da aslında nitelikli, derneğimize bir şeyler katabilen üyeler olsun istiyoruz. Biz stratejiyi belirlerken her zaman ortak karar alıyoruz. Yönetim kurulundaki arkadaşlarımızın haricinde, geçen sene bir strateji geliştirme toplantısı yaptık. 1 yılın, 3 yılın ve 5 yılın planlamasını belirledik. Ortak geliştirdiğimiz stratejilerin yönetim kurulunun uygulaması ile geçiyor. Üye olmak için bize gelen çok talep var. Bizim de gidip üye olmasını istediğimiz kişilerde var.
YÖRÜKLÜK AYRIŞTIRMAZ, BİRLEŞTİRİR
-Yörük olmayan biri YÖRSİAD’a üye olabilir mi?
Biz Yörüklüğü şu şekilde tanımlıyoruz: Biz Orta Asya’dan buraya yürüyerek geldik. Yörük kelimesi de yürümekten geliyor. Yörük kültüründe Türk kültürünün özü ve aslıdır. Bizler Yörüklüğü ayrıştırıcı değil birleştirici olarak görüyoruz. Onun için biz bunu ayrıştırıcı, kafatasçılık şeklinde değil birleştirici, daha önce dediğim gibi aile içindeki örf ve adetlerin ön planda olduğu bir şey olarak görüyoruz. Çünkü biliyorsunuz Yörük hayatı şu anda yaşanabilecek durumda değil. Çok ağır koşullarda yaşamış insanlar var. Şartların değişme, modern yaşamın olması, eğitim şartları göçebe olacak kültürü devam ettirmenin mümkün olmadığını gösteriyor. Onun için biz bunu aile içindeki eğitim olarak görüyoruz. İçimizde olan üyeleri içinde bu dediğimiz şeylere dikkat ediyoruz. Zaten hepimiz Yörüğüz. O yüzden ahlaklı ve düzgün iş yapan kişileri içimize almaya çalışıyoruz.
BİZİM İÇİN ÖNCELİK EĞİTİM
-Eğitime, nitelikli üyelere önem veriyorsunuz. İletişim seminerleri düzenliyorsunuz, umduğunuz verimi alabiliyor musunuz?
Bu konuda başarılı olduğumuza inanıyorum. Bizim YÖRSİAD olarak üç ayrı dalımız var. Bunlardan biri YÖRSİAD Akademi ve bu yazda daha faal hale getireceğimiz YÖRSİAD Aktif diye bir dalımız olacak. Bu söylemiş olduğunuz eğitimleri YÖRSİAD Akademi altında yapıyoruz. Bizim amacımız değişen dünyada, güncel koşullara uyabilmek için ve hayatta başarılı olabilmek için bu tür eğitimlerle desteklemek. Verdiğimiz eğitimlerde sadece iş dünyası veya iş hayatıyla ilgili değil. Kişisel gelişim dahil olmak üzere birçok konuda eğitim veriyoruz. Bu eğitimi de hem üyelerimize, hem iş arkadaşlarına aynı zamanda halka açık eğitimler olarak veriyoruz. Birçok eğitim düzenledik. Genelde geri dönüşümü çok iyi oldu. Ama ilk başta yapmış olduğumuz eğitimler de sıkıntı oldu. Katılım az. Eğitimler başarılı olduğu için YÖRSİAD Akademi de iyi gidiyor. Yaz döneminde Antalya’da yoğun bir iş dönemi ya da tatile çıkan kişiler oluyor. O bu dönem ara verdik. Strateji konusunda belirlediğimiz, her sene 5 eğitim düzenleyeceğiz diye planladık. Düzenlediğimiz eğitimler kişisel marka ve iletişim, anne- baba eğitimi, çalışanlara profesyonel eğimler şeklinde oluyor.
SORUNA ÇÖZÜMLE GİDERİZ
-Seminerlerinizde özellikle ekonomistlere öncelik veriyorsunuz. Ancak bu seminerlerin ardından Antalya gündemindeki turizm krizi ile ilgili bir rapor ya da kamuoyuna açıklamada bulunmuyorsunuz. Bu bir tercih mi?
Bizim dernekte şöyle bir durum var. Biliyorsunuz biz bir meslek komitesi değiliz. Bu tip durumlarda genelde Türkiye Akaryakıt Bayileri ve İşverenleri Sendikası var. Orada meslek komitesindeyiz ve kendi mesleki sıkıntılarımızı bu mesleki sivili toplum kuruluşları tarafından yansıtıyoruz. Derneğimiz en önemli kuruluş nedenlerinden biri de bu tip sıkıntılılarla ilgili olan konularda her zaman için çözüm üretme adına iş adamları olarak birlikte hareket etme var. Biz daha çok basında yer alıp, olan problemleri yansıtmaktansa çözüm üretme konusunda yetkili mercilerle iletişim halindeyiz. Genelde bu tip aksiyon almayı tercih ettik. Problemleri görüp, bu konularda konuşmaktansa, daha çok bu problemleri düzeltebilecek nedenlerle çözümü sunma konusunda yoğunlaşıyoruz. Çünkü Antalya’da şu an da yaşanan problem ve sıkıntılar önemli. Fakat biz problem ve sıkıntıdan ne kadar çok bahsedersek insanların Antalya’ya bakış açısı bu problemlerin giderek arttığı şeklinde oluyor. Burada yaptığımız şeylerde yetkililerin ilgisini çekmek çok önemli. Problem yaşatacak bir şey olursa da bunu da yapmamak lazım. Yapmış olduğumuz söylemlerin buranın gelişimini daha ileriye götürecek şekilde olması lazım. Burada yaptığımız söylemlerle buraya katkı sağlayacak, işletmelerin yararına olacak aksiyonlar yapmak istiyoruz. Amacımız budur. Sadece söylenmek değil, çözümle birlikte gelmek.
GÜNDEM OLMA DERDİMİZ YOK
Kente fayda koyabilecek şeyler anlamında katkı koyma amacımız var. Gündem olmak için yok evet. Biz yaptığımız işlerle ön planda olmak istiyoruz. Bizim kişisel beklentilerimiz yok. Amacımız hep birlikte iş adamları olarak bir araya gelip, kalkınmaya destek olmak. Onun için bizim sosyal projelerimiz diğer derneklere nazaran biraz daha önde. Biraz daha fazla yapıyoruz. Bizim şu an da en önemli hedefimiz Ekonomi Zirvesi. Bir Yörük Köyü yapma projemiz var, yapmak istiyoruz. Sadece Antalya’da olan bir Yörük Köyü, tamamen Türk kültürünün yansıtıldığı sadece çadırların olmadığı, turistlere açık, sahne sanatlarından, inek sağdığı, peynirini aldığı bir, kendi giyim kuşamı olan 200-300 dönümlük bir alan projemiz var. Temalı parklar gibi olacakmış gibi düşünün. Yer arayışı içerisindeyiz. Finansmanı ile ilgili kendimizde yaratabiliriz diye konuştuk. Bunun gibi özel, sadece Antalya’ya özgü projeler gibi, Antalya’ya katkı sağlayacak işler yapmak istiyoruz. Antalya’ya daha özgü, özel insanların burayı tercih etmesini sağlayacak, marka değerini arttıracak şeyler üretmeye çalışıyoruz.
HAYALİMİZ EKONOMİ ZİRVESİ
Ekonomi Zirvesi’ni de bu amaçla düşündünüz, bu projeyi de kısaca anlatır mısınız?
