‘Barış’ ve ‘demokrasi’ kavramlarını ağzından eksik etmeyerek girdi, Türk solunun bir bölümünün yüreğine. 2015 seçimlerinde, onların ve barajı aşmasını isteyenlerin oylarıyla Meclis’e yerleşti. “Emanet oyların farkındayız” diyerek, “kendilerinden” olmadıkları halde oy verenlere inceden teşekkür etti.
Kim barış ve demokrasi istemez ki! Ancak söze değil söyleyene ve eylemlerine bakmak gerektiğini bilenler, inanmadılar Selahattin Demirtaş’ın sazlı-sözlü, tatlı dilli söylemlerine. Kimilerinin “barış düşmanı” ilan ettiği bu insanların arasında ben de vardım.
Sadece Abdullah Öcalan’ın önünde el pençe divan durması bile, Demirtaş’ın aslında kim olduğunu anlatıyordu bana. Terör örgütü olup olmadığını asla sorgulamaya kalkmayacağım PKK’nın eli kanlı liderinden “talimat alan” biriyle mi gerçekleşecekti barış ve demokrasi? İnanmadım, inandıramadı…
* * * * *
2 günde 27 gencecik insanımızı şehit verdiğimiz son günlerde, daha cenazeler toprağa verilmemişken Almanya’da açıklama yaparak, “Biz PKK’yı terör örgütü olarak tanımlamıyoruz” diyen Demirtaş, ne yazık ki, kendisi hakkındaki düşüncelerim konusunda yanılmadığımı bir kez daha kanıtladı. “PKK terör örgütü değildir” dedi; ancak geleneksel ‘kıvırtma’ taktikleri kapsamında “ancak, sivilleri hedef alan eylemlerini terör olarak nitelendiriyoruz” diye ekledi. “Sivilleri değil de askerleri öldürün” şeklindeki bu zihniyete, birilerinin, Türkiye’de askerliğin zorunlu olduğunu hatırlatmasında fayda var. ‘Asker’ dedikleriniz, zorla askerlik yaptırılan yoksul sivillerdir aslında.
Üstelik, Türk askeri “hadi biraz Kürt öldürelim” diye savaşmıyor PKK’yla; kendisiyle en çirkin yöntemleri de dahil ederek savaşmaya kararlı bir terör örgütünden halkını ve onun “ülkeyi bölme” taleplerinden vatanını korumaya çalışıyor.
* * * * *
Demirtaş, aynı konuşmada, yeni bir çözüm süreci konusunda umutsuz olduğunu, taraflar arasında güven kalmadığını belirtmiş; “uluslararası arabulucu olmalıdır” diyerek, Türkiye’nin bölünmesi konusunda iştahı çoktan kabarık Batılı emperyalistleri de işin içine katmayı hedeflemiştir. Yetmemiş; bir de Öcalan’la görüşmenin şart olduğunu söylemiştir. Hani “İmralı’da ilk karşılaşmamız benim için çok heyecan vericiydi; ayakta el sıkıştıktan sonra bir süre elini bırakamadım; yakalanıp Türkiye’ye getirildiğinde televizyon başında ağladım” diyerek sözünü ettiği teröristle…
* * * * *
“Bir arada yaşamak, kardeşlik” temalı konuşmaları sık sık yapan Demirtaş, sıkıştırıldığında, gerçek düşüncesini seriverir gözler önüne. Kendi sözleridir kanıtı: “Kürt halkının da bir Kürdistan'ı olmalıdır. Ama özerk, ama federal, ama bağımsız.” “Kürtlerin toplum olarak bağımsızlık talebi varsa, devlet bunun müzakeresini yapmalıdır.”
Demirtaş’ın söyledikleri, Batılı emperyalistlerin söylemeyip söylettikleridir aslında. Bunun farkında olduğumuz sürece, Demirtaş, eline sazını alıp sayısız türkü söylese de kandıramaz bizleri.
Yorumlar
Kalan Karakter: