Soçi mutabakatı, gündemin en sıcak konusu görünüyor. Nasıl bir anlaşmadır ki, herkese kazandırdı! Buyurun bakın haberlere: ABD kazanmış, Türkiye kazanmış, Suriye kazanmış, YPG kazanmış… Sayılanların tümü, bu mutabakatın, kendi zaferleri anlamına geldiğini söylüyor. Rusya hariç…
Diğerlerini konu dışı bırakalım, Türkiye ne kazandı bakalım… 32 kilometrelik güvenli bölge 10 kilometreye indi. Suriye macerasında yüzlerce gencimiz şehit, onlardan daha fazlası gazi oldu. Zaten bunalımda olan ekonomimiz ağır yara aldı. Türkiye, Arap Birliği dahil tüm dünyayı kaybedip neredeyse Kuzey Kore kadar yalnızlaştı. Güney komşumuz, Rusya oldu.
Ve bütün bunların bir zafer olduğuna milyonlar inandırıldı.
Bu konu, tabi ki Türkiye’nin önemli bir sorunudur ve hep gündemde olacaktır. Ancak gündemde hak ettiği yeri bulamayan ve en az bu konu kadar önemli başka sorunlarımız var. Bunlardan sadece birini, ama en önemlilerinden birini konuşalım bugün: İşsizlik.
* * * * *
Kimine göre böyle bir sorun yok. Örneğin; AKP Konya Milletvekili Halil Etyemez, “17 yıldır Türkiye’de işsizlik ve ekonomik kriz yaşanmadı. Aksine, şirketler çalıştıracak eleman bulamamaktan şikayetçi” dedi ve bir tartışma başlattı.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, sayın Etyemez, bir konuda haklı: Şirketler çalıştıracak eleman bulamıyor. Ancak bunun nedeni; çalıştıracak işsiz eleman bulamamak değil, nitelikli eleman bulamamak. Eğitim sistemimiz, tek kelimeyle çağdışı. Her mahallede açılan üniversiteler, ilkokul düzeyinde bir eğitim bile veremez durumda. Akademik başarı ve kariyer, liyakata değil, sadakata göre biçimleniyor. Böyle bir ortamda, 21. Yüzyıl dünyasına uygun, donanımlı, yaratıcı, üretken eleman bulmak, neredeyse olanaksız tabi ki.
Ancak sayın Etyemez’in “işsizlik yok, 17 yıldır da olmadı” açıklamasını, bizzat kamu kurumları yalanlıyor. Gerçek işsizliği yansıtmaktan son derece uzak da olsa, resmi kurumdur deyip Türkiye İş Kurumu’nun verileriyle bakalım konuya…
* * * * *
Türkiye İş Kurumu’nun (İŞKUR) verilerine göre; ülkede kayıtlı işsiz sayısı son 15 yılda 10 kat arttı.
İŞKUR'daki kayıtlı işsizlerin yüzde 38’i 15-24 yaş grubundaki genç nüfus. Her 100 gençten 27’si işsiz.
4 kayıtlı işsizden biri üniversite mezunu. Yani 1 milyonun üzerinde üniversite mezunu gencimiz işsiz.
Üniversite mezunu kayıtlı işsiz sayısı özellikle son bir kaç yılda yüksek oranda arttı; son üç yılda iki katına çıktı.
* * * * *
Bunlar resmi rakamlar. Ancak bir de gizli işsizler var. Örneğin, işsiz kadınlara ev kadını deniliyor, işsizlik rakamlarına dahil edilmiyor. Açık öğretimde okuyup yılda iki kere sınava girenler, öğrenci kabul ediliyor, işsiz değil. İş bulamayınca babasının tarlasında ya da dükkanında hiçbir artı değer yaratmadan çalışanlar da işsiz sayılmıyor.
CHP Meclis Grubu’nun hazırladığı ekonomi raporu, sorunun işte bu görünmeyen yüzünü ortaya koyuyor. Rapora göre, resmi rakamlarla işsiz sayısı 4 milyon 243 bin iken, gerçek işsiz sayısı 7 milyon 724 bin kişi. Son bir yılda tek bir vatandaşa bile istihdam yaratılmamış, 802 bin kişi de işini kaybetmiş.
* * * * *
Çarpıtılmış sayılar ve iyimser tablolar, işsizliğin en önemli sosyal sorun olduğu gerçeğini değiştirmiyor. İşsizlik, sanıldığı gibi bir sadece bir ekonomik sorun değil; çok önemli toplumsal sonuçları olan sosyal bir sorundur. Artan şiddetin, intiharların, yoksulluğun yarattığı sorunların, ülkedeki yabancılarla yaşanan gerilimin temelinde işsizlik var.
O nedenle, mutabakatı da yaptık, şu Suriye defterini artık Esad’la masaya oturup bitirelim de, diğer sorunlarımıza bakalım.