Biliyorsunuz Uludağ’da Ekonomi Zirvesi yapılıyor. O daha ulusal ve kısıtlı bir zirve oluyor. Bizim buradaki tesislerimizle Ekim, Kasım aylarında Ekonomi Zirvesi’ni yapmayı planlıyoruz. Antalya’nın marka değerine katkı koyacak bir zirve. Davos’taki Ekonomik Forum’dan önce kimse Davos’u bilmezdi. Bunun gibi şehirler, anlaşmalar, özel organizasyonlarla ön plana çıkan ve aynı zamanda belli dönemdeki turizm ve seyahatin çekim noktası olan yerler. Biz birincisi Antalya’nın ismini ön plana çıkarmak istiyoruz. İkincisi, o dönemde Antalya’ya Dünya’nın her yerinden insanların gelmesini istiyoruz. Üçüncüsü de Türkiye’nin önde gelen sektörlerinde ve bölgemizin gelişmesine katkı koyacak bir Ekonomi Zirvesi planlıyoruz. Uluslararası ve Antalya’da yapılması anlamında da hem marka değerine hem de bu bölgedeki gelişime daha çok katkı koyacağına inanıyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanımıza gittik, ‘destek veriyorum’ dedi. Yeni gelen valimizde aynı şekilde destek olacağını söyledi. Proje gerçekten beğeniliyor, böyle bir açıkta var. Türkiye’deki önce gelen sektörler neyse bunlarından ön plana çıkarılmasını gerçekleştirilmesi bizim önceliğimiz. Şu anda Bakanlık nezdinde konuşularak hem devlet tarafından, hem bölgesel yönetim tarafından, hem de bizim gibi iş adamları tarafından desteklenecek bir proje olması ve bu projenin de başarıya ulaşması en büyük hedefimiz. Siz dediniz ya söylemler olmuyor, çıkış olmuyor diye biz gündem oluşturma ve gündemde kalma gibi bir şeyimiz yok. Biz hep doğru olanı yapma ve doğru olanı destekleme ve doğru olmayan yerde de fikirlerimizi belirtme noktasındayız. Bizim Ekonomi Zirvesi’nde ki duruşumuz da bu konumda. Bunu şehir olarak yapmak istiyoruz. Antalya Ekonomik Forumu’nun YÖRSİAD’ın logosunun olup olmaması bile bizim için önemli değil. Biz bu projesinin Antalya için çok önemli ve katkılı sağlayacağına inanıyoruz. Bununla ilgili her çalışmaya destek olacağız. Zirve ile ilgili olarak ön çalışmayı yaptık. Bunu tabi daha da güncelleştirerek daha fazla çalışma yapmaya katkı koyacağımız söyledik. Bunun Antalya projesi olması lazım. Antalya’nın sahiplenmesi lazım. Proje sadece YÖRSİAD’ın projesi değil belki de fikir olarak bizden çıkmış olsa da Antalya’nın sahiplenmesi gereken bir proje olması lazım.
KENT BİLİNCİ İÇİN ÇALIŞIYORUZ
-Antalya’da neden kent bilinciyle ortak hareket edilemiyor şeklinde bir bakış açısı var. YÖRSİAD, kent bilini oluşturacak çok proje gerçekleştiriyor, bunlardan biri de iftar çadırı.
Bizim üyelerimiz kendi mesleklerine ve şahsi durumlarına göre Antalya Kent Konseyi’ne de üyeler. Antalya Kent Konseyi’nde ben ekonomi grubundayız. Turizmde olan da var, sporda olan var. Bu biraz da kent bilincini oluşturmak adına bir şey. Antalya’da böyle bir problem var ama dediğiniz doğru. Bütün Antalya’da biz birbirimize, kentimize sahip çıkmıyoruz derler. Biz ilk başta iftar çadırı dahil olmak üzere, sosyal proje yaptığımızda siz iş adamı derneğisiniz, neden sosyal proje yapıyorsunuz, sosyal proje yerine derneğin kendisine fayda sağlayacak şeyler yapması gerekiyor şeklinde birçok eleştiri almıştım. Biz o zamanda beri sosyal projeler anlamında, yapmış olduğumuzu projeleri güçlendirerek ön plana çıkardık. Dediğim gibi bu iftar çadırı projesi de yıllardır devam ediyor. Bizim kendi içimizde yaptığımız etkinliklerin bile önüne geçmeye başladı. Bizim amacımız, biz bu toplumda hep beraber yaşıyoruz. Sadece belli bir kesim değil, hep beraber gelişmemiz gerekiyor. Bu iş adamlarının gelişmesi ile olacak bir şey değil. Tabii ki de iş adamları sadece kendi ocağının tütmesini değil, başka ocaklarında tütmesini sağlar. Onun için istihdam sağlamakta çok önemlidir. Bu istihdam sağlamanın, işleri geliştirmenin haricinde toplumda ihtiyacı olan kişilere bir şeyler koymak lazım. Biz birçok farklı dernekler bir şey yapıyoruz. Ortak çalıştığımız derneklerden biri de Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV). Birçok projemizi onlarla birlikte yapmaya çalışıyoruz.
KENETLENMİŞ BİR EKİBİZ
- YÖRSİAD’ın iftar çadırları artık marka gibi oldu. Bu yıl kaçıncısı düzenleniyor? Her gün verilen iftarları bir üyeniz mi karşılıyor?
Bu yıl 5.ni düzenliyoruz, 550 kişiye yemek veriyoruz. Bizim buradaki amacımız hem ihtiyacı olan kişilere Ramazan ayında iftar çadırı ile destek olmak, hem de aynı zamanda bizlerin bu iftar çadırı ile bir araya gelerek kent bilincini oluşturma anlamında çok önemli. Mevsim olarak çok sıcak ve zor şartlarda oruç tutuluyor. Bu anlamda bu iftar çadırları daha da önem taşıyor. Biz her gün 550 kişiye yemek dağıtıyoruz. 5 sene önce hep yaparız, yaparız diye konuşuyoruz. 5 senedir gerçekten en kolay gerçekleştirdiğimiz proje diyebilirim. Çünkü gerçekten bütün üyelerimiz, hatta dışarıdan kişilerde katkı koyuyor. Önceki senelerde iftar yemeği veren kişilere plaket veriyordur ama artık vermiyoruz. Bu plakete vereceğimiz parayı AÇEV’e destek olarak veriyoruz. Ben her yerde söylüyorum. Bunlar hep ekip işi. Hem başkan olduğum için bunların sözcülüğünü yapıyorum. Biz bu işi hep beraber yapıyoruz. Bir ekip olmadan bu tarz projeleri yapmak mümkün değil. Onun için bizim yönetim kurulunda olan arkadaşlarımızın haricinde YÖRSİAD olarak iyi ve kenetlenmiş bir ekibiz.
BİRLİKTE GELİŞMELİYİZ
-AÇEV ilk projenizdi. İkinciyi de düşünüyor musunuz?
AÇEV ulusal anlamda anne- çocuk eğitimden bir şeyi var. Ayrıca lokal bir derneklerle görüşme yaptık. Onlarla bir görüşme yapmak istiyoruz. Lara Eğitim Gönüllüleri diye bir dernek var. Onlarla ilgili bir iş birliğimiz olacak. Biz sosyal projelerde katkı koyarak sadece kendi geliştirdiğimiz değil aynı zamanda sosyal projelerde hem ulusal, hem de yerel anlamda başarılı olmuş dernekler iş birliği yapmak istiyoruz. Çünkü sadece bir yardım yapmak değil, gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşma noktasında çalışmalar yapan derneklerle ortaklık yapıyoruz. Bazı projeleri de kendimiz yapıyoruz. AÇEV’de gelecek nesillere eğitim anlamında büyük bir dernek ve Türkiye çapında birçok proje yapıyor. Bulunduğumuz toplumun gelişmesi hepimizin gelişimi adına çok önemli. Sadece bir kısmın gelişimi Türkiye’de gelişimi için çok yararlı olacağına inanmıyorum. Onun için toplumun aile, gelir, eğitim anlamında gelişmesi gerekiyor. Bizimde buna katkı koymamız gerekiyor. Belli sınırlar var. Antalya’da mesela orta gelir tuzağında. Bunu atlatmamız gerekiyor. Bunu atlatabilen sadece İstanbul var. Antalya’da o limitlere geldi. Bunu atlatmak için projeler geliştirmemiz gerekiyor. Kimse özel bir yerde yaşamıyor. Sokakta, maçlarda, her yerde birlikteyiz. O yüzden beraber gelişmemiz gerekiyor.
BAŞARININ YANINDAYIZ
-Özellikle sosyal projelerden bahsederken, Runtalya’nın ilk koşusundan elde edilen gelirdi. Antalya’dan İstanbul için koştunuz. Asya’dan Avrupa’ya koştunuz. Oradaki gelir tamamen aktarıldı. İş adamlarına ne söylemek istersiniz?
