KALEİÇİ’NE BİR “MARKO PAŞA” GEREKLİ
“Marko Paşa
…
Marko Paşa çok sabırlı bir hekimdi. Hastalarını uzun uzun sabırla dinler, dertlerine tıbbi yönden yardımcı olmakla birlikte, onlara manevi huzur ve rahatlık vermeye de özen gösterirdi.
Marko Paşa’nın bu ünü halk arasında iyice yayıldı ve zamanla, yakınmayı dinleyecek kimsenin olmadığını vurgulamak için söylenen “anlat derdini Marko Paşa’ya” deyimi ortaya çıktı. Ancak halkın şikayetlerinin çoğunun ağır ve hantal bürokrasi yüzünden sonuçsuz kalması, Marko Paşa’nın imajını da “dert dinler, ama derde deva olmaz” şekline büründürmüştür. Marko Paşa ayrıca dert dinlerken, konuları kaydırması, lafı yuvarlayıp başka yönlere çevirmesi ile de ünlüydü. Ayan Meclisi’nde görevli iken halkın şikayetlerini o dinlerdi. Bu kimliği ona “derdini Marko Paşa’ya anlat” deyiminin yerleşmesine yolaçacak denli yaygın bir ün kazandırmıştır. Kendisine iş için başvuran öğrencilerinin ve hekimlerin dertlerini sabırla dinler veya dinler görünür, bir sonuca bağlamaksızın lafı değiştirirdi.
Çözümü imkânsız sorun sahibi kişilere “Derdini Marko Paşa’ya anlat” deyimi günümüzde bile kullanılmaktadır.”
Bir de benim duyduğum; Marko Paşa “sağır” imiş. Söylenenleri dinler gibi yaparmış ama hiçbir şey de duymaz imiş!
…
BİZE DE BİR “MARKO PAŞA”
Kaleiçi ve turizm sorunlarını anlattığımız da dinleyecek hiçbir sorumlu bulamadığımızdan; Marko Paşa gibi dinleyecek bir yetkiliye ne kadar ihtiyacımız var.
Kaleiçi denilince; Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Büyükşehir Belediyesi,
Muratpaşa Belediyesi,
Anıtlar Kurulu,
Müze,
Vs. özel ve kamusal kurumlar
gelir hep aklımıza!
Bunların hepsi bir birinin idari ve hizmet işlerine karışmaz ve karışmak istemez de!
Zamanında öyle bir taksimat yapılmış.
KALEİÇİ’NİN BUGÜNKÜ DURUMU
Altyapı ve üst yapı ile gelişen ve güzelleşen sokaklar olsa bile; 2017 yılı bitiyor ama Kaleiçi’nde “çöp evler, yıkık evler, pis evler” ile dolu!
Üçkapılar’dan içeri giren misafirler; Hesapçı Sokak boyunca yürürler. Karaoğlan Parkı’nda dinlendikten sonra; gezip görmek için Hıdırlık Kulesi önünden Yat Limanı’na giden Hıdırlık Sokağa saparlar.
Oradan da asansörle Cumhuriyet Meydanı’na çıkarlar.
YA DİĞER SOKAKLAR
Yanmış, yıkılmış, çöplük olmuş birçok evlerin bulunduğu sokakları gezmeyi düşünmezler misafirlerimiz!
Neden?
İnsanlar en çok nereden geçerse; onlarda psikolojik olarak (belki de sosyolojik) o sokakları seçerler.
Belki de bir “içgüdü” olabilir!
“Gitme, girme o ıssız sokaklara! Harabe olmuş, yanmış yıkılmış o evleri görüp de ne yapacaksınız!”
…
Öyle ya da böyle; Kaleiçi sokaklarını gezmeyen, görmeyen turistler kadar; sorumlu idarecilerimiz de var!
Kim gezer ki öyle sokakları?
Ya da kim gezdirir ki o pis sokakları ve harabe evleri!
Kültür ve Turizm Bakanı mı gezdi o sokakları, hı?
Hangi Bakan? Milletvekili? Hangi öğretim görevlisi? Hangi turizm acente sahibi dolaştı oralarda?
Hangi gazeteci haber yaptı o sokakları?
EĞER
“Bir tek yetkil,” bu harabe evleri görmüş olsaydı; eğer görev bilinci de var ise hemen girişimler de bulunurdu.
Ama yok!
Hâlâ da yok!
…
Ben bile bazen yazarak ve bazen de telefonlarla; gördüklerimi sağolsun Kaleiçi muhtarlarımızdan, Muratpaşa ve Büyükşehir Belediyesi’ne kadar iletmeye çalışıyorum.
Ama olmuyor! Neden?
“Bir elin nesi var, iki elin sesi var” derler ya; genci -yaşlısı, Antalyalısı veya benim gibi Çorumlusu eğer bu şehir de yaşıyorsak; güzel bir Antalya ve Kaleiçi istiyorsak bu çirkinlikleri biran önce ortadan kalkmasına yardımcı olmalıyız!
Mesela: Mescit Sokak’ta küçük bir konak yandı ya da yakıldı! O gün bugündür burası bir “iskelet” gibi veya bir “korku evi” şeklinde duruyor!
DURSUN MU?
Bu harabe, bu yanık ev bu haliyle daha ne kadar duracak?
Yok mu Bakan?
Yok mu bu evin sahibi?
Yok mu Belediye?
Yok mu Anıtlar ya da Müze?
…
Neden hiçbir kurum bu feci durumla ilgilenmek sorunda hissetmiyor kendini?
Kim son verecek bu çirkinliğe, kim?
Yakışıyor mu bu çirkinlikler Kaleiçi’ne Allah’ınızı severseniz söyleyin.
SİZ KARIŞMAZSANIZ
Ben bir sanatçı olarak, bir vatandaş olarak, bir Kaleiçi fanatiği olarak karışabilirim.
Ne yaparım?
Önce kayıtlardan bu adamın isim ve adresini bulurum. Telefon ederim.
“Beyefendi burası Kaleiçi! Bu çirkinliği lütfen ortadan kaldırın lütfen. Yerli ve yabancı turistlere kötü örnek oluyor!” derim.
Vs.
Ama siz yetkili kurumlar var iken; benim bu işe karışmam yakışık almaz.
KALEİÇİ’Nİ SOBA DUMANI BOĞUYOR! BARLAR ÖNÜNDEKİ KAVGALAR DEVAM EDİYOR! SOKAKLAR KEDİ KÖPEK MAMASIYLA DOLU! KALEİÇİ’NE GİRİŞİ GÖSTEREN NE BİR “YÖN LEVHASI” VE NE DE BİR “İNFO” VAR! İTFAİYE KUTULARI VE HORTUMLARI ESNAF TARAFINDAN “DÜKKÂN TEMİZLİĞİ” İÇİN KULLANILIYOR! YA DA SAKSILARI SULAMADA KULLANILIYOR! DETERJANLI SULARI SOKAKLARA DÖKÜYORLAR! ÇÖP ARABASI NEDEN “VİVALDİ” MÜZİĞİ ÇALMIYOR? MERAK EDİLİYOR! SOKAK KÖPEKLERİ KORKUUYOR! GRAFİTİ RESİM VE YAZILARI SİLİNMEDİ! DİREKLERE, TRAFOLARA AFİŞ ASILIYOR! WC’LER NEREDE? WC’Yİ BULANLAR KAPIDA KALIYOR! HEP “ARIZALI” YAZIYOR! BELEDİYE SAKSILARI BAKIMSIZ!
Yorumlar
Kalan Karakter: