Spor Toto Süper Lig bu sezon hiç tartışılmadığı kadar çok tartışılıyor.
Yeni sezona hakem hataları ile girdik, sezon neredeyse bitecek hala hakem hatalarını tartışıyoruz.
Yani bu sezona hakem hataları damgasını vuracak diyebiliriz.
Sezon başından beri maçlara damga vuran hakemlerden neredeyse tüm takımlar şikayetçi.
Hemen hemen her takım, özellikle mağlup olduktan sonra hakemlere yükleniyor.
En çok da hakem hatalarından ise Trabzonspor ve Kasımpaşaspor etkilendi.
Özellikle Galatasaray-Trabzonspor karşılaşmasına değinmeye bile gerek yok.
Hakemler futbolun en önemli unsurları bunu hepimiz kabul ediyoruz, ancak bir maçın skoruna bu kadar etki edenini 100 yılda bir görürsünüz.
Daha ligin 22 haftası geride kalırken, bu kadar hakemlerden bahsediyorsak ve hakemler bu kadar bir maçın kaderi ile oynayabiliyorsa, ligin sonu geldiğinde bizi neler bekliyor olacak Allah bilir.
Özellikle şampiyonluk ve kümede kalma mücadelesi veren takımların maçlarında neler yaşanacak bekleyip göreceğiz.
Avrupa’nın en iyi hakemleri arasında gösterilen Cüneyt Çakır’ın bile hata yaptığı bir ligde, (örneğin Eskişehirspor-Antalyaspor maçı) genç hakemlerin hata yapmamasını beklemek bana göre hayalcilik olur.
Ancak Türkiye’de şöyle bir gerçek var ki; ‘büyük’ olarak nitelendirilen takımlar kollanıyor.
Açıkçası buna hepimiz neden olduk.
İstanbul takımları; Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’a ‘büyük takım’ yakıştırması yapa yapa, bu takımların hakemler tarafından kollanmasını, taraftar sayısının artmasını, ekonomik olarak büyümelerini sağladık.
Ne zaman ki ‘büyük’ kavramı kalkar, işte o zaman Anadolu takımları daha da güçlenecektir.
İstanbul takımlarını ayrıştırdığımız sürece, Türk futbolu asla gelişemez.
Trabzonspor aleyhine yapılan hakem hataları, İstanbul takımlarından birisine yapılmış olsa, neler olurdu bir düşünün.
En basit örneği, Merkez Hakem Kurulu Başkanı hemşerimiz Kuddusi Müftüoğlu, basın toplantısında yaptığı açıklamaların aynısını yapabilir miydi?
Mesela Deniz Ateş Bitnel, hakemliği bırakır mıydı?
Mesela Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören bu kadar sessiz kalır mıydı?
Açıkçası bu soruların cevapları için çok da fazla olumlu düşünemiyorum.
Ancak Türkiye’de ciddi anlamda ‘büyük’ takımlar ve ‘küçük’ takımlar şeklinde bir ayrım var.
Bu ayrım ortadan kalkmadığı sürece Türk futbolu büyük ligler arasına giremez.
En basiti Antalyaspor sevgisi şampiyonluklar ile ölçülmez.
‘Ben Antalyasporluyum’ diyen hiç kimse, bu takımı şampiyonlukları için sevmez.
İşte o yüzden de hangi ligde olursa olsun, o takıma gönül vermeye maçlarını izlemeye devam eder.
Ancak Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş şampiyonlukları için sevilir.
Bakın Galatasaray’a; bu sezon şampiyonluk şansı kalmayınca tribüne gelen seyirci sayısı nasıl azaldı?
İşte mesele tam da burada.