O Runtalya projesinde özellikle Fibabank Bölge Müdürü Rüçhan İnan, kendisi inanılmaz bir performans göstererek hepimizden çok bağış topladı. Teşekkür ediyorum kendisine. Bizim koşu partnerimiz gibi oldu. Bütün maratonları beraber koşuyoruz. Maratonlarda koşu anlamında derece almasak da sosyal destek anlamında hedefimiz daha fazla gelir toplamak ve bu geliri arttırmak. Aslında bir projemiz var ve olgunlaştırma sürecindeyiz. Burdur, Bucak’ta bir kızımız var. Olimpiyatlara, yarışlara katılıyor. YÖRSİAD olarak ona sponsor oluyoruz. Kros koşucusu, Avrupa 1.si olmuş. Dünya 3. olmuş. Bucak’ta bir kız, hiçbir imkanı yok yani. Onu bulduk, ulaştık. Şimdi ona destek oluyoruz. Sadece bir seferlik değil her ay ona yardımda bulunacağız. Biz bir fon toplama gecesi gibi bir şey yapmak istiyoruz. Hatta bunu AÇEV’le birlikte düzenlemek istiyoruz Antalya’da birçok iş adamının katıldığı gece düzenleyip, burada gelir toplayıp, bölgemize fayda sağlayacak sosyal projeyi geliştirmek istiyoruz.
İÇİMİZDE HUZURSUZLUK HİÇ OLMADI
-YÖRSİAD’ın içinde sorun yaşanıyor mu? Mesela içinizden biri öne çıkmak isterse sorun olur mu?
Bizde öyle bir şey olmadı şu ana kadar. Bizim aramızdan Deniz Ticaret Odası Başkanı geçen dönem genel kurulda başkan oldu. Bizim içimizde olup da kendi sektörü anlamında ön planda olan ya da diğer yerlerde başkan olan arkadaşlarımız var. Öne çıkmak isteyen arkadaşlara kendi içimizde destek oluruz. Ama çok şükür kendi içimizde anlaşmazlık ya da huzursuzluk olmadı.
HANGİ PARTİDENSİNİZ DİYE SORDULAR
-Siyasete bulaşmadan bu işleri nasıl başarabiliyorsunuz?
Biz dernek olarak hep iş adamı derneği olduğumuzu öne çıkararak, iş adamının asli derdinin işi olduğu ve aynı zamanda sosyal toplum bilinci içinde topluma destek olması gerektiğini düşünerek hep yola çıktık. En başından beri bu felsefeyle yola çıktık. İlk derneğimiz kurulduğundan siz hangi partidensiniz diye çok soru geldi bize. Biz o zaman o soruları niye soruluyor diye garip karşıladık. Ama sonradan bu işin böyle olduğunu bazı yerlerde gördük. Fakat biz her zaman için siyasi anlamda da, her türlü siyasiyle ilişkimizi aynı seviyede tutarak bir yerlere getirmeye çalıştık. Onun için yetkilerle iletişim çok önemli. Ama biz kendi gündemimizde olan, siyaseti içinde barındırmayan bir derneğiz. Bence bütün derneklerinde bu şekilde olması gerekiyor. Siyasetin sadece siyaset yapılması gereken yerde, mecliste ya da toplumda siyasi partilerde yapılması gerekir. O yüzden siyaseti derneğimizin içinde bulundurmamaya çalıştık. Yetkili mercilerin de bizim bu konudaki hassasiyetimizi görerek bizim yapmış olduğumuz projelerde herkes destek olmaya çalıştı. Bu anlamda da her yerden kabul gördük.
HÜRSES’E TEŞEKKÜR
-Son söz olarak eklemek istediğiniz…
Hürses Gazetesi’nin Antalya’mıza çok değer kattığını, Antalya’nın gelişmesi için birçok konuyu ön plana çıkarttığını, gazeteciliği sadece bir düşünceye hizmet etmeyerek gerçekten layığıyla, yapılması gerektiği gibi yaptıklarını bilmek kentimiz için bir kazanımdır. Bu konuda sizler katkıda bulunduğunuz için teşekkür ediyorum.
Yorumlar
Kalan Karakter: