Ülkelerinden kaçmaya çalışıyorlardı… Çoluk çocuk bir şişme bota doluştular ve Ege’nin sularına gömüldüler. Ölen 6 kişiden 3’ü daha bebek…
Basın yargıyı hemen verdi: Hepsi FETÖ’cü! Bebekler bile…
Neden ölümü bile göze alarak yola çıktı bu insanlar, tartışılması gerek…
* * * * *
Gülen tarikatı, bir zamanlar “Hocaefendi Hazretleri’nin hizmet üreten birliği” olarak anılırken; 17-25 Aralık yolsuzluk iddialarından sonra bir anda “terör örgütü” oluverdi. 15 Temmuz girişiminden sonra da tam bir cadı avı başlatıldı. Örgüte üye olup aktif rol alanlar dışında da sayısız insan tutuklandı, işinden atıldı, meslekten men edildi; bugünleri gibi gelecekleri de ellerinden alındı.
Öncelikle bir saptama yapmak istiyorum; bence Gülen tarikatı bir terör örgütü değil, bir casusluk şebekesi ve çetedir. Türkiye’nin ulusal sırlarını bile ABD’ye verdiği, CIA’in tam desteğinin arkasında olduğu gerçeğiyle ‘casus’ sözcüğü kolaylıkla kullanılabilir. Çetedir; çünkü insanların dinsel inançlarını sömürerek, devletin olanaklarını kullanarak, yolsuzluk ve hırsızlık yaparak inanılmaz bir gelirin üstüne oturmuştur.
* * * * *
Gelelim onlara inananlara… Bir zamanlar, bizzat devletin kendisi okyanus ötesine övgüler düzerken, onların Gülen’in vaazlarına kanması çok mu garip? Erdoğan ve Gülen’in elele açtığı Bank Asya’ya para yatıran herkes terörist midir? Hükümetin bizzat desteklediği yayın organlarına abone olanlar, terör suçu mu işlemişlerdir? Bunlara bakarak herkesi ‘terörist’ olarak damgalamak adalet kavramına sığar mı?
Bir de ihbarcılar var… Komşusuna kızan, kocasından bıkan, ortağından kurtulmak isteyen… “FETÖ’cüdür” diye ihbar ediyor.
Yasaya göre suç kişiseldir. Sadece sempatizan, ya da onların deyimiyle ‘inanan’ veya ‘bağlı’ olmak, suçlu olmak anlamına gelmez. Gerçek suçlularla bunları ayırmak için, adalet sistemini aktif bir biçimde işletmek ve insanları adil bir biçimde yargılamak gerekir. İntikam duygusuyla yapıldığı çok belli olan operasyonlar, toplumun birliğini de adalet duygusunu da yerle bir eder. Ayrıca, bir kan davası başlatarak, gelecekte ellerine fırsat geçtiğinde, benzer intikam duygularıyla davranmalarına neden olur. Devlet intikam almaz; yargılar ve suçluysa cezalandırır.
* * * * *
“Kandırıldık” dedi devletin en başındakiler… Oysa, içinde benim de olduğum binlerce insan, yıllarca uyardık, neredeyse suçlu ilan edildik. Ellerinin altında her türlü istihbarat kaynağı olan ‘baştakiler’ kandırılırken, devletin tam desteğini verdiği cemaata inananların kandırılmış olma hakkı yok mu? Buna adalet denir mi?
Yorumlar
Kalan Karakter: