Yazdık, dilimizin döndüğü kadar da anlatmaya çalıştık.
“Madem Antalya ve Kaleiçi turistik bir yer ise daha da dikkatli olmamız gerekir” dedik.
İnadına; Kalekapısı tarihi surlarının dibinde “pet shop” açıldı bir “dernek” adına! Onlarca kedilere, sanki doğal yaşamında öyle ev tipinde kulübeler varmış gibi; yan yana “süs” olsun diye koydular. Çeşit çeşit köpek mamaları satmaya başladılar; kediler çimleri deşeleyerek “çiş” yapmak için yer ararlarken. Dışarıda kalan kedi posalarının kokularını onlar değil de; tüm Antalya duydu.
Ama dokunan olmadı!
Kediler her sene daha çok yavruladı, onlar da büyüdü sokaklara, yollara yayılmaya başladılar.
“Miyavv…miyavvv” sesleri tüm kale içinde çoğaldı.
Çünkü evlerini kirletmek istemeyen sözde bu hayvan severler; sokaktaki bu hayvanlara o kurutulmuş at/eşek etinden yapılmış mamaları verirken mutlu oluyorlardı!
Bilhassa yaşlı bayanların bu çevre kirliliği; Kaleiçi’nde kedi nüfusunun yıldan yıla artmasına neden oldu.
Kirli, tozlu ve pireli olan bu hayvanları; sevmek ve okşamak da oradan geçen çocuklara kalıyordu!
YA KÖPEKLER
Cumhuriyet Meydanı ve Saat Kulesi civarını mesken edinmiş gibiydiler.
Birisinin havlayarak kovaladığı bisikletliye; anında uyur gibi duranlar da katılıyorlardı. Kovalamaca bitince gelip eski yerlerinde miskin miskin duruyorlardı!
Zararsız mıydılar?
Kendilerine saldırmayanlar ve kedi köpek kaşıma hastalığı olanlar için sorun yoktu!
Ama bisiklette giderken; birden bire sürüyle köpeklerin saldırısına uğrayanın korkusunu ve heyecanını siz düşünün!
KÖPEKLER AZ, AMA!
Şehrin genelini bilmem ama Kaleiçi ve civarında “kurt” gibi cins cins terk edilmiş köpekleri uyuklarken veya dolaşırken görmek mümkün.
Sayıları kediler kadar çok olmasa bile; bir araya gelince yanlarından geçmek “cesaret” istiyor!
Bar ve meyhane gibi yerlerde beslenen ve oradaki gençler için onları beslemek bir eğlence oluyor.
Fakat bu köpekler; oradan geçenler için her zaman bir saldırıya hazır durumdalar!
ISIRIYORLAR!
Benim duyduğum ısırmaların dışında olanlardan haberim yok.
Geçen senelerde Yenikapı çıkışında; seramikçi esnaf arkadaşımız Lütfi Çakır’ı bir köpek ısırmıştı.
“Kuduz aşısı” yaptırmak zorunda kaldı.
En son olay; Hıdırlık Sokak’ta Hıdırlık Kulesi’ne yakın bir yerde oluyor. Bisikletiyle devamlı Kaleiçi’nde sportif gezi yapan bir bey; yanına yaklaşan bir sokak köpeğini son anda fark ediyor!
Ona havlamadan sessice yaklaşan köpeğin bir zarar vermeyeceğini düşünürken; o köpek o vatandaşın bacağına dişlerini olanca gücüyle geçiriyor ve kaçıyor!
Köpeğin dişlerinin acısını baldırında hisseden vatandaş neye uğradığını şaşırıyor. Bu arada köpek kayıp oluyor. Etrafta tesadüf hiç kimse yok!
Ertesi günü gelip; ısıran köpeği araştırıyor. Esnaf “görmedik” diyor!
YA KAMERALAR!
Kameralar aklına geliyor. Çevrede olanların kime ait olduğunu araştırıyor bir türlü öğrenemiyor!
Bana soruyor. Ben de : “ Onlar, bir zamanlar belediyeye aitti ama sonradan Emniyet’e devir etmişler. Ayar yaparken gördüm” diyorum.
“Acaba hangi köpekti? Kuduz muydu?” kameralardan öğrenebilir miyim diyerek çalmadık kapı bırakmıyor. Polis ve zabıta yardımcı olmaya çalışıyor ama netice; s ı f ı r!
Çünkü KAMERALAR ÇALIŞMIYOR!
...
ŞOK! ŞOK! ŞOK!
KALEİÇİ’NDE MOBESE KAMERALARI DIŞINDA, İRİLİ UFAKLI OLAN KAMERALAR AYLARDIR HİÇ ÇALIŞMAMIŞ!
AMAÇLARI BELLİ OLAN VE MİLYARLARCA MASRAFLA KURULAN BU KAMERALARIN BİR GÜN DEĞİL, AYLARCA ÇALIŞMIYOR YANİ HİZMET ÜRETMİYOR OLMASI BİR “SKANDAL” OLAYDIR!
…
“KÖR KAMERALAR” DEMİŞTİM
Birçok yazımda esprili olarak; bunların ne simitçi, ne hanutçu, ne hurdacı ve ne de bir otonun çarpıp kaçtığı devrilen direkleri görmediklerini yazmıştım.
Varlar ama kayıt yok!
Varlar ama hiçbir aktiviteleri yok!
MOBESE dedikleri de sadece polisiye olaylara bakıyor. Nereye bakıyor, nereyi görüyor bilen de yok!
İşte köpeğin ısırdığı vatandaşın durumu ortada.
Yardımcı olabilecek hiçbir kayıt yok!
O zaman bu kameraları neden koydunuz, neden bu kadar masraf yaptınız?
Böyle yaparsanız; vatandaşın cesaretini kırar, azgınların ve hırsızların cesaretini artırır, değil mi!
ADAM KÖPEĞİ DEĞİL
KÖPEK ADAMI ISIRDI!
N’OLACAK ŞİMDİ?
Yorumlar
Kalan Karakter: